10’uncu Osmanlı Hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, 1 Mayıs 1565’te, Avusturya’ya karşı 13’ün seferine çıktı. Hastalığı ciddi düzeydeydi; doktorları sefer için izin vermemişti. Hükümdarlığının 46’ncı yılındaydı. Viyana’yı zapt etmeyi düşünüyordu. Osmanlı’nın ‘Kızıl Elması Viyana’ydı. Osmanlı Ordusu, aynı yılın Ağustos ayının ortasında, Zigetvar Kalesi önünde göründü. Kale hemen kuşatıldı; çok yoğun saldırı başlatıldı. Hükümdar, 7 Eylül 1565’de ruhunu teslim etti; ölmeden evvel Zigetvar’ın düşmesini beklemişti. Hiç uyumamış; şiddetli ağrılarına rağmen, dakika dakika ordunun durumunu sorgulamıştı. Ölümünden bir gün sonra, 8 Eylül’de Zigetvar feth olundu.
- Sultan Süleyman’ın Cesedini Misk Ve Amberle Yıkandı… -
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, hükümdarın ölümünü sakladı. Ordunun ve yöneticilerin haberi duyması, bozguna yol açabilirdi. Padişahın özel doktorları ve tahnitçiler, Sultan Süleyman’ın cesedini misk ve amberle yıkadı. Karın boşluğu açılıp, iç organları çıkarıldı; altın bir leğene yerleştirildi. Mumyalanan cesedi, altın kaplama maun tabuta yerleştirip, yatağının altındaki boşluğa konuldu. Ceset tabuta alınmadan, hekimler, ağalar ve 12 yakın koruma askerinin oluşturduğu cemaatle cenaze namazı eda edildi. Padişahın altın leğen içindeki iç organları ve kalbi, yakınlardaki tepeye törenle defnedildi. Tanınmış bir Osmanlı Tarihçisinin yazdığına göre Sokullu Mehmet Paşa; ölüm haberinin yayılmasını engellemek için çok sert tedbirler almıştı: Cenazenin defin törenine katılanların hepsini boğdurttu. Kütahya’da valilik görevinde bulunan Şehzade Selim’e haber yollattı.
- Osmanlı Ordusu’nun Zigetvar’daki Zayiatı… -
Zigetvar Kalesi Komutanı Miklos Zrinyi çok başarılı ve uzun sayılabilecek savunma yapmıştı. Askeri kayıtlara göre; 100 bin kişilik Osmanlı Ordusu, 20 bin en iyi askerini yitirmişti. Zrinyi de kendisini bekleyen korkunç sondan kurtulamadı; son saldırıda, 2300 kahraman adamıyla beraber yanarak can verdi.
Sokullu; Kanuni’nin ölüm haberinin duyulmasını önlemek için dâhiyane sayılacak tedbirler geliştirdi. Osmanlı’nın son seferdeki hedefi: Viyana’nın fethedilmesiydi. Ordu, Zigetvar’da beklenenden çok ağır zayiat verince; hedef de revize edildi. Askerlerin bir kısmı, kalenin onarımında görevlendirildi. Kalan çoğunluk ise; çevredeki küçük kalelerin/yerleşim merkezlerinin fethine memur kılındı.
- Sokullu’nun Büyük Dirayeti… -
Ordu; Ekim sonuna doğru Belgrad’a geri döndü. Şehzade Selim, 2’nci Selim unvanı ile padişah ilân edildi. Sokullu büyük dirayet göstermiş; Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünü ordu ve sefere katılan diğer vezirlerden 40 gün boyunca gizleyebilmeyi başarmıştı.
Kanuni’nin oğlu, 2’nci Selim, babasının iç organlarının gömüldüğü tepeye, 1573-1577 yılları arasında görkemli bir türbe yaptırdı. Ama türbenin mukadderatı, biraz da Osmanlı’nın çöküşüne benzedi. Osmanlı Devleti, tam bir asır sonra, 1689’da bölgeden çekilmek zorunda kaldı. 1693’de yöreyi ele geçiren Avusturyalılar, türbeyi temellerine kadar yıktılar. Tepeye de Turpek adını verdiler. Türbenin yerine, Szüz Maria Kilisesi'ni inşa ettiler.
- Szüz Maria Kilisesi'nin Papazı’nın Mesajı… -
Kader, bizi bir kere daha bir araya getirdi: Avusturya-Macaristan ile müttefik kıldı. Birinci Dünya Savaşı’nda bütün cephelerde yan yana dövüşecektik. Szüz Maria Kilisesi'nin Papazı, Osmanlı’ya ‘Kanuni'nin türbesi buradaydı,’ diye dostluk mesajı gönderdi. Kilise cemaati bir de levha hazırlatmıştı. Üzerinde, ‘Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri'nin kalbi ve iç organları burada gömülmüştür; hatırasına bir anıt dikilmiştir. Allah rahmet eylesin,’ ifadesi yazılıydı.
Aslında yüreğimize burkan ifadeler, topraklarımız dışında bıraktığımız bir hükümdara ait temellerine kadar yıktırılmış türbenin üzerine kilise inşa edildiğinin resmi ifşasıydı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Ali Hikmet İnce