‘Dünyayı kurtarmak için İslâm’ın izinden gidin!’
Prens Charles, ‘Oxford İslâmî Çalışmalar Merkezi’nde yaptığı konuşmada çevrecilere seslendi. İslâm dininin doğaya büyük önem verdiğini vurguladı. Charles’ın sözleri, bazı çevrelerce ‘gizli Müslüman’ şeklinde yorumlandı. İngiltere’nin yeni kralı, Anglikan Kilisesi’nin başı, 3. Charles gerçekten farklı dine mi mensuptu?
Annesi 96, babası 100 yaşında vefat etti. Charles, 73’ünde tahta çıkan en yaşlı hükümdardı. ‘64’ünde tacına kavuşabilen 4. William’ın rekorunu da geride bırakmıştı!’
Clarence House - Britanya kraliyet ikametgâhı! - Prens Charles’ın hükümdarlık adının ‘III. Charles’ olacağını açıkladı. Büyük oğlu Prens William da ‘Galler Prensi’ ilan edildi.
Kraliçe Elizabeth ölünce, yerine geçecek oğlu Prens Charles’ın hangi ismi alacağı merak edilmişti. Hatta çok sevdiği dedesi 7. George’un adını seçebileceği ileri sürülmüştü. ‘İngiltere Tarihi’nde, ‘Charles’ lâkaplı krallar sevilmedi!’ 1625 ile 1649 arasında hüküm süren I. Charles, İngiltere Parlamentosu’na muhalifti. Meclis’in etkinliğini azaltmaya çalıştı. İç savaşta halkı karşısına aldı. Mezhep savaşlarından ötürü binlerce vatandaşı can verdi. Katolik inancına meyilliydi. Karısı - Kraliçe Henrietta Maria! - da aynı mezheptendi. Parlamento tarafından ‘vatan haini’ ilan edildi. Kafası kesilerek ölüme mahkûm edildi.
- Prens Charles, Yatılı Okulda Gerçek Hayat İle Tanıştı… -
I. Charles’ın oğlu, 1660’da, ‘II. Charles’ adı ile tahta çıktı. Mezheplere eşit davranmaya çalıştı. Dini hoşgörüyü savundu. Ama parlamento ile çatışmaktan da geri durmadı. 1681’de, Meclis’i feshetti. 1685’e kadar ülkeyi tek başına yönetti.
Prens Charles’ın tam adı: ‘Charles Philip Arthur George Windsor’ idi. 14 Kasım 1948’de, Buckingham Sarayı’nda dünyaya geldi. Annesi: Edinburgh Düşesi Prenses Elizabeth idi. Babası: Edinburgh Dükü Prens Philip Mountbatten’di. Ailenin ilk çocuğuydu.
Saray tarihçilerine göre, Prens Philip, doğum anında karısı Prenses Elizabeth’i yalnız bıraktı. Yaveri ile ‘squash’/‘duvar tenisi’ oynamayı yeğledi.
Prens Charles, 3 yaşında ‘Cornwall Dükü’ oldu. 20’sinde de ‘Galler Prensi' unvanı aldı.
Charles, babasının istediği doğrultuda eğitim aldı. İskoçya’nın Moray kentindeki Gordonstoun Yatılı Okulu’na gönderildi. Atası da aynı mektebin mezunuydu. Öğrenim hayatı zorlu sayılabilirdi. Öğrencilerin tatsız şakalarına, zorbalıklarına maruz kaldı. Sıkıntılarını zaman zaman annesine bildirdi. Bir mektubunda, ‘Yatakhane çok kalabalık… Uyumakta zorlanıyorum. Horladığımı söyleyip kafama vuruyorlar. Zor durumdayım! Cehennem’deyim!’ diye durumunu anlatmaya çalıştı.
- Charles, Kraliyet Ailesi’nin ‘Lisans Diplomalı’ İlk Üyesi’ydi… -
Yatılı okul, Charles’ın oyunculuk yeteneğini ortaya çıkardı. Shakespeare'nin Macbeth’inde başrolde göründü. Son yılında sınıf başkanı bile seçildi. Dersleri ortalamanın üzerindeydi. Fransızca notu ‘C’, tarih ise ‘B’ idi.
Lisans eğitimini - 1970’de! - Cambridge Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü'nde tamamladı. Okulda piyano, trompet ve çello çalmayı öğrendi. Üniversite öğrencilerinin kurduğu orkestrada çello sanatçısı olarak sahneye çıktı. Yüksek eğitiminin 2. yılında, - Aberystwyth'deki Wales University College’da! - Galler Dili ve Tarihi eğitimi aldı. Yoğun tedrisi bir dönem sürdü.
Saray tarihçilerine göre Prens Charles, hanedanın ‘üniversite eğitimini tamamlayan’/‘lisans diploması alan/olan’ ilk üyesiydi!
Prens Charles’ın İslâm dinine mensubiyeti yıllarca tartışıldı. ‘İslâmî teşhisleri sık sık basında yer aldı!’ ‘İslâm dininin çevreyi koruduğu, her yaratığın yaşam hakkını savunduğu,’ şeklindeki fikirleri geniş kitlelerce paylaşıldı. Charles, Oxford İslâmî Çalışmalar Merkezi’nde verdiği mesajlarda da benzer düşüncelerini tekrarladı.
Kıbrıs’ta faaliyet gösteren, Nakşibendî Şeyhi Nazım Kıbrısî, ‘Prens Charles’ı ‘katıksız Müslüman ve tarikatının mensubu’ şeklinde tanıttı!’ ‘Kalu Bela'da Müslüman oldu!’ da dedi. Prens, ‘Hüseyin’ adını almıştı! ‘Ama iddia, Prens Charles veya İngiliz Hükümeti tarafından doğrulanmadı!’
- Prens’in Yakın Çevresi Ve Danışmanları PR Çalışmasını Önemserdi… -
Bazı liberal yorumculara/gözlemcilere göre kimi İngiliz ve İslamcı çevreler, Prens Charles için ‘etkin’ PR çalışması yürütürdü. Prens’in Müslüman âlemindeki imajı diri tutulmaya çalışıl(ır)dı. Aynı gruplar, Prens’in Nazım Kıbrısî’nin vefatı üzerine, cenaze törenine katılacağını da duyurdu. ‘Ama resmi konutu Clarence House'dan açıklama yapıldı: Kıbrıs'a yönelik programının bulunmadığı net dille ifade edildi!’
‘Bazı Batılı ve Türk gözlemcilerin değerlendirmesiyle Prens Charles, yüksek birikime sahip önemli entelektüel sayılabilirdi!’
Charles’ın İslâmiyet’e ve Kur’an-ı Kerim’e ilgisi eskiden beri bilinirdi. Kutsal Kitap’ı okumaya ve öğrenmeye yönelik çalışmalar yaptığı, Arapça’ya merak saldığı konuşulurdu/yazılırdı. Bu ve benzeri haberler de, PR faaliyetinin kapsamında bulunabilirdi/değerlendirilebilirdi.
Aynı çevreler, müteveffa Kraliçe 2. Elizabeth hakkında çok önemli iddiayı paylaştı: ‘İngiltere Kraliçesi, İslâm Peygamberi Hazreti Muhammed ile akrabaydı! Ailesinin soy ağacına göre, 43. kuşaktan kan bağına sahipti. İngiltere’de soy haritası çıkarma kuruluşu Burke's Peerage’nin iddiasına göre, Kraliçesi 2’nci Elizabeth bir ‘seyyide’ idi.
- Prens Charles’ın Hazret-i Peygamber İle Akrabalığı İddiası… -
Aynı iddia, iki Arap kaynağı tarafından da tekrarlandı. İlk kaynak Fas - ‘Al-Ousboue’ adlı gazete! - medyasıydı. Haberlere göre, Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Zehra’nın 10’uncu kuşaktan torunu Ebu el-Kasım, 8’inci ve 11’inci yüzyıllar arasında İspanya’da hüküm süren Endülüs Emevi Devleti’nin - yıkılış tarihi 1031 idi! - kurucusuydu.
Endülüs Emevi Devleti’nin üçüncü ve son kralı ise, Ebu el-Kasım’ın torunu El-Mu’tamid idi. El-Mu’tamid’in kızı Zaide, Avrupa’ya kaçmış ve Hıristiyan olmuştu. Yeni adı da İsabella idi. İsabella’nın 9’uncu kuşaktan torunu, Cambridge Kontu ile hayatını birleştirdi. İkilinin evliliğinden Cambridge Kontu Richard dünyaya geldi. Kont Richard’ın ikinci kuşaktan torunu 4’üncü Edward, 1461’de, İngiltere tahtını ele geçirdi. ‘İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth de, 4’üncü Edward’ın soyundan geliyordu!’
Sav(lar)a dikkat edilirse/inanılırsa, Prens - Kral! - Charles da ‘seyyid’ idi.
Prens Charles, Anglikan Kilisesi’nin koruyucusu/kollayıcısı rolünü sürdürmedi. Sadece Hıristiyanlığın değil, bütün dinlerin müdafiliğini yapacağını açıkladı. ‘Bazı ‘derin’ çevrelerin, geleceğin kralının tavrından rahatsızlık duyduğu iddia edildi!’
2001’in Ramazan Bayramı’nda, İngiliz vatandaşı bir grup Müslüman’ı kabul etti. Davetliler arasında gençlerin yer almasını da istedi. Davette, ‘Sizin hassasiyetleriniz ve hayal gücünüz önemli. Bize katılmasaydınız, sıradan ve tekdüze olurduk. Varlığınız, ülkemiz kültürüne ve çoğulculuğuna büyük farklılık ve zenginlik getirdi,’ şeklinde konuştu.
- Charles, Irak’ın İşgaline Karşı çıktı… -
Charles, her Ramazan başında mesajlar da yayınladı. ‘Essalamü Aleyküm’ diye başlayan iletilerinde, İngiltere ve İngiliz Milletler Topluluğu’nda yaşayan Müslümanların kutsal ayını kendisi ve eşi adına kutladı.
2018’de, gazeteci/yazar Robert Jobson, ‘Charles At Seventy: Thoughts, Hopes and Dreams’ - ‘Yetmiş Yaşında Charles: Düşünceleri, Umutları ve Hayalleri’! - adlı kitabını yayınladı. Charles’ın İslâmiyet, Orta Doğu, İsrail - Filistin anlaşmazlığı, Irak Savaşı gibi daha pek çok aktüel konudaki düşüncelerini açıkladı.
Jobson, İngiliz medyasının önemli ismiydi. NBC ve 7 Network televizyonlarında Kraliyet Ailesi’yle ilgili çeşitli yorumlar yaptı. ‘2005’de, Prens Charles ile Camilla Parker Bowles’in dünya evine girecekleri haberini ilk duyurandı!’
Jobson’un yazdıkları dikkate alınırsa Charles, Irak Savaşı’na muhalifti. Avrupa ülkelerinde uygulanan ‘burka ve peçe yasakları’na - insan haklarına aykırı bulduğu gerekçesiyle! - karşı çıkardı. Silah satışlarında arabuluculuk yapma önerilerini reddetti. Kur’an okumayı öğrendi. Kutsal kitapla ilgili çok yönlü araştırmalara girişti. Müslüman ülke liderlerine yazdığı mektuplarda Arapça imzasını da kullan(ır)dı. Hıristiyan dünyasının İslâm dininden öğreneceği çok şeyin bulunduğunu ileri sürdü.
- Dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’e ‘Bush’un Finosu’ Adını Taktı… -
Charles, Filistin sorunu çözülür, barış sağlanırsa, uluslar arası terörizmin önemli güç yitireceği kanaatindeydi. Hatta taraflar arasında ‘barış elçiliği’ rolüne de soyunabilirdi. Ama bazı güçler, idealini gerçekleştirmesini engelledi. Bu sebepten ötürü, 2018’deki İsrail’e yapılan ilk resmi ziyareti oğlu Prens William üslendi. Genç Prens, Başbakan Benjamin Netanyahu ile buluştu. Ardından da Batı Şeria’da Ramallah’a geçti. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de fikir alış verişinde bulundu.
Prens Charles, 2003’de, ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin Irak’ı işgaline de karşı durdu. Tony Blair ile baş başa görüşmesinde, savaşın getireceği yıkımları ve olumsuzlukları dillendirdi. Jobson’un yazdıklarına zor inanılırdı: ‘Blair’in işgale destek vermesi karşısında dehşete düştü. Kendisini ‘basiretsizlikle’ suçladı. İzlediği politikayı aşağıladı. Tahtta otursaydı, harekâta izin vermezdi. Çevresindekilere, Bush yönetiminin tutumunu ‘korkutucu’/‘ürpertici’ diye niteledi. Blair’i ‘Bush’un fino köpeği’ne benzetmekten geri durmadı.’
Prens, Musevilik üzerinde de çalışmalarını sürdürdü. Büyük Britanya ve İngiliz Milletler Topluluğu eski Hahambaşısı Jonathan Sachs ile yakın dosttu. Sohbet eder, fikir teatisinde bulunurdu. Müslümanlığın, Museviliğin ve Hıristiyanlığın ‘ortak noktaları’nı sıralardı. ‘Gelecekte, dinlerin yeniden inceleneceğine, müştereklerinin keşfedileceğine olan inancını tekrarlardı!’
- PR’cilere Göre, Napolyon, Hitler, Mussolini ve Hatta Stalin Bile ‘Gizli Müslüman’dı… -
1994’de, Jonathan Dimbleby, ‘Prince of Wales: A Biography’ - ‘Galler Prensi: Bir Biyografi’! - adlı kitabını yayınladı. Bazı çevreler, eseri, ‘resmi biyografi’ diye yorumladı. Dimbleby’in yapıtı, Prens Charles’in düşünceleri üzerine yapılan ilk ciddi derinlemesine çalışmasıydı. Resmi ikametgâh Clarence House’ın desteği ve işbirliği ile yazılmıştı. Prens’in düşünce dünyasına ilişkin pek çok ipucunu ver(ir)di.
Anglikan Kilisesi’nin başı 3. Charles’ı, ‘Müslüman’ diye tanıtan çevreler, Avrupalı pek çok devlet adamını/lideri/diktatörü de aynı şekilde sempatik göstermeye çalıştı. Fransızlar, Mısır’a girince, Napolyon’u cilaladı. ‘Napolyon, gizli Müslüman’dı. Adı da: Ali Bonapart’tı’! Faşist diktatör Hitler de, 2. Dünya Savaşı’ndan önce İslâm dinini seçmişti. ‘Haydar’ adını almıştı! Mussolini de, aynı modaya uyduruldu. Hak dini ile şereflenmiş ve ‘Musa Nili’ ismini seçmişti! 2. Dünya Savaşı’nın en kanlı dönemlerinde Rus diktatörü Stalin’e de benzer maske iliştirilmeye çalışıldı: Namının ‘Saadettin’ olduğu ileri sürüldü. Anlamı da: ‘Dinin mutluluğu’ydu! Shakespeare de, aynı dine mensuptu. Üstelik ‘şeyhlik’ makamına kadar da yükselmişti. Kendisine, ‘Şeyh Pir’ ismini uygun görmüştü! ‘Örnekler daha da artırılabilirdi!’
- Büyük dayısı Lord Mountbatten’ı Çok Severdi ve Tavsiyelerine Uyardı… -
Prens Charles, teolojiye ve felsefeye ilgi duyardı. Rivayete göre, özellikle mukayeseli dinler tarihi konuları araştırma sahasıydı. ‘Gençliğinde inanç değiştirebileceği ihtimali üzerinde de durulmuştu!’ Annesinden beklediği şefkati görememişti. Bazı saray tarihçilerine/gazetecilere göre 2. Elizabeth, oğlunun taleplerine uzak durdu/kulaklarını tıkadı. Yatılı okul öğrencisi genç Charles, içine kapandı, sorunlarını aktarmakta zorlandı.
Aşk hayatında da, ailesinin kontrolü/baskısı altındaydı. Hanedan üyeliğinin sorumluluğu da omuzlarında zor taşıyabildiği diğer ağır yüktü. ‘Kalbini verdiği kadınla evlenemedi. Ailesinin uygun gördüğü gelin adayı ile dünya evine girdi. Mutlu olamadı.’
Hanedan’ın en büyük erkek üyesi, ‘geleceğin İngiltere Kralı’ olarak görülen Prens Charles, 20’li yaşlarından itibaren basını meşgul etmeye başladı. Özellikle aşk hayatı ve sevgilileri ile bulvar gazetelerinin, dedikodu dergilerinin kapaklarını süsledi. Tanınmış magazinciye göre, 1967’den - Diana ile tanıştığı yıl! - 1980’e kadar hayatına giren kadın sayısı - en az! - 20 idi! Listelemek, isimleri alt alta sıralamak hayli zordu! Ailesine özellikle de annesine sorunlarını aktarmakta zorlandığı öne sürülen Charles, yaşıtı karşı cinse karşı hiç de tutuk sayılmazdı! Büyük dayısı Lord Mountbatten’ın - Charles, ona ‘Dickie!’ diye seslenirdi! - kulağına küpe ettiği tavsiyesini fısıldayacaktı: ‘Senin pozisyonuna sahip erkek, evlenmeden önce birçok kadınla birlikte olmalı ve zamanı geldiğinde ise mazisi temiz genç kızla hayatını birleştirmeli…’
- İlk Aşkı: Şili Büyükelçisi’nin Dil Bilimci Güzel Kızıydı… -
Saray gazetecilerinin belirlemesine göre, kalbinin kapısını çalan ilk aşkının adı, ‘Lucia Santa Cruz’du. Bayan Crus, Londra’da görevli Şili Büyükelçisi’nin kızıydı. Her ikisi de aynı okula - Trinity College! - devam ederken tanışacaktı. Lucia, Oxford Üniversitesi’ni bitirdi, dil bilimci oldu. Dört farklı lisanı ‘mükemmel’ derecede konuşurdu. Başka rivayete göre, ‘Charles ile Lucia bir partide tanıştı. İlk görüşte âşık oldular, birbirlerinden ayrılmadılar!’
Lady Elizabeth Anson’a - Charles’ın kuzeni, Lucia’nın okul arkadaşı! - göre de Lucia Santa Cruz, Charles’in ilk aşkıydı. Sevgililerin az sayıda fotoğrafı mevcuttu. Basına yansıyan nadir kareler ise 1970’in ilk yıllarına aitti.
Charles, aşk içinde aşk yaşadı. Kaderinin şaşırtıcı/sarsıcı tezahürüyle karşılaşacaktı. ‘Hayatının vazgeçilmezi, sonunda evlenmeyi başaracağı, gerçek tek aşkı Camilla Parker Bowles ile tanıştı. ‘İkiliyi bir araya getiren kişi de: Lucia Santa Cruz idi!’
Ali Hikmet İnce