Alman Hükümeti, 2. Dünya Savaşı’nda üstünlük sağlamak için yalnızca askeri gücünü kullanmadı. Rakip/düşman ülkelerin zaten sıkıntı içindeki ekonomilerini daha da geriletmek/zaafa uğratmak amacıyla dar bir kadronun bildiği çok gizli planı uygulamaya soktu. ‘Gerçeğinden ayırt edilemeyecek mükemmeliyette banknot basımını organize etti.’ Hedefinin ilk etabında ise Almanya’nın komşusu İngiltere vardı. Sonra da ABD devreye alınacak ve dünya ekonomisinde yeni ve etkin bir krizin oluşması tetiklenecekti.
Planı üstlerine öneren SS subayı Alfred Naujocks idi. Naujocks’un fikrinin cazibesi projenin başına gelmesine vesile oldu. Ama SS subayının destekleyicileri kadar köstekleyicileri de mevcuttu. Operasyon başlatıldı, hayli yol alındı, ilk örneklerden beklenilen sonuç da gelmeye başladı. Fakat projenin sahibi yerini/makamını koruyamadı. Bazı ayak oyunları ve çekemeyenler tarafından görevinden alındı. Yerine Bernhard Krüger getirildi. Krüger, Reich Ana Emniyet Müdürlüğü SD-Yabancı Şubesi’nin bir bölümü olan ‘VI F 4a Departmanı’nın başındaydı. Nazi Partisi Güvenlik Servisi'ne bağlı ofis, sahte pasaport ve belgeler ile banknot basımlarıyla ilgilenirdi.
- 5, 10, 20 ve 50 Sterlinlik Banknotlar Basıldı… -
Yönetim değişikliğiyle beraber ameliyenin adı: ‘Bernhard Operasyonu’ şeklinde anılacaktı. İlk aşamada orijinalinden ayırt edilemeyecek yetkinlikte Sterlin basımı üzerinde yoğunlaşıldı. 5, 10, 20 ve 50 Sterlinlik banknotlarda ustalaşma amaçlandı. Alman mahkûmlar, savaş esirleri arasından grafikerler ve kalpazanlar bir araya toplandı.
Elemanların branşlarındaki ustalıkları önceden sınandı. Özellikle gaz odalarında boğulacakları anı bekleyenlerin içinden devşirileceklere büyük ikramiye çıkmış sayılabilirdi. Deneyimli adaylar arasında Yahudi orijinler çoğunluktaydı. Slovakya vatandaşı, Komünist Parti üyesi/militanı, Musevi asıllı Adolf Burger en ünlü olandı. İntiharı denemişti. Sevgili eşinin gaz odasında boğularak katledilmesinden sonra dünya ile ilgisini neredeyse kesmişti. Kurtuluş için aklındaki tek yol: Hızlı ve etkin ölümdü. Ama kaderi yaşamasını istedi - tam 99 yaşında vefat etti! - ve tecrübesinden/becerisinden yararlanılması imkânını sundu. Parti yoldaşlarına hazırladığı sahte pasaport ve belgelerle öylesine başarılıydı ki, manevi çöküntüsüne rağmen mesleğinin doruklarındaydı. Ve kendisinden beklenileni de verecekti.
Operasyon merkezi: ‘Sachsenhausen Toplama Kampı’ydı. 60 büyük ahşap barakadan oluşan kamp, Berlin’in 30 kilometre uzağındaydı. Sakinlerini de Nazi muhalifi politik kadrolar, komünistler, Çingeneler, Yahudiler ve eşcinseller oluşturuyordu. 2 kulübe - 18 ve 19 numaralı! - kalpazanlara ayrıldı. Gerekli izolasyon sağlandı. Güvenlik önlemleri en yüksek seviyeye çıkarıldı. İçeri ve dışarı ile iletişimleri kesildi. Giriş kapılarına yeterli sayıda SS görevlisi yerleştirildi. Nöbet sürecinde konuşulmayacak, soru sorulmayacak ve merak uyandırıcı davranışlarda bulunulmayacaktı. Vardiya görevlileri düzenli aralıklarla değiştirilecekti.
Gizli birimin dikkat çekmemesi için gereken tedbirler itinayla alındı/uygulandı.
- Kalpazanlara Toplama Kampında Hilton Oteli Konforu… -
Tutsak kalpazanların uyması gereken kurallar da belirlendi. Komşu barakalarla ilişki kurulmayacaktı. Alış verişte bulunulmayacaktı. Sadece verilen görevler zamanında/aksatmadan yerine getirilecekti.
Aksi davrananlar bir anda ortadan kaybolur, doğruca gaz odalarına yollanırdı. Ya da kamp dışında kurşuna dizilirlerdi. Sonra da hemen unutulurlardı.
Kalpazanlara kampta rahat/konforlu sayılabilecek hayat standardı sağlandı. 4’er kişilik odalarda kaldılar. Yataklar yeni, çarşaflar temiz, elbiseler kaliteliydi. İstedikleri yemekler pişirildi. Haftada birkaç kez banyo yapmalarına izin verildi. Hastalananlar revirlerde tedaviye alındı.
Örgütlenmeden çok az kişi haberdardı. Gizli Servis dahi devre dışıydı. Hitler ve birkaç çok üst düzey yönetici konuya muttali idi.
2 çalışma alanına da son teknoloji ürünü baskı araçları getirildi. Kusursuz sayılabilecek yalıtım sağlandı. Komşu barakalarda kalanların yaklaşması zordu/hatta imkânsızdı. Çatılarının etrafına dikenli teller döşendi. Pencereler korunaklı hale getirildi ve yalıtım malzemeleriyle kaplandı. İlk ekip 26 kişiydi. Eylül 1942’de mesaiye başlandı. O kadar hızlı ve verimli çalışıldı ki, 1944 Ekim’inde 144 çalışana ulaşıldı.
18. ve 19. barakaların üretilen sahte banknotlar, her hafta sonu, silahlı muhafızlar eşliğinde, gizemli sandıklar içinde gönderildi. Berlin’deki merkezden dağıtıma sokuldu.
- İngiltere Merkez Bankası’nın Mahrem Bilgilerine Erişildi… -
Alfred Naujocks’un önerisi benimsenince, bir grup çok gizli ve önemli bir ön çalışmaya girişti. Gruba kimyacılar, matbaacılar, grafikerler gibi - konuyla doğrudan ilgili alan eğitiminden geçmiş! - kalifiye elemanlar alındı. Kontrolleri de Alman Merkez Bankası’nın yetkili eksperlerine verildi.
İngiltere Merkez Bankası’nın banknot basımında kullandığı her türlü malzemenin cinsi ve temin merkezlerinin tespiti planın ilk merhaleydi. Sterlin’de kullanılan kâğıdın evsafı ve mürekkebin terkibinin formülü öğrenilmeliydi.
İkinci aşamada İngiliz Banknot Matbaası mercek altına alındı. Kâğıt paraların üzerindeki sayısal algoritma çözülmeliydi. Seri numaralarının belirlenmesi, banknotların stoklanması, piyasaya verilmesi gibi diğer tali işlemler de araştırılmalıydı.
Almanya hesabına çalışan casuslar, beklenilen istihbaratı elde etmekte zorlanmadı. Bilgiler, Berlin’e mahrem yollardan iletildi.
Çok geçmeden ilk sonuçlar alındı. Alman kimyagerler, banknot hammaddesinin Hindistan’da yetişen rami adlı lifli bitkiden üretildiğini belirledi. Brandenburg eyaletindeki Spechthausen Kâğıt Fabrikası’nda istenilen evsafta ürün elde edildi. Baskı adedi artıp ihtiyaç miktarı çoğalınca istihsal, Relliehausen’deki kapasitesi daha yüksek başka tesise alındı.
Konuyu araştıran bir tarihçinin belirlemesine göre kalpazanlar, ayda 650 - 700 bin adet arasında çeşitli tutarlarda banknot bastı. 1942 - 1944 arasında toplam yekûn - en az! - 8 milyon taneydi. Toplam değeri de 3 milyar Sterlin’di. Rakamlar tamamen tahmine dayalıydı. Çok daha yüksek meblağ tutmaları ihtimal dâhilindeydi. - Bir başka sava göreyse, 134 milyon adet banknot tedavüle sokulmuştu! Miktar, İngiltere’nin emisyondaki para rezervlerinin 3-4 katı büyüklüğündeydi! -
- Sahte Banknotlar Savaştan Sonra da Tedavülde Kaldı… -
Bazı İngiliz ekonomi tarihçilerinin saptaması dikkate alınırsa, Alman sahte paraları kalıcı hasarlar oluşturdu. Savaştan sonra - tahminen! - 10 yıl kadar daha kullanıldılar, piyasada alınıp verildiler. Banknotlar belli bir zaman dilimi içinde yenileriyle değiştiril(ebil)di.
Mükemmel basılan banknotlar değişik aşamalarda değerlendirildi. Eskitme işleminden sonra alış verişlerde, İngiliz bankalarının şubelerinde dahi kullanıldılar. Çeşitli mekanizmalarda da test edildiler. Sonuç pek başarılıydı. Titizliğiyle tanınan İsviçre para kurumları dahi kalp kâğıt paraları gerçeklerinden ayıramadı. Tabir yerindeyse, ‘zokayı yuttular!’ Ülkede iş adamı hüviyeti taşıyan Nazi casuslarının izlediği yöntem basitti. Bir çanta dolusu Sterlin’i bankaya getirip şüphelerini dile getiriyorlardı: ‘Kontrol etmeniz mümkün mü? Banknotlarımın sahte olmasından korkuyorum!’ Denetimden geçip ‘sağlam!’ raporu alan paralar hesaba yatırılıyor ve 3. kişilere kolayca/bedelsiz - banka tarafından! - aktarılabiliyordu.
Değişik ülkelerden, farklı yollardan da kalp Sterlin’ler İngiltere’ye girdi. Halkın günlük harcamalarında yer almaya/bulmaya başladı.
Tarih kaynaklarına göre, Berlin’de basılan banknotlar güvenli ve dikkat çekmeyen merkezde depolandı/toplandı. Alman İstihbaratı’nın sonradan konuya muttali az sayıdaki kurmayı, İtalyan Alpleri’nin zirvesine inşa edilmiş, Schloss Labers Şatosu’nu üs yaptı. Başkentten 1.300 kilometre uzaktaki tarihi bina sahte paralar/evrak için mükemmel karargâhtı. Buradan istenilen miktarda banknot piyasaya sürüldü. Tüccar kılığındaki ajanlar aracılığıyla ihtiyaç duyulan her türlü malzeme temin edildi. Sahte para ile satın alınan mallar, gerçek kâğıt banknotlar karşılığında satıldı. Çok kârlı değiş tokuş gerçekleştirildi. Frederich Schwendt isimli Nazi parti üyesi teşkilatın en bilinen/mimli yöneticisiydi.
- Hitler, Gizli Müttefiki Franco’nun Desteğini Gördü… -
Nazi Partisi’ne aza bazı Alman aristokratları da sahte paraların inandırıcılığının sınanmasına destek verdi. Alman harp sanayine ihtiyaç duyulan hammaddelerin tedarikinde ön ayak oldular. Özellikle İspanya’da aradıkları/ihtiyaç duydukları ortamı yakaladılar. Ülke iç savaştan yeni çıkmıştı. 2. Büyük Savaş’ta da tarafsız kalmayı yeğledi. İdare, Hitler’in doğal müttefiki sayılabilecek General Franco’nun elindeydi. Franco, bağlaşığını el altından destekledi. Dış ticaretinde Nazi kaynaklı paraları kullan(dır)dı. Almanya’ya ham madde, ticaret yaptığı ülkelere kalp para aktardı/akıttı. Nakit sadece İngiltere piyasasına girmekle kalmadı, daha geniş coğrafyada dolaşım şansı da yakaladı.
İsviçre, Portekiz, İspanya ve Türkiye, miktarı belirlenemeyen sahte paranın deverana sokulduğu ülkeler arasındaydı. İspatlanamayan fakat doğruluğuna inanılan başka iddia da: Sahte Fransız Frankı basımının da denemesiydi. Sonuç hep müphem kaldı, netleştirilemedi.
Borsa işlemleri, şirket hisse senetleri, altın ve kıymetli metal alımlarında da kalpazanların bastığı paralar dolgun miktarlarda piyasaya girdi.
İngiltere Merkez Bankası tam 50 yıl sonra - 2003’de! - gerçeği açıklama cesareti göster(ebil)di. ‘Almanların bastığı sahte paralar savaş anında ve sonrasında Pound’un istikrarını ciddi şekilde tehdit etmişti.’ Ama kibirli İngiliz yönetimi ve bürokrasisi hakikati kabullenmeye yanaşmamıştı.
Almanya hesabına çalışan casusların ödemeleri de aynı kâğıt paralarla yapıldı. Önemli sırları patronlarına ulaştıran ‘gizemli dünyanın emekçileri’ avuçlarını yaladı ve aldatıldıklarını çok geç anladı. Ankara’da İngiltere Büyükelçiliği’nin kasasındaki 2. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirebilecek çok gizli bilgilerin karşılığı da kalp banknotlarla kapatıldı. Türk orijinli Elyesa Bazna Cicero, canı pahasına ulaştığı malumat ve belgeler için aldatıldığını anladığında iş işten geçmişti. Hayatının olgunluk dönemini ‘bir eli yağda bir eli balda’ geçirmek isteyen ünlü çaşıt meteliğe kurşun atar vaziyete düştü. ‘I was Cicero’ adlı hatıratında, hizmetine karşılık Alman Büyükelçiliği’nden ödenen 300 bin Sterlin tutarındaki meblağın sahte olduğu savaştan sonra öğrenebildiğini yazacaktı. Hatta kalp banknot bulundurma/kullanma suçlarından yargılandığını ve hapis yattığını da açıklayacaktı.
- Nazi Ajanlarının Ücretleri de Sahte Banknotlarla Ödendi… -
Eylül 1943’de, İtalyan Faşist diktatör Benito Mussolini’nin tutuklu/gözetim altında tutulduğu yerin belirlenmesine yardım eden bilgilere ulaşan ajan(lar) ağı için yapılan ödemelerde de kalpazanların bastığı paralar kullanıldı. Adolf Hitler’in özel talimatı, Binbaşı Harald Mors’un planlayıp bizzat uygulandığı harekâtta - Gran Sasso Baskını! - Mussoli’ni kurtarıldı ve Hitler’in Rastenburg yakınlarındaki karargâhına güvenle ulaştırıldı.
İngiltere iç piyasasındaki para miktarının artması, enflasyonu ve fiyatları yükseltti. Asker cephede, sade vatandaş kıt kanaat geçindiği - geçinmeye çalıştığı! - evinde fahiş tutarlarla muharebedeydi.
Bernhard Operasyonu’nda elde edilen sahte kimlikler, pasaportlar, vizeler ve diplomalar da neredeyse kusursuzdu. Yine bir başka iddiaya göre, İngilizlerin mektuplarının üzerine yapıştırdığı pullarda da aynı başarı sağlandı. Fakat sınırlı kaldı. İngilizler de benzer uygulamayı devreye sokmuştu. Alman posta pullarının üzerine SS Komutanı Heinrich Himmler’in resmini basmış ve dolaşıma dâhil etmişti.
Himmler de karşı harekât başlattı. Hitler’in desteğini alıp, üzerinde İngiliz Kraliyet Ailesi bireylerinin, Sovyet Lideri Joseph Stalin’in resimlerinin bulunduğu milyonlarca sahte pul bastırdı. Ürün tabında filigranlı - suyolu desenli! - özel üretilmiş tabaka kâğıt(lar) kullanıldı.
Ameliyeye de ‘Watergolf Operation’ - Suyolu Harekâtı! - denildi.
- ABD Doları Basımına Geçilecekti Fakat… -
Nazi yönetimi, özellikle de Hitler ve Himmler sonuçlardan memnundu. Kendi parasal kaynaklarını kullanmadan büyük işler başarmış sayılırlardı. Burunlarının dibindeki ezeli rakibin/düşmanın ekonomisi patinaj yapıyordu. Enflasyon aşırı artmış, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları zıplamıştı. Ekonomisinin hasar aldığı muhakkaktı.
Hedef büyütüldü. ABD savaşta yeni cepheler açmış, ağırlığını hissettirmişti. Amerikan Doları basımına yönelmeli, görünmeyen el taze hasıma yumruk atmalıydı. Himmler, Eylül 1944’de yeni talimatını iletti. Dolar üretimine hız verilecekti. 18. ve 19. koğuşlarda ‘barındırılan’/‘misafir edilen’ sanatçı kalpazanlara kadro takviyesi yapıldı. Salomon Smolianoff ekibe dâhil edildi. Smolianoff, Ukrayna doğumlu Yahudi’ydi. Devrimden sonra resim eğitimi almıştı. Ailesi yeni rejime muhalifti. Göçtükleri Almanya’da yeni hayatına başladı ve tanıştığı kalpazandan mesleğin inceliklerini/püf noktalarını öğrendi. Hemen uygulamaya koyuldu fakat polisin dikkatinden de kaçamadı. 1939’da, demir parmakların arkasından dünyayı öğrenmeye çalıştı. SS mensuplarına resim ve portreler yaptı. Hayatını kolaylaştırdı, çevresindeki sempati halesini çoğalttı. Sachsenhausen Toplama Kampı’na getirildiğinde şöhretinin doruğundaydı. Sahte belge yapımında da çizgi üstü ustaydı. Bazı polis kaynaklarına göre, Almanya’dan kaçmak isteyen Yahudi asıllı kişilere - mütevazı ücretler karşılığında! - sahte pasaport ve çıkış vizesi sağlıyordu!
Yeni bir usta/sanatçı kalpazanın gelişi, ekibin uyumunu bozdu. Adolf Burger ve yandaşı Abraham Jacobson, Salomon Smolianoff’u rakip gördüler. Beraber çalışmayı, ortak mesaiyi reddettiler. Smolianoff’un doğal yeteneğinden ve şöhretinden rahatsızlık duydular. Profesyonel ve iddialı mesaisini görünce kıskandılar. Oysa yeni usta kalpazan, Amerikan Doları basımında belli deneyime ulaşmıştı ve başarı ufukta belirmişti. Ama yine de Burger ve Jacobson takoz koydu. Yeni paranın basım tekniğinde belirlenemeyen ya da gözden kaçan bir püf noktası kalmıştı. Baskı levhasının ışıkta kalma süresi tutturulamıyordu. Kalıptaki görüntülerde istenilen kalite de elde edilemiyordu. Muhalif ikili görüş beyan etmiyor, dışarıdan seyretmekle yetiniyorlardı.
- Salomon Smolianoff, Amerikan Doları’nın Sırlarını Çözdü… -
Kamp sorumlusu Bernhard Krüger, ekipteki uyumsuzluğu ve Smolianoff’a yapılan muhalefeti anlamakta gecikmedi. Gerekli tedbirleri hemen aldı, yıldız kalpazana tüm desteğini gösterdi, çalışmalarına yardım edilmesini emretti. Smolianoff, 261’inci denemesinde istediği sonuca ulaşabildi. Üzerindeki ağır psikolojik baskı anında kaybolup gitti. Zira Himmler - ve Nazi yöneticileri! - son derece sabırsızdı. ABD Doları basımına başlanması ve günde 1 milyon tutarında banknot üretilmesi talimatı iletilmişti.
12 Şubat 1945’de ilk ABD dolarlarının istihsaline başlandı. Fakat müttefikler hızla ilerliyor ve her gün Alman askerlerinin cepheden yenilgi haberleri geliyordu. Barakaların kapılarında 24 saat nöbet tutan seçkin SS güçlerinin dahi morali bozuktu. Yüzlerini çevreleyen derin endişe kolayca görülüyordu. Kalpazanlar da aynı çöküntüden paylarına düşeni aldı. Çalışma azimleri ve tempoları kayboldu. Hepsini ölüm korkusu sardı. İstenilen miktarda para basamazlarsa ya da çalışma hızını düşürürlerse cezalandırılabilirlerdi. Öte yandan düşman kuvvetlerine yakalanırlarsa, meramlarını anlatamazlar yine suçlanır ve kendilerini idam mangasının önünde bulabilirlerdi. Tam bir çıkmaz/paradoks içindeydiler.
Ama yine de pasif direnişe geçtiler. Amerikan Doları’nın basımında beklenilen/planlanan süreç gerçekleş(tirile)medi.
Ebensse Toplama Kampı’nın boşaltılması ve kadronun dağıtılması gündeme geldi. Önce hep birlikte çekilme düşünüldü fakat teçhizatın toplanıp saklanması ya da Berlin’e intikali zor görüldü. Programın öğrenilmesi de çok ciddi tehlikeydi. Pratik, hızlı ve kesin tedbirler alınmalıydı.
Bir kamp sakininin ifadesine göre kalpazan ekibi, ‘Ebensse Toplama Kampı’na infaz için getirilmişti!’
Baskı malzemeleri görevlilerin nezaretinde gömüldü. Ekiptekilerin öldürülmesi düşünüldü. Hatta silahlı mangaların kontrolünde 3 kamyon bile hazırlandı. Ama düşman kuvvetlerinin yaklaşması, kamp yetkililerinin can derdine düşmesi üzerine beklenmedik/sürpriz gelişme yaşandı. 5 Mayıs 1945’de, bütün kadro serbest bırakıldı, başlarının çaresine bakmaları istendi.
Büyük çoğunluğu Kızıl Haç’a sığındı. Fakat kimlikleri ve yaptıkları çok gizli işler hakkında bilgi vermediler.
- Kalpazanların Öyküsünü Anlatan Film Oscar Ödülü Kazandı… -
Kalpazanlara yıllarca önderlik eden Binbaşı Krüger, 1947’de İngiliz askerleri tarafından yakalanıp gözaltına alındı. Şansı yaver gitti, bir yıl sonra serbest bırakıldı. Soruşturmaların ardından bir selüloz firmasının üretim sorumluluğuna getirildi. Ölünceye kadar da görevini sürdürdü. Bir gazetecinin belirlemesine göre Krüger’i işe alan şirket, ‘Bernhard Operasyonu’nda kullanılan özel üretim kâğıtları temin edendi.
Müttefik kuvvetlerin istihbarat elemanları sahte paraların peşini bırakmadı. Yıllarca ulaşılan her bilgi titizlikle değerlendirildi. Sonunda, 1959’da, Toplitzsee Gölü’ne atılmış, son derece sağlam metal kasalara ulaşıldı. İçinden milyonlarca sahte Sterlin ve Alman Ordusu’na ait mahrem bilgiler içeren evrak çıktı.
Amerika’da faaliyet gösteren CBS Televizyonu, - 2000 yılında! - Toplitzsee Gölü’nü mercek altına aldı. Çok deneyimli bir dalgıç ekibi ile anlaştı. Projenin danışmanlığına da Adolf Burger getirildi. - Burger, savaştan sonra Prag’a geri döndü. Ölümüne kadar şoförlük yaparak hayatını kazanmaya çalıştı! - Balıkadamlar gölün 65 metre altına bırakılmış bazı metal sandıklar buldu. Kutular açıldığında içindeki banknotlar gün yüzüne çıktı. Basıldıkları anki gibi temiz ve düzenliydiler.
Solomon Sorowitsch, kamptan kurtulduktan sonra kısa süre gözaltında tutuldu. ‘Sonra Avrupa’nın değişik ülkelerinden İsrail’e göç etmek isteyen soydaşlarına yardımcı oldu! Düzenlediği sahte evraklarla hayatını kazandı.’ Foyası meydana çıkınca, ‘Interpol’ün Uluslar Arası Aranıyor’ listelerine alındı. Uruguay’a göçmek zorunda kaldı. Son yıllarında Brezilya’daydı. Turist portreleri çizerek hayatını kazanmaya çalıştı.
‘Bernhard Operasyonu’, 2007’de, - Almanya ve Avusturya ortak yapımıyla! - ‘Die Fälscher’ - ‘Kalpazanlar’! - adı ile sinemaya aktarıldı. Olaylar, Solomon Sorowitsch'in gözünden ustalıkla anlatıldı. 2008’de de, ‘Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı kazandı.
Ali Hikmet İnce