Türkiye; ‘Yumuşak Doku Kanseri’ ile Kayahan sayesinde tanıştı. Ünlü sanatçı uzun yıllar çektiği hastalığını biraz da zorunlu şekilde ülkeye tanıttı. Oysa YDK’nın bir türevi; CIA’nın geliştirdiği ve muhaliflerine karşı acımasızca bulaştırdığı en mahrem silahlarındandı. ABD; Güney Amerika kıtasında muhalif gördüğü seçilmiş liderleri amansız hastalığın pençesine duçar etti. Başta petrol, bütün yer altı ve yer üstü zenginliklerin ülkesine ucuz fiyattan - mümkünse, en ucuz maliyetle! - girişini sağlamak için operasyonlarını sürdürdü.
ABD’nin 35. Başkanı John F. Kennedy’e yapılan suikastı araştıran Church Komisyonu’nun ortaya çıkardığı ama gözden kaçan bir gerçek vardı: 1960’dan itibaren Amerikan hükümetleri kanser yapan madde ve virüsler üzerindeki çok gizli/stratejik çalışmaları destekledi. Araştırmalarda istenilen sonuçlara ulaşılınca, yeni gizli silâh bazı çok özel suikastlarda kullanılabilecekti/kullanıldı. Kamuoyunda paylaşın bilgiler ve ortaya atılan iddialar, kanser aşılayan virüs/maddenin ABD muhalifi liderler üzerinde kullanıldığı, - beklenildiği gibi! - başarılı sonuçlar alındığı yolundaydı. İddialara konu suikastlara kurban gidenlerin listesi de hayli kabarıktı: 50’ye yakın dünya liderine benzer operasyonlar uygulanmıştı.
Ama konuyu araştıranların tespitleri/savlarına göre; ABD hükümetleri ve CIA’nın öncelikli hedefi Latin Amerika diye de adlandırılan Güney Amerika’ydı. Dünyanın en zengin ve verimli petrol yataklarını yöneten kadrolar ABD yanlısı/yandaşı olmalıydı/kalmalıydı. Bir diğer sebepse ABD karşıtı, sosyalist/komünist yönetimlere/darbelere izin verilmemesiydi.
- 20. Yüzyılın Tarihi, ABD’nin Açık/Örtülü Operasyonlarıyla Doluydu… -
20. yüzyılın tarihi, ABD’nin güneydeki komşularına gerçekleştirdiği açık/örtülü sayısız askeri/sivil operasyonla doluydu. Halkın iradesiyle seçilmiş liderler, ABD muhalifiyse ‘doğal hedef’ sayıldı. CIA operasyonlarının en çok muhatabı ve her seferinde kıl payı kurtulanı popüler muhalif Fidel Castro’ydu. Küba makamlarının belirlemesine göre Castro; 650 civarında suikast girişimini savuşturdu.
Venezüella eski Devlet Başkanı Hugo Chavez’in (58) hastalığı ve ölümü, bir CIA komplosu/planlaması şeklinde değerlendirildi/iddia edildi. Chavez; 2 yıl süren tedavisi sonunda gösterilen bütün özene rağmen amansız hastalığın pençesinde kurtulamadı.
ABD muhalifi devlet başkanı, iktidara gelir gelmez ülkesindeki yabancı petrol şirketlerini devletleştirdi. Fakir halkı gözeten/yanına alan sosyal politikalara ağırlık verdi. ABD’nin ‘Hayatta kalan en büyük düşmanım!’ dediği Küba ve karizmatik lideri Castro ile sıcak/yakın ilişkiler tesis etti. ABD hükümetlerinin gözünde Chaves; ‘Nesli Tükenmiş Kızıl Şeytan!’dı. Hugo Chaves de iltifatta geri durmadı; dönemin ABD Başkanı George Walker Bush için ‘Eşek!’ sıfatını kullandı. Cüretini bir adım daha ileriye götürdü: Irak’ın işgalini protesto edip, gücünü kötüye kullandığını savundu ve ‘Emperyalist Şeytan!’ yakıştırmasını yapıştırdı.
- Hugo Chaves; Atalarının Nazik Ama Baş Eğmeyen Ruhuna Sahipti… -
Venezüella’nın müteveffa karizmatik lideri Hugo Chaves, 8 Temmuz 1954’de Sabaneta şehrinde dünyaya geldi. Babası Hugo de los Reyes Chaves öğretmendi. Annesi Elena Frias ev hanımıydı. 7 yaşında askerî eğitime başladı ve 1975’de Venezüella Askeri Akademisi’nden mezun oldu. Asabi, aşırı disiplinli, fazlasıyla gözü kara, her şeyi eleştiren, kolay beğenmeyen, dediğini yapan ve sonuç alan karaktere sahipti. Atalarının nazik ama baş eğmeyen ruhuna sahipti; idealini gerçekleştirmek için askerî yöntemleri de benimseyebilirdi. İdealindeki kişi, kendisi gibi asker, Güney Amerika ülkelerinin ortak kahramanı, hemşerisi, ülkesini bağımsızlığına kavuşturan General Simon Bolivar’dı. Venezüella Ordusu’nda 17 yıl paraşüt eğitimi veren, paraşütçü yetiştiren subay statüsünde çalıştı. 1992’de ilk darbe girişiminde bulundu: Carlos Andres Perez’i alaşağı edecekti; ama başaramadı. Yargılandı ve 2 yıl hapis cezasıyla kurtuldu. Hürriyetine kavuşunca siyasete girdi. Beşinci Cumhuriyet Hareketi adlı partiyi oluşturdu. Ateşli tavrı, karizmatik yapısı, yoksul kesimleri etkileyen cesur hitabetiyle ilgi uyandırdı. 1998’de etkin muhalefete başlayıp Plan Bolivar 2000’i seslendirdi. 1999’da da hedefine ulaştı ve Venezüella Devlet Başkanlığı’na seçildi. Planlarını hemen uygulamaya soktu. Ülkesinin adını Bolivaryan Venezuella Cumhuriyeti şeklinde değiştirdi. Yeni yollar, dar gelirliler için sağlam ve ucuz konutlar, sosyal yardımlar, projelerinin ana hatlarıydı.
- ABD’ye Göre; Chaves’in Söylemi Ve İcraatı Rahatsızlık Uyandırıcı… -
ABD; ülkedeki muhalefeti desteklemekte ve kışkırtmakta gecikmedi. Chaves’in söylemi ve icraatı rahatsızlık uyandırıcıydı. ABD’nin hayati çıkarlarına sekte vurmuştu. Ülke kaynaklarının mecrasının değişmesi muhalefetin ve sermaye sahiplerinin sızlanmasına sebebiyet vermişti. Nisan 2002’de Venezüella Ordusu’ndan bir grup ABD yanlısı/desteklisi general darbe yaptı. Chaves gözaltına alındı; hükümetten uzaklaştırıldı. Halk; darbeye omuz vermedi; Hugo Chaves’in arkasında durdu. Devrik Başkan hapishanede ancak 2 gün tutulabildi. Makamını geri alabilmesi, darbecileri kışlaya döndürebilmesi için 2004’de kadar beklemesi ve çalışması gerekti.
ABD; Chaves’i hedef tahtasından hiç indirmedi. Azılı muhalifini mutlak şekilde susturmayı planladı; fırsat kolladı. Chaves’in çok yakın çalışma arkadaşı, danışmanı, gazeteci Eva Golinger’in açıklamaları/tespitleri dehşete düşürücüydü. ABD’nin ‘kirli maşası’ CIA; 2006 yılında, DIA (Defence Intelligence Agency) ve DEA (Amerikan Uyuşturucu İstihbarat Örgütü) ortaklığıyla Kolombiya’da bir suikast merkezi kurdu. Merkez yöneticilerinin hedefindeki isim: Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chaves’di. İlk adımda, Chavez’in yakın çevresindeki isimlerden kullanılabilir adamlar devşirmeyi planlandı. Kale içeriden fethedilebilir miydi, araştırmasına girişildi.
- Radyasyonla Yumuşak Doku Kanseri Zerk Etme… -
Yine Golinger’in anlatımına göre CIA; muhalif diye yorumladığı/fişlediği liderler için geliştirdiği ‘Radyasyonla Yumuşak Doku Kanseri Zerk Etme Projesi’ni devreye soktu. Danışman Eva Golinger; 2006’da, CIA operasyonuna şahit oldu. Chaves’in New York’taki BM Zirvesi toplantısına katılan ekibindeydi. Chaves’in konuşma yapacağı üniversitede oturması için ayrılan koltukta yüksek oranda radyasyona rastlandı. Korumaların taşıdığı Geiger cihazıyla radyasyon hemen belirlendi ve koltuk değiştirildi.
Golinger’in açıklamalarının devamı da tüyler ürperticiydi. Eski danışmana göre CIA; Chaves’i ortadan kaldırmak için bir teröristle de anlaştı. Francisco Chaves Abarca suikast düzenleyecekti; ama Venezuella makamlarınca yakalanınca plan açığa çıktı. Bu olaydan tam 5 ay sonra, keskin nişancının yapacağı bir başka saldırı önlendi.
Ama asıl şüpheli, Hugo Chaves’in en yakınındaki korumasıydı. Leamsy Salazar; Chaves’in yakın korumalığının yanı sıra danışmanlığını da yaptı. Basın ve geniş halk yığınları tarafından pek tanınmadı; perde gerisinde kalmayı seçti. Salazar; Chavez’in ölümünden sonra, 2014’de ABD’ye sığındı. Salazar ve ailesi, tatile gitmek için önce İspanya’ya uçmuş; sonra da DEA (Amerikan Uyuşturucu İstihbarat Örgütü)’ya ait bir uçakla ABD’ye iltica etmişti. Salazar ve ailesi; tanık koruma programına alınmış, kimlik bilgileri değiştirilmişti.
- Chavez’in Yanıbaşındaki Esrarengiz Hemşire… -
Golinger’in belirlemelerinde başka önemli esrarengiz noktalar da vardı: Panama Belgeleri’nde yolsuzluğa karıştığı iddia edilen Yüzbaşı Adrian Velasquez, bir dönem Chavez’in çok yakınındaydı. Eşi, eski bir deniz subayı olan, hemşire Claudia Patricia Diaz Guillien de, Chavez’in özel sağlık ekibindeydi. Merhum başkanın iğnelerini yaptı, haplarını verdi ve özel yemeklerini servis etti. Başkanın güvenini kazanan Bayan Guillien, 2011’de Hazine Müşteşarlığı’na atandı. Panama Belgeleri’nde Adrian Velasquez ve eşinin, Kolombiya’da servet sahibi oldukları iddiası yer aldı. Shell Petrol Şirketi’ne ait milyonlarca dolarlık hisse senedine sahiptiler; giriştiği işlerin toplamı dudak uçuklatıyordu. Velasquez ve karısı, Venezüella’ya dön(e)medi.
Hugo Chavez; saldırgan bir tür olan yumuşak doku kanserinden öldü. Teşhis edildiğinde geç kalındığı görüldü. Kanser konusunda dünyanın en ileri tecrübe ve teknolojisine sahip Kübalı doktorlar bile çaresiz kaldı. Hastalık çok hızlı, agresif şekilde ilerlemiş ve tedaviyi imkânsız kılmıştı.
Chavez’in ölümü/ortadan kaldırılması en çok ABD’nin işine yarardı. Şüpheler de CIA üzerinde toplandı. Hastalığı teşhis edilene kadar örtülü/açık CIA operasyonlarına muhatap olmuştu. Chavez; ölümünden önce hastalığının kaynağı olarak CIA’yi göstermiş ve iddiasını bir adım öteye taşımıştı: CIA; Latin Amerika’daki solcu liderlere kanser bulaştırarak suikast girişimlerinde bulunmuştu. Brezilya’da Dilma Rousseff, Arjantin’de’in CIA’nın girişimleriyle amansız hastalığa yakalanmıştı.
- İlk kanser vakası… -
İlk kanser vakası Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo da görüldü. 2010’da Başkan Lugo’ya lenf kanseri teşhisi konuldu. 60 yaşındaki Lugo 6 defa kemoterapiden geçti. Brezilya’nın eski Devlet Başkanı Lula da Silva gırtlak kanseriyle boğuştu. Brezilya’nın yeni Başkanı Dilma Rousseff, bir yıl süren sıkı bir tedaviden sonra ancak sağlığına kavuşabildi.
2004’de Paris’te kanserden hayatını yitiren Filistin’in efsane lideri Yaser Arafat’ın (75) kıyafetlerinde de yüksek oranda radyoaktif Polonyum-200 maddesine rastlanmıştı.
İddiaya göre, listenin en dikkat çekici isimlerinden birisi de Sırp Kasabı Miloseviç’di. Zalim; Lahey’deki hapishane hücresinde kalırken CIA’nın cellâdınca infaz edilmişti.
ABD ve CIA; hedefe ulaşmak için her türlü silâhı çekinmeden ve cesaretle kullanabilirdi. 20. Asrın tarihine dikkatle bakılması yeterliydi.
Ali Hikmet İnce