‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

- Konya’dan 30 Bin Silahlı Adam Çıkaran Asi Lideri… -

Murat Paşa, Temmuz 1607’de, harekâta girişti. Geçtiği her bölge kan koktu. Cesetler yığıldı, kuyular ağzına kadar doldu. Adapazarı’nı üs edinen ‘Parmaksız’ adlı Celalî ve etrafındakileri tepeledi. Bursa ve civarını tehdit eden ‘Kalenderoğlu’na karşı şiddet kullanmadı. Elçi gönderdi. Ankara Sancakbeyliği’ne getirdiğini, suçlarını da bağışlandığını bildirdi. Geçtiği bölgelerde devlet hâkimiyetini sağladı. ‘Saraçzâde Ahmet’i tanıyıp yaptıklarını duyunca inanamadı. Saraçzâde, Konya’da ‘halk kahramanı’ydı. Toplumu ezen vali vekilinin defterini dürmüş, ahalinin güvenini/sevgisini kazanmıştı! Murat Paşa, şehre gelince Saraçzâde’nin yakalanıp infaz edilmesini emretti. Eşraf araya girdi, bin bir rica ile kararı erteletti. Kuyucu, tedbirli adamdı. İnsan sarrafıydı. Şehir ileri gelenlerinin de hazır bulunduğu toplantıya Ahmet’i davet etti. Sorularını sıraladı: ‘Buradan Canbolatoğlu’nun üzerine gideceğim. Bana kaç asker verebileceksin?’ 

Muhatabı düşünmeden cevapladı: ‘30 bin silahlı adam hazır edebilirim!’ Paşa, hemen cellâtları çağırdı: ‘Alın bu adamı! Gereğini de yapın!’ Sonra topluluğa döndü: ‘Kısa sürede 30 bin neferi bir araya getirebilen kişiye Konya’yı teslim edemem! Ya bir de beni arkadan vurmaya kalkışırsa?’ ‘Çok geçmeden, Saraçzâde’nin kellesinin kesilip kuyuya atıldığı,’ haberi geldi.

- Canbolatoğlu, Sultan’a Sığınıp Af Dilendi… - 

Kuyucu Murat Paşa, Konya’yı sağlama aldı. Yeniden yola düzüldü. Adana civarında Canbolatoğlu ile ittifak eden Cemşit’i ve diğer asi liderlerini ortadan kaldırdı. ‘Asıl hedef noktası Canbolatoğlu’nun Bakras Boğazı’nda konumlandığı, bütün kuvvetlerini savaşa süreceği,’ istihbaratını aldı. Kuyucu ile Canbolatoğlu, Oruç Ovası’nda karşılaştı. Asi liderin kuvvetlerinin toplamı 40 bin kişiydi. Eğitimli, teçhizatlı piyade ve süvari kuvvetlerinden oluşurdu. 2 tarafın kapışması akşama kadar sürdü. - Her 2 ordudan da on binlerce asker canını yitirdi. Aynı sayıya yakını da yaralandı veya sakat kaldı! - Sonuçta Kuyucu Murat Paşa galibiyete ulaştı. 

Ardından Osmanlı Ordusu, yürüyüşünü sürdürdü, Halep’i ele geçirdi. Canbolatoğlu yakalanamadı. - Sonradan asi liderin İstanbul’a gidip Sultan Birinci Ahmet’e sığındığı, canının bağışlanmasını talep ettiği, öğrenildi. Affedildi ve Temeşvar Beyliği’ne getirildi. Burada da rahat durmadı. Yöre halkına zulmetti. Belgrad’a geçmek zorunda kaldı. Kuyucu’nun damadı Kadı Ali Paşa, Belgrad Muhafızı’ydı! Kayınpederinin emrini uygulattı: ‘Canbolatoğlu, boğularak öldürüldü!’ -Kuyucu Paşa, Bağdat’ta, hükümdarlığını ilan eden ‘Tavil Ahmet’i de hedefine koydu. 1607’de, Cağalzade Mahmut Paşa komutasındaki orduyu üzerine gönderdi. Bağdat, yeniden Osmanlı’nın idaresine girdi. Asi lider yakalandı ve kafası kesildi. Tavil Ahmet’in kardeşi Meymun, emrindeki birliklerle Orta Anadolu’yu kendine çatışma alanı seçti. Kırşehir ve civarını yağmaladı. Tokat yöresine doğru ilerlerken, Kuyucu’ya bağlı kuvvetlerle karşılaştı ve bozguna uğradı. Askerlerinden kaçabilenler, İran’a sığındı.

- Asi Lider Kalenderoğlu Ankara’ya Sokulmadı… -

Kuyucu, kafasındaki planı adım adım uyguladı. Güneydoğu bölgesine inerken, Maraş Beylerbeyi Zülfikar Paşa’ya ulak gönderdi. Kuvvetleriyle kendisine katılmasını emretti. - Zülfikar Paşa, tövbe etmiş bir Celalî idi. Osmanlı’ya sığınıp bağışlanma dileyince, taraftarlarıyla beraber aff-ı şahaneye mazhar olmuştu. Ödüllendirilmiş, Maraş Beylerbeyliği’ne getirilmişti! - Paşa, talimata uydu. İyice güçlenen ordu, Lübnanlı Dürzî lideri Ma‘noğlu Fahreddin’in üzerine yürüdü. İskenderun yakınlarındaki Belen Boğazı geçildi. İsyancılarla karşılaşıldı. Kanlı savaş, 23 Ekim 1607’de başladı. Bir gün bir gece sürdü. Yenilgi kesinleşince, Ma‘noğlu Fahreddin ve askerleri meydandan çekildi. 

Kuyucu Murat Paşa tarafından Ankara’ya beylerbeyi tayin edilen Kalenderoğlu ve yanındakiler, şehre alınmadı. Kent halkı, sabıkası kabarık Celalî’nin kendilerini yönetmesine rıza göstermedi. Asi lider, ili muhasara etti. Giriş çıkışı engelledi. Teslim olmaya zorladı. Ancak emeline ulaşamadı. Osmanlı kuvvetleri gelince çekildi. Bursa ve çevresinde talana kalkıştı. Kuyucu’nun kuvvetleriyle giriştiği kapışmayı kaybetti. Yandaşlarıyla beraber İran’a kaçmak/sığınmak zorunda kaldı.

- Kuyucu, İstanbul’da Görkemli Törenlerle Karşılaştı… -

Paşa, ilerlemiş yaşına karşın, aşırı inadı ve direnciyle Anadolu’daki muhalefeti sindirdi. Ama İstanbul’daki rakipleri durumdan memnun değildi. Dersaadet’ten uzak durması yararlarınaydı. Sultan Birinci Ahmet’i ikna edip yerinde kalmasını sağladılar. ‘Kışı Diyarbakır’da geçirip, baharda da İran üzerine yürümesi,’ emrini de çıkarttılar. Ancak Kuyucu da, Sultan’a ulaştı. Yorgunluğunu ve hastalığını ileri sürdü. Dönüş izni verilmesini talep etti. - Bu süreçte, Diyarbakır Beylerbeyi Nasuh Paşa, Kuyucu’nun huzuruna çıkıp affını istedi. Paşa, Nasuh Paşa’yı geri çevirmedi. Yemin ettirip ölünceye kadar devlete ve kendisine bağlı kalma sözü aldı. Canını bağışladı! - Ağır kış şartlarına aldırış etmeden yola düzüldü. 18 Aralık 1608’de, mahiyeti ve esir Celalî şefleri ile İstanbul’a girdi. ‘Sultan Birinci Ahmet, sözünden çıkmayan, Anadolu’daki muhalefeti yok eden/ezen yaşlı Paşa’nın şanına uygun şekilde karşılanmasını emretti. Dersaadet’in tarihinde ender görülen merasimler düzenlendi. Kuyucu Murat Paşa duygulandı!’ 

1609 baharında, Sultan Ahmed-i Evvel, ‘İran’a sefere çıkılması, Anadolu’da ilerlenirken de geride kalan irili ufaklı Celalî topluluklarının da ortadan kaldırılması,’ emrini verdi. Kuyucu Murat Paşa da benzer fikirdeydi. Müverrihlerin iddiasına göre, kışı geçirirken plan(lar)ını yapmıştı. 

Sadrazam Kuyucu Murat Paşa, Haziran 1609’da, Üsküdar’a geçti. Ordunun hazırlıklarına nezaret etti. Bir yandan da affettiği eski Celalî şeflerinin gelişini bekledi. - Şahıslarına özel sürpriz(ler) mi yapacaktı?! - Aydın yöresinde isyan eden Yusuf Paşa çağrıya olumlu yanıt verdi ve orduya katıldı. İçel Beylerbeyliği’ne getirdiği ‘Muslu Çavuş’un üzerine Zülfikar Paşa’yı gönderdi. Paşa, çok geçmeden beklenen haberi yolladı: Muslu Çavuş ve ekibi tasfiye edilmişti! Bunun üzerine yüzü gülümsedi: Yusuf Paşa’nın da infazını emretti!

- Kuyucu, Düşmanı Önce Yükseltir Sonra da Çamura Saplardı… - 

Tarihçilerin ortak yargısı: Kuyucu Murat Paşa’nın ‘muhalif kişi ve kitlelere karşı aldatma manevralarını başarıyla yaptığı/yönettiği,’ yolundaydı. Paşa, ulaşamadığı/yakalayamadığı elebaşılara merhamet elini uzatır, affettiğini bildirirdi. Yüksek rütbelerle gözlerini kamaştırır, yanına çekerdi. Sonra hiç beklemedikleri anda boğazlarını sık(tır)ıverirdi. 

Haziran 1609’da, İran’a sefer açılmadı fakat kazılan kuyular, Celalî şeflerinin ve bağlılarının kopuk kafaları ve cansız vücutları ile dolduruldu. Harekâtın adı: ‘Üsküdar Operasyonu’ diye anıldı!

Kuyucu Murat Paşa, Haziran 1610’da, İran’a, Şah Abbas üzerine harekete geçti. Paşa, Erzurum, Çaldıran ve Hoy üzerinden Tebriz’e ulaştı. Şah da aynı bölgedeydi. Acıçay bölgesinde karşı karşıya geldiler. Ama aniden bastıran sert kış şartlarından ötürü savaşıl(a)madı. Kuyucu, kifayetsiz mühimmat ve yiyecekten ötürü geri çekildi. Diyarbakır’a dönüp soğuk mevsimi geçirmeye karar verdi. Bir yandan da Şah ile mektuplaşmayı sürdürdü. 1611’de, sefere devam edecekti. Hazırlıkları ikmal ederken, 5 Ağustos 1611’de, aniden hastalandı ve vefat etti. 90 yaşını aşkındı, fakat sağlığı yerindeydi. Bir şayiaya göre Kuyucu Murat Paşa, yörede ziyafete davet edildi. Yemekli toplantıda zehirlendiği ileri sürüldü. Fail olarak da, - yemekli çağrının sahibi! - en büyük rakiplerinden, canını bağışladığı, Diyarbakır Valisi Nasuh Paşa gösterildi!

- Nasuh Paşa Çok Zengindi, Rüşvet Almayı Severdi… -

Nasuh Paşa, Sultan Birinci Ahmet’e bir mektup yazmıştı. Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’nın azletmesini, yerine kendisinin geçirmesini talep etmişti. ‘Dileği gerçekleşirse, şahsi servetinden hazineye 40 bin altın lira verecekti. İran seferine çıkacak ordunun bütün masraflarını da karşılayacaktı!’ - Nasuh Paşa, emeline ulaşmak için Kuyucu’nun ölümünü bekleyecekti! - 

Nasuh Paşa, İstanbul’dan gönderilen sadaret mührüne 22 Ağustos 1611’de kavuştu. İran ile hemen barış anlaşması imzaladı. Şah Abbas, Osmanlı’ya her yıl 200 deve yükü ipek verecekti. - Bazı muhalif müverrihler, Paşa’nın imza öncesinde 250 deve yükü ipeği rüşvet aldığını da yazacaktı! - Şubat 1612’de, Sultan Birinci Ahmet, yeni sadrazamını başarısından ötürü ödüllendirdi. Küçük kızı Ayşe Sultan’ı Paşa ile evlendirdi. ‘Gelin 4, damat - tahminen! - 60 yaşındaydı!’ Düğün, formaliteden ibaretti! - 

Nasuh Paşa, Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’nın Diyarbakır’da geçici mezara defnini sağladı. Ordugâhındaki bütün mallarına ve 6,5 milyon akçe tutarındaki nakit varlığına - devlet adına! - el koydu! Paşa’nın en yakın adamları: Kapıcıbaşı Sarı Hüseyin Ağa ile Kethüdâ Ömer Ağa boğazlanmaları emrini verdi.

- Kuyucu Murat Paşa İki Kez Gömüldü… -

Kuyucu Murat Paşa’nın naaşı daha sonra İstanbul’a getirildi. Vezneciler’de - Mimarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırdığı! - adını taşıyan külliyedeki türbesine defnedildi. Eser; medrese, türbe, sıbyan mektebi, sebil ve dükkânlardan oluşurdu! Kuyucu Murat Paşa’nın ‘devlet töreni ile defni’, Anadolu’da tepki ile karşılandı. Katledilen, cesetleri kuyulara doldurulan on binlerce Türk insanının aileleri, akrabaları, hemşerileri ‘Paşa’ya gösterilen saygı ve sevgiyi’ kabullen(e)medi!İstanbullular da, sonraki yöneticiler de, Kuyucu Murat Paşa’nın adını unut(tur)mayı tercih etti. Külliyesi ilgisizliğe terk edildi. Son yıllara kadar da anıt kabri kaderine bırakıldı! Bakımı yapılmadı, harabeye döndü. Bazı çevrelerce, ‘‘Katliam Müzesi’ haline getirilmesi bile önerildi!’ 

‘Ancak 2011’de, dönemin yetkilileri anıt mezarı restore ettirip temizletti!’ Bazı tarihçiler, Kuyucu Murat Paşa’nın öldürttüğü insanların kafalarından piramitler yaptırdığını kayda geçirdi. Savaş alanlarından her yana yayılan ‘ürkünç’ söylenceler, geniş halk kitleleri arasında korku yarattı. Acımasız, kan dökmekten hoşlanan yapısı herkes tarafından bilindi. İnsanın yaşına, cinsiyetine, savunmasına bakmazdı. ‘Celalî’ damgasını yiyen(ler)i hemen infaz ettirirdi. Naima Tarihi’nde nakledilen bir olay, tavrını yansıtırdı: ‘Suçlu diye yakalananlar arasında küçük erkek çocuk da vardı. Boynunun vurulmasını emretti. Ne cellât(lar) ne de yeniçeri(ler), direktifi yerine getir(e)medi. Murat Paşa, kürkünü çıkardı. Çocuğu boğdu ve kuyuya attı!’

- Peçevi’ye Göre Muhyiddin-i Arabî, Kuyucu’nun Geleceğini Haber Vermiş… -

Peçevi, adını taşıyan tarihinde, ‘Kuyucu Murat Paşa’yı haklı gösterdi, yaptıklarını övdü!’ ‘Kanaatine göre, Osmanlı topraklarını eşkıyadan temizlemişti!’ Çok hayırlı işler yapmıştı. Hatta Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, 500 yıl önce yazdığı kitabında, Murat Paşa’yı ‘Kuyucu Koca’ diye methetmiş, geleceğini müjdelemişti! Cesareti, girişimi ile saltanatın/devletin namusunu korumak için çabalamıştı!Osmanlı üzerine çeşitli kitapları çıkan, İstanbul doğumlu, ABD’li sosyolog Prof. Karen Berkey, Murat Paşa’nın Anadolu’da kullandığı yöntemleri, - 17. asır için! - ‘standart uygulamalar’ şeklinde değerlendirdi. Avrupa kıtasındaki pek çok hükümdarlıkta da, isyan eden, halka eziyet eden asi(ler) asılır veya kafaları kesilirdi. Cesetleri de, - ibret alınması için! - halka açık mekânlarda sergilenirdi.Kimi kaynaklarda belirtildiğine göre Kuyucu Murat Paşa, Nakşibendî tarikatı mensubuydu. Hac vazifesini yerine getirmişti. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın almıştı! Giriştiği bütün savaşlarda Velîd’in silahını kullanmıştı. 

- Kuyucu Murat Paşa’nın Adı Antalya’nın Muratpaşa İlçesine Verildi… - 

Tarihçi William J. Griswold, ‘Anadolu’da Büyük İsyan 1591-1611’ adlı eserinde, önemli tespitte bulundu. Griswold’un kanaatine göre, ‘Ahmediye’ ya da ‘Sultan Ahmet Camii’, Celalî hareketinin bastırılmasını/ortadan kaldırılmasını simgelemek için inşa edildi! Sadrazam Kuyucu Murat Paşa, mabedin temel atma törenine katılan sayılı davetliler arasındaydı! Toprağa ilk kazmayı vurup, toplu duaya iştirak edenlerdendi!

Kuyucu Murat Paşa, Antalya’nın Muratpaşa ilçesine ismini verdi. Kasabada ‘Muratpaşa Camii’ diye bilinen ibadethanenin de banisiydi.

Cumhuriyet döneminin önemli Osmanlı tarihçilerinden İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kuyucu Murat Paşa’yı ‘devletine pek sadık’tı diye değerlendirdi. ‘Sultan Birinci Ahmet, kendisine ‘Babacığım!’ diye hitap ederdi. Paşa, azimliydi, yeterince tecrübeliydi, icraatında da amansız ve şiddetliydi. Harekete geçmek için uygun zamanı kollardı. Çoğunlukla da başarırdı!’

Saray tarihçisi Naima, Paşa’nın manevi dünyasının üzerinde durdu. Yazdıkları, övdüğü kişinin uygulamalarıyla tam tezattı: ‘Zat-ı muhterem, Nakşibendî Tarikatı’na bağlıydı. Her gün zikirle meşguldü. ‘‘Teheccüt’/‘gece namazı’nı aksatmazdı. ‘Nafile orucu’ tutardı. ‘Celalîlere karşı sefere çıkarken, kendisini ve orduyu yolcu etmeye gelen ahalinin önünde yere kapandı. Gözyaşları eşliğinde ellerini açtı. Allah’tan yardım ve muzafferiyet diledi!’

21 January 2023 07:47
1,042 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Asit Dolu Fıçıya Atılan Başbakan

Patrice Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin seçimle/halkın oyuyla işbaşına gelmiş ilk başbakanı idi. 4 ay görevde kalabildi. İcraatlarıyla değil de dramatik katlinin yarattığı sansasyonla/tepkiyle tanındı. CIA’nın örgütlediği onlarca kanlı darbenin talihsiz kurbanları arasındaydı.

Kadın Saçı Koklamayı Seven ABD Başkan Adayı

Joe Biden, uzun mesafe engelli koşusuna katılan tecrübeli atlete benzetildi. Önüne çıkan her mâniayı aştı, siyaset dünyasında adım adım yükseldi. ABD Başkanlık Seçimleri’ni kazanmasına şaşırmalıydı. İleri yaşına karşın, bir delikanlının dinamizmine ve yılmazlığına sahipti.

KGB’nin Ölüm Listesindeki Ünlü Aktör

Sovyetler Birliği’nin 2. Genel Sekreteri Joseph Stalin (1878-1953) sıkı bir western ve John Wayne hayranıydı.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Zânî!’ Maymunları İdam Ettiren Molla

Molla Abdülkerim Efendi, Sultan Murâd-ı Sâlis’in şehzadelik döneminde hocası, sonradan da saray imamı ve en güvendiği ‘akıldane’siydi. Padişah’a her dediğini yaptır(ır)dı. Rumeli Kazaskeri iken ününün/cesaretinin doruklarına tırmandı.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Devlet Gibi Otoriter Kadın

Neriman Köksal adı ile Yeşilçam’da ünlenen Hatice Küpçü; Çetin Karamanbey tarafından sinemamıza kazandırıldı.

Âfet-i Devrân Neriman

Neriman Köksal; özü sözü bir, hesapsız ve korkusuzdu. Kamera karşısında kendisini oynadı. Anlayışına göre hayat; bir sinema filmi ya da televizyon dizisiydi. Emeğinin/kazancının ekmeğini yedi; kimseyi sömürmedi.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Huzurevinde Sönen Yıldız

Altan Karındaş çok yönlü sanatçıydı. İlk Türk şov kadınıydı. İnsan, çocuk ve hayvan taklitlerini çok iyi yapardı. TSM’yi bilirdi, makamlara vakıftı. Makber’i kusursuz seslendirirdi. Sadece sanatçı yönüyle değil, güzelliğiyle de çekim merkeziydi.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Osmanlı’nın İçki Tüketimi

1904’de, Osmanlı’nın şarap ihracatı tamı tamına 340 milyon litreydi. Osmanlı; Avrupa’nın en önemli içki üreticileri arasındaydı.

Karısından Senetle Borç Alan Padişah

3. Mustafa, devletin itibarı/muzafferiyeti için bütün varlığını harcadı. Hanımından, kızından ve oğlundan ordular donatacak tutarda borç para alıp savaş masraflarını karşılamaya çalıştı. Karşılığında senet verdi. Borçlu öldü; imzaladığı tarihi bono, Topkapı Sarayı’nın arşivine girdi.

Çanakkale Şehidi Hemşire Erica

Alman asıllı gönüllü hemşire Erica; Kocaçimen Dağı eteklerinde Yalova mevkiindeki sahra hastanesinde Osmanlı askerlerine şifa dağıtırken; - 17 Aralık 1915 günü öğleden sonra! - İngiliz bombardımanında top mermisiyle parçalanarak şehit düştü.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Yeşilçam’ın Kara Bahtlısı

Yeşilçam’ın uygun gördüğü ad ve soyadı hayat hikâyesine tıpa tıp uydu. Yaşamı hazin olaylar manzumesiydi. Ailesini genç yaşta kaybetti. Öyküsünü bilenlerin rivayetine göre 3 defa ‘âşık oldu’! Her seferinde de kavuşamadı. İlk gençliğini dolduran sıcacık, huzur dolu yuvanın - ilerleyen yıllarında! - hep hasretini çekti. Yüksek sinema kabiliyeti, gelişmiş edebi zevki ve doğaçlama müzisyenliği yeterince değerlendirilemedi. Bu dünyadan ‘Samuel Agop Uluçyan’, hepimizin aşina olduğu ismi ile ‘Sami Hazinses’ de geçti!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Paşanın Güzel Karısına Göz Koyan’ Padişah

Çeyrek asırlık süreçte her gün ölüm korkusuyla yaşayan Şehzade İbrahim, tahta çıkınca hayattan kâm almaya girişti. Harem, - yakın çevresinin ve yağcılarının da yardımıyla! - güzel cariyelerle dolup taştı. Ama Padişah’ın gözü doymadı. Kendine methedilen evli hanımlara da el atmaya, gönül eğlendirmeye kalkıştı!

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

‘Paşanın Güzel Karısına Göz Koyan’ Padişah

Çeyrek asırlık süreçte her gün ölüm korkusuyla yaşayan Şehzade İbrahim, tahta çıkınca hayattan kâm almaya girişti. Harem, - yakın çevresinin ve yağcılarının da yardımıyla! - güzel cariyelerle dolup taştı. Ama Padişah’ın gözü doymadı. Kendine methedilen evli hanımlara da el atmaya, gönül eğlendirmeye kalkıştı!

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

İki Defa Gömülen Vezir-i Azam

Hekimoğlu Ali Paşa, Osmanlı coğrafyasının tamamına yakınını dolaştı/gördü. Yöneticilik yapmadığı bölge - nerede ise! - kalmadı. İmparatorluğun en yüksek makamına ‘sadrazamlığa/vezir-i azamlığa’ - tam 3 defa! - kadar yükseldi. Devleti kontrol eder duruma geldi. Daima halkın yanında durdu, sorunları çözmeye çalıştı. ‘Maaşından başkaca gelire sahip olmadı. Rüşvete, irtikâba, hediyeye bulaşmadı/tenezzül etmedi!’ Şahsi birikimini cami, külliye, çeşme, kütüphane gibi hayır işlerinde harcadı. ‘Ailesine de temiz ismini miras bıraktı!’

Geceleri Yalnız Yatamayan Cumhurbaşkanı

Endonezya’nın kurucu cumhurbaşkanı farklı bir adamdı: Diplomatik sıkıntı yaratan/yaratabilen bazı istekleri olurdu. Mesela geceleri tek başına yatamazdı; yanında mutlaka güzel bir hanım kalmalıydı.

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

‘İyi Yürekli’ Kötü Adam

Erzurum’dan kağnı ile yola çıkıldı. Konya’ya sonra da Yalova’ya ulaşıldı. İstanbul’a varıldığında çuvallardaki eşyaların çoğu taşınmaktan/aşınmaktan kullanılmaz haldeydi. Bir ahşap konakta 2 oda kiralandı. Anne hem çalışacak, hem oğluna bakacaktı. Taş Ailesi, ekmeğini taştan çıkaracaktı!

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

Diğer Türk Tarihi Yazıları

İki İngiliz Aşçıya Teslim Edilen Kudüs

401 yıl yönettiğimiz Kudüs’ü tek mermi atmadan, daha da kötüsü İngilizlerle göğüs göğüse çarpışmadan teslim etmiştik. Kim(ler)e mi? İngiliz Ordusu’nda görevli iki askerî aşçıya…

İstanbul’dan Ölüme Gönderilen 80 Bin Sokak Köpeği

İstanbul’un tarihinde 3 defa ciddi boyutlarda sokak köpeği katliamı yaşandı. 1910’daki ilk teşebbüste 80 bin köpek toplandı ve aç bırakılıp ölüme terk edildi. 1912’deki 2. girişimde 30 bin, 1980 sonrasındaki 3. itlafta da 83 bin hayvanın canına kıyıldı.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!