Oscar Ödülleri’nin Çok Renkli Tarihi

Kısaca Akademi Ödülleri adıyla tanınan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) Ödülleri ilk defa 16 Mayıs 1929’da verildi.

Oscar Ödülleri’nin Çok Renkli Tarihi

Kısaca Akademi Ödülleri adıyla tanınan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) Ödülleri ilk defa 16 Mayıs 1929’da verildi. Sinema endüstrisinin gelişmesinde büyük payı bulunan MGM (Metro Goldwyn Mayer) şirketinin sahibi Louis B. Mayer’in önerisiydi. Diğer patronlar da teklife sıcak bakınca fikir uygulanmaya konuldu. Ödüller uzun erimde sinema sektörünün gelişmesinde önemli rol üstlenecekti.Ödüller için ilk ön çalışma Ekim 1928’de başladı. Akademi; Beverly Hills, California’daydı. Ödül törenini organize edecek sinema adamları 36 kişiden oluştu. Akademi’nin ilk başkanı Douglas Fairbanks’di. 

Oscar’a adaylık şartları da belirlendi: Film 40 dakikadan uzun olmalıydı. Los Angeles eyalet sınırları içinde bir sinemada biletli gösterime girmeliydi. En az bir hafta vizyonda kalmalıydı.

İlk ödül dağıtımında, seçici kurul öncelikle 5 ana dalda değerlendirmede bulundu: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Senaryo... Daha sonra da, En İyi Müzik, En İyi Belgesel, En İyi Kurgu, En İyi Kostüm, En İyi Sanat Yönetmeni, En İyi Makyaj, En İyi Seslendirme vb. gibi ekip çalışmaları ele alındı. 

En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün ilk sahibi Alman asıllı Emil Jannings’di. - Jannings daha sonraki yıllarda Naziler için propaganda filmleri yapacaktı! - En İyi Film kategorisinin kazananı Wings (Kanatlar) idi; filmin erkek başrol oyuncusu Gary Cooper’dı. Filmin yönetmeniyse William H. Wellman’dı. İlk ödüller 24 farklı kategoride verildi. Sinemayı oluşturan, emek veren bütün çalışanların kucaklanması amaçlandı.

İlk ödül töreni, 16 Mayıs 1929’da, Hollywood Roosevelt Hotel’de Blossom Room’da düzenlendi. Hazırlıklar neredeyse bir yıl sürmüştü. Mekânın kapasitesi 400 kişilikti. Salon titizlikle hazırlandı; el yapımı afişler, panolar ve süsler yerleştirildi. Biletlerin tanesi 5 dolardan satışa çıkarıldı. 267 bilet satılabildi; törene 250 kişi katıldı. İlk törene katılım sınırlı, ilgi azdı. Program tam 23.00’de başladı; yalnızca 15 dakika sürdü. Törende video çekimi yapılmadı; dolayısıyla ilk törenle ilgili görsel malzeme son derece sınırlı kaldı. 

Ödül törenleri ilk 15 yıl boyunca farklı otellerde ve balo salonlarında gerçekleştirildi.

Ödül heykelciliğinin tasarımı, MGM şirketinin Baş Sanat Direktörü Cedric Gibbons’a aitti. Tasarım pek çok meslektaşını kıskandıracak kadar başarılıydı/usta işiydi. Gibbons; beş parçalı film makarası üzerinde elinde kılıçla dikilen/duran bir Ortaçağ şövalyesi düşünmüştü. Makaranın her parçası film endüstrisinin bir temel taşını sembolize etmişti. Parçalar; oyuncuları, senaristleri, yönetmenleri, yapımcıları ve teknik ekipleri temsil ediyordu. 1920’lerin Fransa kaynaklı Art Deco akımından esinlenmişti. Heykelciliğin günümüzdeki versiyonu ise George Stanley’in ürünüydü.

İlk ödül heykelciliği bronzdan yapıldı. 34 santim yüksekliğinde, ağırlığı 3.85 kilogramdı. Ana gövde britanyum denilen beyaz madendi. Üzeri 24 ayar altın kaplamaydı. Günümüz fiyatlarıyla maliyeti 350 ile 400 ABD doları kadardı. Ödül heykelcikleri, Şikago’da kupa üreten bir fabrikada yapılırdı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki kemer sıkma politikaları Oscar heykelciklerini de etkiledi. Britanyum maddesi yerine polyester kullanıldı. Savaş sonunda eski malzemeye dönüldü. 1949’dan itibaren dağıtılacak heykelcikler numaralandırıldı; 501’den başlandı.

Ödül heykelciğinin satılması yasaktı. Ödül sahibi ‘emanetçi’ diye nitelenebilirdi. Ama yine de bazı heykelcikler pazarlanmaktan/satılmaktan kurtulamadı. Hatta ‘Oscar Heykelleri Borsası’ (!) kuruldu. İkinci el Oscar heykelciği için servet denebilecek ödemeler yapıldı. Bilinen son rakam dudak uçuklattı: Tam 1 milyon 640 bin ABD doları... 2011’de Orson Welles’in kızı Beatrice Welles, babasının Yurttaş Kane filminde kazandığı heykelciği açık artırmada 861 bin dolara sattı.

Akademi Ödülleri’ne Oscar Ödülleri denilmesinin çeşitli hikâyeleri mevcuttu. Akademi Kütüphane yöneticisi Margaret Herrick, ödül heykelciğindeki şövalyeyi amcası Oscar’a benzetti. Hollywood’da sinema yazılarıyla tanınan Sidney Skolsky, bir makalesinde ödül heykelciğine Oscar Amca tabirini kullandı. Böylece popülerleşecek isim ilk defa dillendirildi. Ünlü yıldız Bette Davis, ödül heykelciğinin ilk eşi Harmon Oscar Nelson Jr.’a çok benzediğini açıkladı. Akademi, 1939’a kadar Oscar adını kullanmadı; 1979’da Oscar’ın marka tescilini yaptırdı. Ödülün resmi adı: Academy Award of Merit (Akademi Liyakat Ödülü)’ydü.

İlk dönemde ödül kazananların adı aylar öncesinden duyurulurdu. Sertifikalar, plaketler ve heykelcikler belirlenen tören günü teslim edilirdi. Daha sonra ödül sahiplerinin isimleri basına ambargolu ulaştırıldı; tören gününe kadar açıklanmayacaktı. 1940’da bir değişiklik daha devreye girdi: Ödül sahipleri tören anında bildirildi. Sonuçlar canlı yayında, seyircilerin önünde zarflar açılarak ilan edildi. 

Ödül törenlerinin radyo aracılığıyla ilk canlı yayını 1943’de gerçekleşti. Los Angeles Radyosu, savaştaki ABD askerlerinin moralini yükseltmeyi amaçladı. İlk canlı televizyon yayını içinse 1953 yılını beklemek gerekti. Programı ünlü aktör/komedyen Bob Hope sundu. 1966’da televizyonlarda ilk renkli canlı yayın gerçekleştirildi. 1971’de NBC televizyonu, Oscar Ödülleri Töreni’nin canlı yayın haklarını satın aldı. 1972’deki 42. Oscar Ödülleri töreni bütün dünyaya canlı ulaştırıldı.

Oscar Ödülleri Dağıtım Töreni geleneksel hale gelince senede bir defa yapılırdı. Ancak 1930’daki tören, Nisan ve Kasım’da 2 defa gerçekleştirildi. 

Oscar Ödülleri Töreni zaman zaman ertelendi; tarihleri değiştirildi. 1938’de Los Angeles’daki törenler sel baskını yüzünden bir hafta tehir edildi. Ünlü insan hakları savunucusu Martin Luther King’in öldürülüşünü protesto etmek/mevtaya saygı göstermek amacıyla ödül töreni bir hafta sonraya alındı. 1981’de ABD Başkanı Ronald Reagan’a suikast teşebbüsünde bulunuldu. Hollywood kökenli Reagan ağır yaralandı. Başkana duyulan saygıdan ötürü törenlerin tarihi 3 defa değiştirildi.

Törenler, 1999’dan itibaren Pazar gecelerine denk getirildi. Üzerinde sanatçıların yürüdüğü ünlü kırmızı halının uzunluğu 75.5 metreydi. Tören sonunda temizlenip Valencia’da - adı sır gibi saklanan! - depoda koruma altına alınırdı. Hollywood’da canlı yayının yapıldığı 3.400 kişilik görkemli salon Kodak firmasınındı. Restorasyonu için 617 milyon ABD doları harcandı. Adı Dolby olarak değiştirildi. 2018’de naklen yayın 1.5 milyar kişi tarafından izlendi.

Son Oscar Ödül Töreni için dünyanın en ünlü aşçıları seferber oldu. Konuklar için 1.000 lezzetli ıstakoz pişirildi. 1.250 şişe kırmızı/beyaz kaliteli şampanya servis edildi. 1.250 istiridye davetlilerin damak zevkine sunuldu. Üzerleri altın tozlarıyla süslenmiş, 4 bin Oscar heykelciğine benzeyen kaliteli çikolata dağıtıldı.

Oscar gecesinde yayınlanan reklam ücretleri de tavan yaptı. 30 saniye uzunluğundaki bir reklam filmi için 1.5 ile 2 milyon ABD doları ücret ödendiği yazıldı. Sadece reklam gelirlerinden sağlanan meblağ bile masrafları karşılayabiliyordu. 

Ödül kazananların yapacakları konuşmalar 60 saniye ile sınırlıydı. Süre aşımında yayın kesilirdi.

İstatistiklere göre, en çok ödül - 10 ödül! - kazanan ülke İtalya’ydı. Fransa ise, tam 30 defa ile en çok aday gösterilen bir başka ülkeydi. Walt Disney 26 Oscar ile en çok ödül kazanandı. Ama Alfred Hitchcock’a gereken özen hiç gösteril(e)medi.

Oscar kazanan en genç/çocuk sinema oyuncusu ise Shirley Temple (6) idi.

1991’de Türk oyuncuların da rol aldığı Umuda Yolculuk (Journey Of Hope/Reise Der Hoffnung), En İyi Yabancı Film Ödülü’nü kazandı. Türkiye, İsviçre ve İngiltere ortak yapımıydı. Başrol oyuncuları Nur Sürer, Necmettin Çobanoğlu ve Emin Sivas’tı. Filmin yönetmeni Xavier Koller’di. Senarist Feride Çiçekoğlu’ydu.

25 February 2019 18:05
1,573 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Audrey Hepburn ya da Kuğu Boyunlu Direnişçi

Dünyanın en güzel, en başarılı ve en doğal kadın sinema sanatçıları arasındaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bütün olumsuzluklarını/yıkıcılığını yaşadı. Savaş sonrasında ise, yıldızlaşan mesleki kariyerin ama mutsuz yaşamın sahibiydi.

Tavşan Doğuran Kadın

İngiltere tahtında oturan, İngilizce bilmeyen, çevresi ve devlet yöneticileriyle Fransızca konuşa(bile)n I. George’un döneminde inanılması zor/garip olaylar, skandallar yaşandı. 50 kadar tavşan doğurduğunu iddia eden Mary Tofts adlı kadın da sahtekârlar arasındaydı.

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Tavşan Doğuran Kadın

İngiltere tahtında oturan, İngilizce bilmeyen, çevresi ve devlet yöneticileriyle Fransızca konuşa(bile)n I. George’un döneminde inanılması zor/garip olaylar, skandallar yaşandı. 50 kadar tavşan doğurduğunu iddia eden Mary Tofts adlı kadın da sahtekârlar arasındaydı.

ABD Başkanı İle Görüşebilen Mafya Şefi

Al Capone, servet edindikçe çevresini genişletti. Polisleri, savcıları, hâkimleri, belediye başkanlarını ve politikacılarını kendine bağladı. Dokunulmazlık zırhını kuvvetlendirdiğini düşündü. ABD Başkanı Herbert Hoover ile samimi dostluk kurmayı bile başardı. Suçlarının görmezden gelineceğini düşündü/sandı.

Osmanlı Torunu İngiltere Başbakanı

Ali Kemal (Bey); tavizsiz bir liberal, tam bir Batı daha doğrusu İngiliz dostuydu/taraftarıydı. Torunu, Muhafazakâr Parti’den milletvekili seçildi. Torununun oğlu ise İngiltere Başbakanı oldu.

Diğer Dünya Sineması Yazıları

Audrey Hepburn ya da Kuğu Boyunlu Direnişçi

Dünyanın en güzel, en başarılı ve en doğal kadın sinema sanatçıları arasındaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bütün olumsuzluklarını/yıkıcılığını yaşadı. Savaş sonrasında ise, yıldızlaşan mesleki kariyerin ama mutsuz yaşamın sahibiydi.

Hollywood Hayranı Stalin

Sovyetler Birliği’ni 31 yıl çelik eldivenle yöneten Stalin sıkı bir Hollywood hayranıydı.

Monaco’yu Parlatan Oscarlı Güzel

Grimaldi Ailesi; asırlar boyu bir bedduanın kurbanı mı oldu; yoksa ailenin fertleri çok göz önündeydiler de nazara mı geldiler, bilinemedi.

Oscar Ödülleri’ni Reddeden Ünlüler

Oscar ödülünü kazanmak için her türlü çılgınlığı/tanıtımı yapanların yanında çeşitli sebeplerden reddedenler de görüldü.

Frank Sinatra - Mafya Dostluğu

ABD’de yayınlanan ‘Sinatra: Hayat’ isimli kitapta, ünlü sinema oyuncusu - şarkıcı Frank Sinatra’nın yer altı dünyası ile sıkı ilişkileri olduğu, mafya için kuryelik yaptığı iddiasında bulunuldu.

Steve McQueen’in Baştan Çıkartan Parfümü

Ünlü aktör Steve McQueen’in kullandığı özel parfümün kadınların cinsel hormonlarını harekete geçirici özellikte olduğu belirlendi.

Monroe'nun Beyaz Saray Hevesi

Hollywood’un ünlü ikonlarından Marilyn Monroe’nun, ABD eski başkanlarından John F. Kennedy ile yaşadığı yasak aşkı Jackie Kennedy’e itiraf ettiği iddia edildi.