Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘Dünyayı kurtarmak için İslâm’ın izinden gidin!’

Prens Charles, ‘Oxford İslâmî Çalışmalar Merkezi’nde yaptığı konuşmada çevrecilere seslendi. İslâm dininin doğaya büyük önem verdiğini vurguladı. Charles’ın sözleri, bazı çevrelerce ‘gizli Müslüman’ şeklinde yorumlandı. İngiltere’nin yeni kralı, Anglikan Kilisesi’nin başı, 3. Charles gerçekten farklı dine mi mensuptu?

Annesi 96, babası 100 yaşında vefat etti. Charles, 73’ünde tahta çıkan en yaşlı hükümdardı. ‘64’ünde tacına kavuşabilen 4. William’ın rekorunu da geride bırakmıştı!’ 

Clarence House - Britanya kraliyet ikametgâhı! - Prens Charles’ın hükümdarlık adının ‘III. Charles’ olacağını açıkladı. Büyük oğlu Prens William da ‘Galler Prensi’ ilan edildi. 

Kraliçe Elizabeth ölünce, yerine geçecek oğlu Prens Charles’ın hangi ismi alacağı merak edilmişti. Hatta çok sevdiği dedesi 7. George’un adını seçebileceği ileri sürülmüştü. ‘İngiltere Tarihi’nde, ‘Charles’ lâkaplı krallar sevilmedi!’ 1625 ile 1649 arasında hüküm süren I. Charles, İngiltere Parlamentosu’na muhalifti. Meclis’in etkinliğini azaltmaya çalıştı. İç savaşta halkı karşısına aldı. Mezhep savaşlarından ötürü binlerce vatandaşı can verdi. Katolik inancına meyilliydi. Karısı - Kraliçe Henrietta Maria! - da aynı mezheptendi. Parlamento tarafından ‘vatan haini’ ilan edildi. Kafası kesilerek ölüme mahkûm edildi.

- Prens Charles, Yatılı Okulda Gerçek Hayat İle Tanıştı… -

I. Charles’ın oğlu, 1660’da, ‘II. Charles’ adı ile tahta çıktı. Mezheplere eşit davranmaya çalıştı. Dini hoşgörüyü savundu. Ama parlamento ile çatışmaktan da geri durmadı. 1681’de, Meclis’i feshetti. 1685’e kadar ülkeyi tek başına yönetti.

Prens Charles’ın tam adı: ‘Charles Philip Arthur George Windsor’ idi. 14 Kasım 1948’de, Buckingham Sarayı’nda dünyaya geldi. Annesi: Edinburgh Düşesi Prenses Elizabeth idi. Babası: Edinburgh Dükü Prens Philip Mountbatten’di. Ailenin ilk çocuğuydu. 

Saray tarihçilerine göre, Prens Philip, doğum anında karısı Prenses Elizabeth’i yalnız bıraktı. Yaveri ile ‘squash’/‘duvar tenisi’ oynamayı yeğledi.

Prens Charles, 3 yaşında ‘Cornwall Dükü’ oldu. 20’sinde de ‘Galler Prensi' unvanı aldı.

Charles, babasının istediği doğrultuda eğitim aldı. İskoçya’nın Moray kentindeki Gordonstoun Yatılı Okulu’na gönderildi. Atası da aynı mektebin mezunuydu. Öğrenim hayatı zorlu sayılabilirdi. Öğrencilerin tatsız şakalarına, zorbalıklarına maruz kaldı. Sıkıntılarını zaman zaman annesine bildirdi. Bir mektubunda, ‘Yatakhane çok kalabalık… Uyumakta zorlanıyorum. Horladığımı söyleyip kafama vuruyorlar. Zor durumdayım! Cehennem’deyim!’ diye durumunu anlatmaya çalıştı.

- Charles, Kraliyet Ailesi’nin ‘Lisans Diplomalı’ İlk Üyesi’ydi… - 

Yatılı okul, Charles’ın oyunculuk yeteneğini ortaya çıkardı. Shakespeare'nin Macbeth’inde başrolde göründü. Son yılında sınıf başkanı bile seçildi. Dersleri ortalamanın üzerindeydi. Fransızca notu ‘C’, tarih ise ‘B’ idi.

Lisans eğitimini - 1970’de! - Cambridge Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü'nde tamamladı. Okulda piyano, trompet ve çello çalmayı öğrendi. Üniversite öğrencilerinin kurduğu orkestrada çello sanatçısı olarak sahneye çıktı. Yüksek eğitiminin 2. yılında, - Aberystwyth'deki Wales University College’da! - Galler Dili ve Tarihi eğitimi aldı. Yoğun tedrisi bir dönem sürdü.

Saray tarihçilerine göre Prens Charles, hanedanın ‘üniversite eğitimini tamamlayan’/‘lisans diploması alan/olan’ ilk üyesiydi!

Prens Charles’ın İslâm dinine mensubiyeti yıllarca tartışıldı. ‘İslâmî teşhisleri sık sık basında yer aldı!’ ‘İslâm dininin çevreyi koruduğu, her yaratığın yaşam hakkını savunduğu,’ şeklindeki fikirleri geniş kitlelerce paylaşıldı. Charles, Oxford İslâmî Çalışmalar Merkezi’nde verdiği mesajlarda da benzer düşüncelerini tekrarladı.

Kıbrıs’ta faaliyet gösteren, Nakşibendî Şeyhi Nazım Kıbrısî, ‘Prens Charles’ı ‘katıksız Müslüman ve tarikatının mensubu’ şeklinde tanıttı!’ ‘Kalu Bela'da Müslüman oldu!’ da dedi. Prens, ‘Hüseyin’ adını almıştı! ‘Ama iddia, Prens Charles veya İngiliz Hükümeti tarafından doğrulanmadı!’

- Prens’in Yakın Çevresi Ve Danışmanları PR Çalışmasını Önemserdi… -

Bazı liberal yorumculara/gözlemcilere göre kimi İngiliz ve İslamcı çevreler, Prens Charles için ‘etkin’ PR çalışması yürütürdü. Prens’in Müslüman âlemindeki imajı diri tutulmaya çalışıl(ır)dı. Aynı gruplar, Prens’in Nazım Kıbrısî’nin vefatı üzerine, cenaze törenine katılacağını da duyurdu. ‘Ama resmi konutu Clarence House'dan açıklama yapıldı: Kıbrıs'a yönelik programının bulunmadığı net dille ifade edildi!’

‘Bazı Batılı ve Türk gözlemcilerin değerlendirmesiyle Prens Charles, yüksek birikime sahip önemli entelektüel sayılabilirdi!’

Charles’ın İslâmiyet’e ve Kur’an-ı Kerim’e ilgisi eskiden beri bilinirdi. Kutsal Kitap’ı okumaya ve öğrenmeye yönelik çalışmalar yaptığı, Arapça’ya merak saldığı konuşulurdu/yazılırdı. Bu ve benzeri haberler de, PR faaliyetinin kapsamında bulunabilirdi/değerlendirilebilirdi.

Aynı çevreler, müteveffa Kraliçe 2. Elizabeth hakkında çok önemli iddiayı paylaştı: ‘İngiltere Kraliçesi, İslâm Peygamberi Hazreti Muhammed ile akrabaydı! Ailesinin soy ağacına göre, 43. kuşaktan kan bağına sahipti. İngiltere’de soy haritası çıkarma kuruluşu Burke's Peerage’nin iddiasına göre, Kraliçesi 2’nci Elizabeth bir ‘seyyide’ idi.

- Prens Charles’ın Hazret-i Peygamber İle Akrabalığı İddiası… -

Aynı iddia, iki Arap kaynağı tarafından da tekrarlandı. İlk kaynak Fas - ‘Al-Ousboue’ adlı gazete! - medyasıydı. Haberlere göre, Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Zehra’nın 10’uncu kuşaktan torunu Ebu el-Kasım, 8’inci ve 11’inci yüzyıllar arasında İspanya’da hüküm süren Endülüs Emevi Devleti’nin - yıkılış tarihi 1031 idi! - kurucusuydu.

Endülüs Emevi Devleti’nin üçüncü ve son kralı ise, Ebu el-Kasım’ın torunu El-Mu’tamid idi. El-Mu’tamid’in kızı Zaide, Avrupa’ya kaçmış ve Hıristiyan olmuştu. Yeni adı da İsabella idi. İsabella’nın 9’uncu kuşaktan torunu, Cambridge Kontu ile hayatını birleştirdi. İkilinin evliliğinden Cambridge Kontu Richard dünyaya geldi. Kont Richard’ın ikinci kuşaktan torunu 4’üncü Edward, 1461’de, İngiltere tahtını ele geçirdi. ‘İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth de, 4’üncü Edward’ın soyundan geliyordu!’

Sav(lar)a dikkat edilirse/inanılırsa, Prens - Kral! - Charles da ‘seyyid’ idi.

Prens Charles, Anglikan Kilisesi’nin koruyucusu/kollayıcısı rolünü sürdürmedi. Sadece Hıristiyanlığın değil, bütün dinlerin müdafiliğini yapacağını açıkladı. ‘Bazı ‘derin’ çevrelerin, geleceğin kralının tavrından rahatsızlık duyduğu iddia edildi!’

2001’in Ramazan Bayramı’nda, İngiliz vatandaşı bir grup Müslüman’ı kabul etti. Davetliler arasında gençlerin yer almasını da istedi. Davette, ‘Sizin hassasiyetleriniz ve hayal gücünüz önemli. Bize katılmasaydınız, sıradan ve tekdüze olurduk. Varlığınız, ülkemiz kültürüne ve çoğulculuğuna büyük farklılık ve zenginlik getirdi,’ şeklinde konuştu.

- Charles, Irak’ın İşgaline Karşı çıktı… -

Charles, her Ramazan başında mesajlar da yayınladı. ‘Essalamü Aleyküm’ diye başlayan iletilerinde, İngiltere ve İngiliz Milletler Topluluğu’nda yaşayan Müslümanların kutsal ayını kendisi ve eşi adına kutladı.

2018’de, gazeteci/yazar Robert Jobson, ‘Charles At Seventy: Thoughts, Hopes and Dreams’ - ‘Yetmiş Yaşında Charles: Düşünceleri, Umutları ve Hayalleri’! - adlı kitabını yayınladı. Charles’ın İslâmiyet, Orta Doğu, İsrail - Filistin anlaşmazlığı, Irak Savaşı gibi daha pek çok aktüel konudaki düşüncelerini açıkladı.

Jobson, İngiliz medyasının önemli ismiydi. NBC ve 7 Network televizyonlarında Kraliyet Ailesi’yle ilgili çeşitli yorumlar yaptı. ‘2005’de, Prens Charles ile Camilla Parker Bowles’in dünya evine girecekleri haberini ilk duyurandı!’

Jobson’un yazdıkları dikkate alınırsa Charles, Irak Savaşı’na muhalifti. Avrupa ülkelerinde uygulanan ‘burka ve peçe yasakları’na - insan haklarına aykırı bulduğu gerekçesiyle! - karşı çıkardı. Silah satışlarında arabuluculuk yapma önerilerini reddetti. Kur’an okumayı öğrendi. Kutsal kitapla ilgili çok yönlü araştırmalara girişti. Müslüman ülke liderlerine yazdığı mektuplarda Arapça imzasını da kullan(ır)dı. Hıristiyan dünyasının İslâm dininden öğreneceği çok şeyin bulunduğunu ileri sürdü.

- Dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’e ‘Bush’un Finosu’ Adını Taktı… -

Charles, Filistin sorunu çözülür, barış sağlanırsa, uluslar arası terörizmin önemli güç yitireceği kanaatindeydi. Hatta taraflar arasında ‘barış elçiliği’ rolüne de soyunabilirdi. Ama bazı güçler, idealini gerçekleştirmesini engelledi. Bu sebepten ötürü, 2018’deki İsrail’e yapılan ilk resmi ziyareti oğlu Prens William üslendi. Genç Prens, Başbakan Benjamin Netanyahu ile buluştu. Ardından da Batı Şeria’da Ramallah’a geçti. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de fikir alış verişinde bulundu.

Prens Charles, 2003’de, ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin Irak’ı işgaline de karşı durdu. Tony Blair ile baş başa görüşmesinde, savaşın getireceği yıkımları ve olumsuzlukları dillendirdi. Jobson’un yazdıklarına zor inanılırdı: ‘Blair’in işgale destek vermesi karşısında dehşete düştü. Kendisini ‘basiretsizlikle’ suçladı. İzlediği politikayı aşağıladı. Tahtta otursaydı, harekâta izin vermezdi. Çevresindekilere, Bush yönetiminin tutumunu ‘korkutucu’/‘ürpertici’ diye niteledi. Blair’i ‘Bush’un fino köpeği’ne benzetmekten geri durmadı.’

Prens, Musevilik üzerinde de çalışmalarını sürdürdü. Büyük Britanya ve İngiliz Milletler Topluluğu eski Hahambaşısı Jonathan Sachs ile yakın dosttu. Sohbet eder, fikir teatisinde bulunurdu. Müslümanlığın, Museviliğin ve Hıristiyanlığın ‘ortak noktaları’nı sıralardı. ‘Gelecekte, dinlerin yeniden inceleneceğine, müştereklerinin keşfedileceğine olan inancını tekrarlardı!’

- PR’cilere Göre, Napolyon, Hitler, Mussolini ve Hatta Stalin Bile ‘Gizli Müslüman’dı… -

1994’de, Jonathan Dimbleby, ‘Prince of Wales: A Biography’ - ‘Galler Prensi: Bir Biyografi’! - adlı kitabını yayınladı. Bazı çevreler, eseri, ‘resmi biyografi’ diye yorumladı. Dimbleby’in yapıtı, Prens Charles’in düşünceleri üzerine yapılan ilk ciddi derinlemesine çalışmasıydı. Resmi ikametgâh Clarence House’ın desteği ve işbirliği ile yazılmıştı. Prens’in düşünce dünyasına ilişkin pek çok ipucunu ver(ir)di.

Anglikan Kilisesi’nin başı 3. Charles’ı, ‘Müslüman’ diye tanıtan çevreler, Avrupalı pek çok devlet adamını/lideri/diktatörü de aynı şekilde sempatik göstermeye çalıştı. Fransızlar, Mısır’a girince, Napolyon’u cilaladı. ‘Napolyon, gizli Müslüman’dı. Adı da: Ali Bonapart’tı’! Faşist diktatör Hitler de, 2. Dünya Savaşı’ndan önce İslâm dinini seçmişti. ‘Haydar’ adını almıştı! Mussolini de, aynı modaya uyduruldu. Hak dini ile şereflenmiş ve ‘Musa Nili’ ismini seçmişti! 2. Dünya Savaşı’nın en kanlı dönemlerinde Rus diktatörü Stalin’e de benzer maske iliştirilmeye çalışıldı: Namının ‘Saadettin’ olduğu ileri sürüldü. Anlamı da: ‘Dinin mutluluğu’ydu! Shakespeare de, aynı dine mensuptu. Üstelik ‘şeyhlik’ makamına kadar da yükselmişti. Kendisine, ‘Şeyh Pir’ ismini uygun görmüştü! ‘Örnekler daha da artırılabilirdi!’

- Büyük dayısı Lord Mountbatten’ı Çok Severdi ve Tavsiyelerine Uyardı… -

Prens Charles, teolojiye ve felsefeye ilgi duyardı. Rivayete göre, özellikle mukayeseli dinler tarihi konuları araştırma sahasıydı. ‘Gençliğinde inanç değiştirebileceği ihtimali üzerinde de durulmuştu!’ Annesinden beklediği şefkati görememişti. Bazı saray tarihçilerine/gazetecilere göre 2. Elizabeth, oğlunun taleplerine uzak durdu/kulaklarını tıkadı. Yatılı okul öğrencisi genç Charles, içine kapandı, sorunlarını aktarmakta zorlandı. 

Aşk hayatında da, ailesinin kontrolü/baskısı altındaydı. Hanedan üyeliğinin sorumluluğu da omuzlarında zor taşıyabildiği diğer ağır yüktü. ‘Kalbini verdiği kadınla evlenemedi. Ailesinin uygun gördüğü gelin adayı ile dünya evine girdi. Mutlu olamadı.’ 

Hanedan’ın en büyük erkek üyesi, ‘geleceğin İngiltere Kralı’ olarak görülen Prens Charles, 20’li yaşlarından itibaren basını meşgul etmeye başladı. Özellikle aşk hayatı ve sevgilileri ile bulvar gazetelerinin, dedikodu dergilerinin kapaklarını süsledi. Tanınmış magazinciye göre, 1967’den - Diana ile tanıştığı yıl! - 1980’e kadar hayatına giren kadın sayısı - en az! - 20 idi! Listelemek, isimleri alt alta sıralamak hayli zordu! Ailesine özellikle de annesine sorunlarını aktarmakta zorlandığı öne sürülen Charles, yaşıtı karşı cinse karşı hiç de tutuk sayılmazdı! Büyük dayısı Lord Mountbatten’ın - Charles, ona ‘Dickie!’ diye seslenirdi! - kulağına küpe ettiği tavsiyesini fısıldayacaktı: ‘Senin pozisyonuna sahip erkek, evlenmeden önce birçok kadınla birlikte olmalı ve zamanı geldiğinde ise mazisi temiz genç kızla hayatını birleştirmeli…’

- İlk Aşkı: Şili Büyükelçisi’nin Dil Bilimci Güzel Kızıydı… -

Saray gazetecilerinin belirlemesine göre, kalbinin kapısını çalan ilk aşkının adı, ‘Lucia Santa Cruz’du. Bayan Crus, Londra’da görevli Şili Büyükelçisi’nin kızıydı. Her ikisi de aynı okula - Trinity College! - devam ederken tanışacaktı. Lucia, Oxford Üniversitesi’ni bitirdi, dil bilimci oldu. Dört farklı lisanı ‘mükemmel’ derecede konuşurdu. Başka rivayete göre, ‘Charles ile Lucia bir partide tanıştı. İlk görüşte âşık oldular, birbirlerinden ayrılmadılar!’

Lady Elizabeth Anson’a - Charles’ın kuzeni, Lucia’nın okul arkadaşı! - göre de Lucia Santa Cruz, Charles’in ilk aşkıydı. Sevgililerin az sayıda fotoğrafı mevcuttu. Basına yansıyan nadir kareler ise 1970’in ilk yıllarına aitti.

Charles, aşk içinde aşk yaşadı. Kaderinin şaşırtıcı/sarsıcı tezahürüyle karşılaşacaktı. ‘Hayatının vazgeçilmezi, sonunda evlenmeyi başaracağı, gerçek tek aşkı Camilla Parker Bowles ile tanıştı. ‘İkiliyi bir araya getiren kişi de: Lucia Santa Cruz idi!’

27 November 2022 10:24
1,126 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

CIA’dan Kongo’ya Jazz Festivali

ABD, 1940-1960 arasındaki süreçte Kongo’ya özel ilgi gösterdi. CIA’nin ağabeyi, Stratejik Hizmetler Ofisi, zengin uranyum yataklarını belirledi. Çok gizli operasyon(lar)la Japonya’ya atılan atom bombalarının yapımı için gereken ham maddeyi elde etti ve ülkesine taşıdı.

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Tavşan Doğuran Kadın

İngiltere tahtında oturan, İngilizce bilmeyen, çevresi ve devlet yöneticileriyle Fransızca konuşa(bile)n I. George’un döneminde inanılması zor/garip olaylar, skandallar yaşandı. 50 kadar tavşan doğurduğunu iddia eden Mary Tofts adlı kadın da sahtekârlar arasındaydı.

ABD Başkanı İle Görüşebilen Mafya Şefi

Al Capone, servet edindikçe çevresini genişletti. Polisleri, savcıları, hâkimleri, belediye başkanlarını ve politikacılarını kendine bağladı. Dokunulmazlık zırhını kuvvetlendirdiğini düşündü. ABD Başkanı Herbert Hoover ile samimi dostluk kurmayı bile başardı. Suçlarının görmezden gelineceğini düşündü/sandı.

CIA’nın Yumuşak Doku Kanseri Operasyonları

ABD’nin ‘kirli maşası’ CIA; 2006 yılında, DIA (Defence Intelligence Agency) ve DEA (Amerikan Uyuşturucu İstihbarat Örgütü) ortaklığıyla Kolombiya’da bir suikast merkezi kurdu. Merkez yöneticilerinin hedefindeki isim: Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chaves’di.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Kavanoza Hapsedilen Seri Katil

Diogo Alves, Portekiz’de belirlenen ilk erkek seri katildi. 19. asrın birinci yarısında yaşanan ağır ekonomik, toplumsal ve politik sarsıntıların yarattığı suçlu tipolojiydi. Lizbon’daki tarihi/anıtsal ‘Águas Livres Su Kemeri’ni üs edinip 70 kişiyi öldürmekle suçlandı. Ama farklı cürüm(ler)den hüküm giydi ve asıldı.

‘Kanser’ Evita Perón’a Şifa Niyetine Mevlit

Ülkesinde gerçekleştirdiği reformlar ve halkına sağladığı sosyal imkânlarla sevildi. Kocası, Juan Perón’a verdiği destek ve darbecilere karşı gösterdiği direniş ile de insanının gönlünde taht kurdu. Eva Perón, dünyaca tanındı.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Enderun Talebesi ‘Kazıklı Voyvoda’

Tarihimize ‘Kazıklı Voyvoda’ diye kaydı düşülen Prens Vlad, döneminin en kanlı, en gaddar, en cüretkâr, en korkusuz askeri yöneticilerindendi. Azılı Türk düşmanıydı. Ana dili gibi Türkçe konuşurdu. Arapçası mükemmele yakındı. Enderun’da - sonradan ‘Sultan 2. Mehmet’ diye anılacak! - Şehzade Fatih’in sınıf arkadaşıydı.

Osmanlı Sarayı'nı Şaraba Alıştıran Sarışın Afet

Sırp Prensesi Olivera Despina, güzelliği ve işvesiyle Yıldırım Beyazıt’ın nefesini kesti, avucunun içine aldı. Gaza meydanlarının durdurulamayan kılıcı, mavi gözler karşısında çaresiz kaldı, boyun eğdi, adeta büyülendi.

Hanım Sultan’ın Ermeni Jigolosu

Serfirâz Hatun, Osmanlı’nın 31. padişahı Sultan Abdülmecit’in gözdesiydi. Su gibi para harcar, Avrupa elbiseler giyer, Galata ve Beyoğlu’nda fink atardı. ‘Küçük Fesli’ lakaplı, yakışıklı Ermeni müzisyeni jigolo tutmuştu.

Baltacı, ‘Şehvet’ Değil ‘Rüşvet’ Mağduru

Baltacı Mehmet Paşa; Prut Harbi’nde risk alsa; Rusya, tarih sahnesinden siline(bile)cekti. Tereddüt, aşırı güvensizlik, ‘rüşvetin dayanılmaz çekiciliği’ tarihin ebediyen değişmesini engelledi.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

33’lük Tespih Gibi Tabanca Çeken Fedai

Yakup Cemil Bey, ‘korku’ kelimesini tanıma(z)dı. Düz mantık yürütürdü. Siyasetin ince oyunlarını, gülümserken ayak kaydıran tuzaklarını bilmezdi. Ölümü göze alır, istenileni/emredileni yapardı. Kontrolü müşküldü. Haksızlık(lar) karşısında susmaz, ya sesini yükseltir ya da - daha çok! - piştovunu konuştururdu.

İsmet Paşa’nın Elini Öpen TİP Lideri

Mehmet Ali Aybar, çok iyi eğitim almıştı; Sol/Sosyalist düşünce aileden mirastı.

Fosforlu Cevriye

Suat Derviş’in kalemiyle ölümsüzleşen ‘Fosforlu Çevriye’, toplum dışına itilmiş, sokakları mesken edinmiş ‘hayat kadını’ydı! Özgürlüğüne düşkündü. Çilesini/kaderini kabullenmişti. Erkeklere boyun eğmezdi. Polis takibinden kaçan adama kalbini vermekten de çekinmedi. Ya romanın yazarı Suat Derviş kimdi, nasıl bir hayat sürdü?

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Öteki Putin / 2

Putin, dünya siyaset arenasına çıkınca, hemen fark edildi. Gizli servislerin, basının ilgi alanına girdi. Özel hayatı, çalışma şekli, yakın çevresi, ailesi ve hatta akrabaları tek tek değerlendirildi. Yazıldığı gibi Putin, ‘dünyanın en zengin adamları arasında’ mıydı? ‘Birbirinden güzel 2 hanımla birlikte olmuş’ ve ‘ailesinin kalabalıklaşmasını sağlamış’ mıydı?

Kurbanlarını Gazete İlanıyla Bulan Kadın Seri Katil

Bayan Belle Gunness, yeni hayat kurmak için ABD’ye geldi. ‘Amerikan rüyası’nı gerçekleştirmek, zenginleşmek amacıyla kendince yol tuttu. Servet sahibi oldu fakat gönlünce harcayamadı. Kurbanlarıyla aynı kaderi paylaştı. Suç ortağının hedefine oturdu.

Kral’ın Emriyle Toplu Fuhuş

Tudor Hanedanı’nın 2 numaralı hükümdarı 8. Henry, kadınlara aşırı düşkündü. Risk almayı severdi. Düşüncelerinden taviz vermezdi. Gönlünün sesini dinler, dilediğince davranırdı. Özel hayatı olağanüstü derecede fırtınalıydı. Hızlı yaşantısı, kendisine de halkına da mutsuzluk getirdi.

Osmanlı'nın İlk ‘Hadım’ Sadrazamları

Osmanlı’nın Balkan’dan devşirdiği, hadım ettirip, Enderun’da eğitime aldığı sonra da devlet görevi verdiği kişiye ‘Akağa’ denirdi. Aralarından beylerbeyi, vezir, ordu komutanı ve hatta sadrazam(lar) çıktı. İlk ‘buruk vezîr-i âzam’ da, ‘Hadım Ali Paşa’ydı!

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

Taksim Parkı'nda Donarak Ölen Aktör

Soğuktan taş kesilmiş talihsiz adamın cebinden çıkan nüfus kâğıdı (1952 doğumlu) Adnan Ayberg adına düzenlenmişti.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Asit Dolu Fıçıya Atılan Başbakan

Patrice Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin seçimle/halkın oyuyla işbaşına gelmiş ilk başbakanı idi. 4 ay görevde kalabildi. İcraatlarıyla değil de dramatik katlinin yarattığı sansasyonla/tepkiyle tanındı. CIA’nın örgütlediği onlarca kanlı darbenin talihsiz kurbanları arasındaydı.

Diğer Dünya Tarihi Yazıları

Putin’in Türk Asıllı Metresi

Putin’in hayatına giren veya adı beraber anılan hanım(lar)ın yüzüne şans hep güldü. Kimisi gayrimenkul(ler)e ve servete kondu. Kimisi de politikaya girdi. Medya dünyasında patron koltuğuna oturdu. Devlet protokolünde ‘görünmeyen statü’ sahibi kesildi. Alina Kabaeva, şöhretli sporcuydu. Putin’le tanıştıktan sonra ününü, variyetini ve etkinliğini artırdı. Bayan Kabaeva, ‘son göz ağrısı’na, ‘Kış öncesi gelen - kısa süreli - aldatıcı yaz’a benzetildi. Güzelliği ile sadece Putin’in değil, bütün karşı cinsin ilgisini topladı. Sadece Rusya’da değil dünyada da stardı!

Putin'in Kadınları

Ünlü şairimiz Orhan Veli, ‘Kitabe-i Sen-i Mezar’ isimli şiirine, ‘Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Nasırdan çektiği kadar,’ mısralarıyla başladı. Süleyman Efendi’nin sıkıntılarını anlattı. Putin de, çevresindeki güzel kadınlardan çekti. Kalbini verdiği, kanatları altına aldığı, özenle sakladığı ‘nazende’ler sayesinde merak edildi, dillere düştü, haberlere mevzu oldu. Putin ve yakın çevresini saran ‘nazenin’ler, dünyanın da ilgisini çekecekti!

Öteki Putin / 2

Putin, dünya siyaset arenasına çıkınca, hemen fark edildi. Gizli servislerin, basının ilgi alanına girdi. Özel hayatı, çalışma şekli, yakın çevresi, ailesi ve hatta akrabaları tek tek değerlendirildi. Yazıldığı gibi Putin, ‘dünyanın en zengin adamları arasında’ mıydı? ‘Birbirinden güzel 2 hanımla birlikte olmuş’ ve ‘ailesinin kalabalıklaşmasını sağlamış’ mıydı?

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.