Asit Dolu Fıçıya Atılan Başbakan

Patrice Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin seçimle/halkın oyuyla işbaşına gelmiş ilk başbakanı idi. 4 ay görevde kalabildi. İcraatlarıyla değil de dramatik katlinin yarattığı sansasyonla/tepkiyle tanındı. CIA’nın örgütlediği onlarca kanlı darbenin talihsiz kurbanları arasındaydı.

Asit Dolu Fıçıya Atılan Başbakan

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı Patrice Lumumba, eşine gönderdiği son mektubunda, ‘Hiçbir barbarlık, hiçbir işkence beni merhamet dile(n)meye ikna etmedi/edemedi. Başım dik, inancım sarsılmaz. Ülkemin kaderine ve halkımızın geleceğine olan derin güvencimi hiç yitirmedim. İlkelerimin küçümsenmesini izleyerek yaşamak yerine ölmeyi yeğlerim!’ diye yazacaktı.

Lumumba’nın bedeninden geriye sadece diş(ler)i kaldı. 61 yıl sonra törenle ailesine iletildi. Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Egmont Sarayı’nda iade töreni düzenlendi. 

Lumumba’nın ailesi ve akrabaları, Belçika Kralı Philippe, Belçika Başbakanı Alexander De Croo, Kongo Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ve Kongo Başbakanı Jean-Michel Sama Lukonde törene iştirak etti. Ülke televizyonları canlı yayındaydı. Başbakan De Croo, Lumumba cinayetindeki sorumluluğu ‘kısmen’ üstlendi, ülkesi adına özür diledi. ‘Bir lider, siyasi inançları ve idealleri için öldürüldü. İnsani, liberal ve demokrat ilkelerimden ötürü vahşeti kabul edemem,’ dedi. ‘Croo, dönemin Belçika idarecilerinin, Lumumba’nın katline göz yumduğunu da ikrar etti!’ 

Lumumba’nın diş(ler)i, kutuya konulmuştu. Olayı soruşturan Savcı Frédéric Van Leeuw, emaneti, Lumumba’nın kızı Gazeteci Juliana Lumumba'ya teslim etti. Van Leeuw kısa konuşma yaptı. ‘Ortak tarihe katkıda bulunduğunu,’ savundu. Eyleminden büyük onur duyduğunu söyledi. Adaletin gerçekleşmesi için yasal girişimlerde bulunan Lumumba’nın aile fertlerini de tebrik etti.

- ‘Mezarsız Kahraman’ Mezarına Kavuştu… -

Patrice Lumumba’nın kızı Juliana Lumumba’nın konuşması duygu yüklüydü. Hakikatin ortaya çıkmasında gösterdiği gayret ve çabadan ötürü Belçika Kralı Philippe’ye teşekkür etti. Babasını, ‘mezarsız kahraman’ diye tanımladı. Gözyaşlarını tutamadı. ‘Baba!’ dedi. ‘Ailen, ülken, Afrika ve bütün dünya, ölümüne ağladı. Ama gerçeği öğrenmekte zorlandık. Nerede ve ne zaman son nefesini verdin? Bil(e)miyoruz! Katillerinin kimliğini öğrenemedik! Arıyoruz ve bir gün mutlaka bulacağız!’

Lumumba’nın diş(ler)ine DNA kontrolü yapılmadı. Aileden de istek gelmedi. Oğlu Roland Lumumba, demecinde konuya açıklık getirdi: ‘Babasından intikal eden tek varlığa zarar vermemek için talepte bulunulmadı!’

Lumumba’dan geride kalan tek uzuv, Kongo’da yetişen ağaçlardan özel olarak yapılmış tabuta konuldu. Aile üyelerinin omuzlarında, Brüksel’deki büyükelçilik konutuna götürüldü. Yüzlerce Kongo vatandaşının birlikte söylediği ulusal marşla karşılandı. 

- Kongo Çok Zengin Maden Yataklarına Sahipti… -

Batı Afrika ülkesi Kongo, Belçika’nın eski sömürgesiydi. Ülkesi, 30 Haziran 1960’da hürriyetini elde etti. Patrice Emery Lumumba, bağımsızlık hareketinin liderlerindendi. Yapılan seçimleri kazandı. Kongo’nun başbakanı oldu. Hemen ilk zorlu durumla/sınavla karşılaştı. Uranyum kaynaklarının zenginliği ile bilinen Katanga’da bir grup asker ayaklandı. Bölgenin bağımsızlığını ilan ettiler. Belçika hükümeti ve eski müstemleke yetkilileri, isyancılara destek verdi. Kongo’nun yeni hükümetine karşı açıktan tavır aldılar. İlk hamlede, deneyim sahibi 300 komando gönderdiler. Sonra cüretini artırdılar: Asker sayısını 9 bine çıkardılar. Lumumba, uluslar arası arenada destek aradı. ABD ve Birleşmiş Milletler’in devreye girmesini istedi. Birleşmiş Milletler, Barış Gücü’nü geç gönderdi. Gelen kuvvetler beklenileni ver(e)medi. Çatışmaları engellemek yerine seyretmekle/müdahil olmamakla yetindi. Görünürdeki manzara, ABD ve BM’nin isyancıların, dolayısıyla Belçika’nın yanında konuşlandığıydı!

Lumumba, zaman kaybetmek istemedi. Sovyetler Birliği ve Kızıl Ordu’yu da ülkesine çağırdı. ABD, ezeli rakibine yapılan davete karşı kendi hamlesiyle karşı koydu: Lumumba’yı hedefine oturttu. CIA, yıpratma/kışkırtma faaliyetlerine ağırlık verdi. Başbakan, Devlet Başkanı Kasavubu tarafından görevden alındı. 14 Eylül 1960’da, Merkezi Haber Alma Örgütü, General Joseph Mobuto’nun liderliğindeki askeri darbeyi de destekledi, başarılı olmasını sağladı. Belçika da aynı bloğun içindeydi.

- Darbeciler, Lumumba Taraftarlarının Tepkisinden Çekindi… -

Lumumba, ilk aşamada öldürülmedi. Halkın ve ordunun bir kısmının tepkisinden çekinildi. Ev hapsinde tutuldu. Ancak gelişmeler beklenildiği/planlandığı gibi oluşmadı. Devrik başbakan kaçmayı başardı. Darbe karşıtı organizasyonuna girişti. 1 Aralık 1960’da yeniden yakalandı. Ocak 1961’de, cellâtlara teslim edildi. Lumumbu, insanlık dışı işkencelerden geçirildi. Kurşuna dizilerek katledildi. Katilleri cesedinin bulunmasını, mezar yerinin bilinmesini istemedi. Cesedi parçalandı. Sülfürik asit içine atılıp yok edildi. 

Patrice Lumumba, 2 Temmuz 1925 doğumluydu. Kongo’nun Kasai bölgesindeki Katoka-Komba civarında dünyaya geldi. Ülkesindeki eğitim kurumları misyoner örgütlerinin kontrolündeydi. Mecburi tutulan/dayatılan okullara devam etti. Protestan/sömürge yanlısı öğretmen kadrosunun fikirlerini benimse(ye)medi. Resmi biyografisinde, ‘Tanrı’nın beyaz olduğunu’ iddia eden rahiple tartıştığı ve okuldan atıldığı notu yer aldı. Lumumba’ya göre ülkesindeki okulların görevi: ‘Yerli halkın geleneksel düşünce dünyasını/zihniyetini değiştirmek, müstemleke yönetimine sempati/bağlılık tesis etmekti!’

Belçika yönetimi, ülke halkının vatandaşlık taleplerine karşı da soğuk ve temkinliydi. Her isteyen ‘imtiyaz’a sahip olamazdı. Dönemin tarihini yazanlara bakılırsa, 1958’de, 217 kişinin ‘vatandaşlık hakkı/belgesi’ vardı. Her yıl hükümetçe belirlenin sınırlı sayıdaki ayrıcalığa sahip olabilmek şanstı. ‘Vatandaşlık belgesi’ne kavuşanlar hem medeni sayıldı, hem Belçika’da oturma ve eğitim hakkına malik oldu. Lumumba da, ‘kısmetli kişiler’ arasında girmeyi başardı.

- Lumumbo, Kongo’daki Bütün Kabileleri Birleştirmeye Çalıştı… -

Lumumba, farklı iş kollarında çalıştı, geçimini sağlamaya uğraştı. Bira fabrikası işçiliğinden, posta dağıtıcılığına kadar çeşitli meslekleri denedi. Belçika’ya gitti, kısa süreli eğitim bile aldı. Sendikacılık yapıp, işçi sınıfının sorunlarıyla ilgilendi. Belçika’da faaliyet gösteren Liberal Parti’ye üye oldu, siyaseti denedi. Ülkesine döndükten sonra ‘Kongo Ulusal/Milliyetçi Hareketi’/MNC - ‘Mouvement National Congolais’! -’nin kurucu kadrosu içinde yer aldı. Bir süre sonra da liderliğine getirildi. Yönettiği partiyi, diğerlerinden ayıran en önemli özellik: Kabile asabiyetini reddetmesi ve ülke insanlarını eşit/bir görmesiydi! Joseph Kasavubu’nun liderliğindeki ABAKO/‘Kongo-Bakogo İttifakı’ - ‘Alliance des Ba-Kongo’! - ise kabile mensubiyetini öne çıkaran diğer güçlü siyasi organizasyondu.

Belçika, 1959’da, Kongo’ya 5 yıl süre sınırlı bağımsızlık hakkı verdi. Serbest seçimlerin yapılmasını, halkın iradesinin yansıdığı parlamentonun oluşturulmasını da şart koştu. Lumumba, 21 Haziran 1960’da yapılan intihabı kazandı. Partisi MNC - Mouvement National Congolais! - büyük başarı gösterdi. Kendisi de başbakanlık koltuğuna oturdu. 2 gün sonra 23 Haziran 1960’da, ilk hükümet göreve başladı. Joseph Kasavubu da, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk Devlet Başkanı oldu. ‘Sorumluluğu yoktu, tamamen ‘sembolik’ti. Ülkenin birliğini, bütünlüğünü temsil ederdi. Asıl yetki/icra gücü hükümetteydi!’

- Belçika, Kongo’dan Elini Çekmedi… -

Lumumba, ilk gününde ciddi sorunla karşı karşıya kaldı. Katanga bölgesi, zengin maden yataklarından - özellikle de uranyum rezervlerinden! - ötürü ilgi merkeziydi. Belçika, mıntıkayı elinde tutmak isterdi. Yörenin bağımsızlığını savunan Moise Tshombe’yi destekledi. KDC’nin ilk Başbakanı Lumumba ise, ülke topraklarının bölünmesine razı değildi. Anayurdunu sömürgecilerin kontrolünden kurtarmak düşüncesindeydi. En büyük hayali/ideali: ‘Tam bağımsız Kongo’ydi! Tshombe, Haziran 1960’da, Belçika’nın da desteği ile bağımsızlık ilan etti. Başbakan Lumumba, ABD ve Batılı müttefiklerinden umudu kesti. Kongo’nun güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması için Sovyetler Birliği’nden de yardım talep etti.

30 Haziran 1960’da, Belçika Kralı I. Baudouin, Kongo’nun bağımsızlığını resmen onayladı. Ülkede şenlikler düzenlendi, halk sokaklara döküldü. İstiklal ilanını kutlayan miting(ler) düzenlendi. Başbakan Lumumba, konuşma yaptı. Tarihe geçen insanlık dışı ırkçı uygulamaları şiddetle eleştirdi. Belçikalı yerel sömürge yetkililerini, ‘zulüm yapmak, ülkesinin doğal kaynaklarını soymakla’ suçladı. Söylevi radyodan naklen verildi. Mitinge katılmayanlar, konuşmayı evlerinde dinledi. Patrice Lumumba, halkından olumlu puan(lar) aldı. Fikirleri desteklendi, sempatisi arttı. Ama karşı cephe çok şaşırdı. Soğuk duşun altına aniden girmiş gibi oldular! Batılı güçler, ülkenin çok parçalı etnik yapısını kontrol altında tutma peşindeydi. Yeni lider ise, toplumsal ayrılıkları/farklıları gidermek, halkı birleş(tir)mek niyetindeydi. Zengin hammadde kaynaklarının kendi insanlarınca yönetilmesini, Batılı sermaye şirketlerinin insafına/kontrolüne bırakılmamasını, savunuyordu. Lumumba, Kongo’nun eski efendisi Belçika, ABD ve Batılı kimi ülkelerin gözünde, ‘ciddi tehdit’ ve ‘büyük planı bozan/parçalayan’dı. 

- Belçika Karşıtı Başbakan Darbe İle Devrildi… -

Yeni yönetimin önü kesildi. KDC, iç karışıklığa yuvarlandı. Belçika menşeli subaylar, Kongo Ordusu’nu yönetemedi. Yerli halktan oluşan askerler emir dinlemedi ve ayaklandı. Sonuçta taraflar birbirine kırmızı kart(lar) gösterdi. Belçika, paralı askerlerini, sömürge tecrübesine sahip subaylarını Katanga’ya gönderdi. Lumumba, hükümete sadık kuvvetlerle karşı hamle yaptı. 

ABD’nin etkin aparatı CIA devreye alındı. Genel Kurmay Başkanı Albay Joseph-Désiré Mobutu kazanıldı. Mobutu, Lumumba’yı devirmeyi başardı. - 1965’de, yine bir darbeyle Kasavubu’yu da koltuğundan etti. Ülkeyi 30 yıl boyunca ‘demir yumruk’la yönetti! - Yetkisiz Devlet Başkanı Joseph Kasavubu, kuvvetliden yana tavır aldı. İhtilali destekledi, sabık Başbakan’ın görevine son verdiğini duyurdu. 

Lumumba, görevden düşürüldükten sonra evinde göz hapsine alındı. Sıkı güvenlik tedbirleri altında kontrolde tutulmaya çalışıldı. Ama muhaliflerine fiilen ve fikren teslim olmayı reddetti. Abluka altındaki konutundan kaçmayı başardı. Bir ay süre saklanabildi. Mobuto’ya bağlı kuvvetler tarafından yakalandı. Taraftarlarına ulaşmasından ve yardım almasından korkuldu. Yeniden firar etmesinin önüne geçmek için - Belçika Ordusu’na bağlı birliklerin kontrolündeki! - Katanga bölgesine gönderildi. 

- Düşmanları, Lumumba’nın Cesedinden Bile Korktu… -

Sosyolog-yazar Ludo De Witte, ‘The Assassination of Lumumba’/‘Lumumba Suikastı’ - Dilimize, ‘Hükümet Talimatıyla Cinayet’ ismi ile çevrildi! - adlı kitabında Lumumba’nın son anlarını olanca açıklığıyla anlattı. Witte’nin satırlarına göre, Patrice Lumumba, tutuklu bulunduğu hapishaneden alındı. Ocak 1961’de, Devlet Başkanı Joseph Kasavubu ve Joseph Mobutu'nun talimatıyla 2 arkadaşıyla birlikte kurşuna dizildi. Vücutları parçalandı, asitte eritilerek tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıldı. 

Yıllar sonra infaza ilişkin bazı ipuçlarına rastlandı: ‘Sovyet yanlısı’ diye yaftalanan Lumumba’nın katlini gerçekleştiren gruba, Belçika Ordusu’na mensup uzman askerler danışmanlık yaptı. ‘Operasyon baştan sona planlıydı. Her safhasında belirlenen kurallara harfiyen uyuldu!’ 

Lumumba’ya ‘ölüm raporu’ verildi ama işlem tamamlanmadı. İddiaya göre operasyonda görevli Belçikalı askerler, siyahî liderin ellerini kesti. Dişlerini söktüler. Olayın hatırası olarak saklamaya karar verdiler. 

Belçika vatandaşı da olan Witte, kitabının hazırlık aşamasında, ABD, İngiltere, Fransa ve Belçika arşivlerinde araştırma(lar) yaptı. Dönemin resmi kayıtlarına ulaştı. Kendi yorumlamasına göre BM - Birleşmiş Milletler! -, ‘tarafsız!’ değildi. Birkaç büyük emperyalist devletin ‘oyuncağı’/‘söz dinleyen uslu çocuğu’ydu! ABD’nin CIA marifetiyle çeşitli Asya ve Afrika’da uyguladığı senaryonun benzeri Kongo’da sahnelenmişti. ‘Lider ve önemli destek vericileri ortadan kaldırılınca, problemin çözüldüğüne inanılmıştı!’

- Hakikatin Ortaya Çıkmak Gibi Garip Huyu Vardı… - 

Aradan tam 40 yıl geçti. Polis Müdürü Gerard Soete - Eski paralı asker! -, 1999’da, cesaretini topladı ve basının karşısına geçti. ‘KDC’nin sabık Başbakanı Lumumba’nın öldürülmesinde rol alan görevliler arasında bulunduğunu,’ açıkladı. Hatta dilinin altından şaşırtıcı gerçeği çıkardı: ‘Lumumba’nın altın kaplı diş(ler)i ile el parmak kemiklerini alıp sakladım!’

Komiser Soete’nin açıklamalarına göre, kurbanların cesetleri ormana atılacaktı. Ama Katanga İçişleri Bakanı Godefroid Munongo'dan gelen emir, hareket şeklini değiştirmişti. ‘Bruges’li komiser, ne yapacağını şaşırmıştı. 3 önemli politikacının cesetlerinin tamamen ortadan kaldırılması istenmişti. Bütün geceyi cesaretini toplamakla geçirmişti. Tıka basa yemiş, sarhoş olana kadar içmişti. Kadavraları parçalarken zorlanmıştı. ‘Asite yatırılan cesetlerin erimesi uzun süre almıştı!’ Evine dönünce kusacak gibi olmuştu. 3 defa banyo yapmasına karşın üzerindeki ağır kokuyu çıkaramamıştı!

Soete, aynı yıl, Belçika Televizyonu’nda da göründü. Lumumba’nın hayatını sonlandıran kurşun ile 2 dişinin kendisinde bulunduğunu tekrarladı. Cesedi parçaladığını ve aside attığını da ikrar/kabul etti.

Bir yıl sonra, 2000 yılında vefat edince, hakkında dava açılamadı.

- Belçika Parlamentosu’nda Olayı Araştırmak İçin Komisyon Kuruldu… -

Ortaya çıkan gerçek: Lumumba’nın 17 Ocak 1961’de, Katanga eyaletinin başkenti Lubumbashi’de - eski adı Elisabethville! - öldürülmüş olmasıydı. Son anına kadar yanında kalan ve aynı akıbeti paylaşan 2 arkadaşının isimleri de belirlen(ebil)mişti: Joseph Okito ve Maurice Mpolo! Ama ne mezarlarına, ne cesetlerine ulaşılabilmişti! 

2001’de, Belçika Parlamentosu’nda Lumumba katliamını araştırmak için bir komisyon oluşturuldu. Araştırma heyetinin hazırladığı raporda, dönemin bazı Belçikalı yöneticilerinin ‘ahlaken sorumlu!’ oldukları yazıldı.

Belçika Hükümeti, resmi sorumluluğu üstlenmedi. Lumumba’nın ailesine vaat edilen tazminat tutarını da ödemedi. Sadece ‘ahlaki mesuliyet’ten ötürü - yarım ağızla! - özür dilenmekle yetindi.

Gerard Soete’nin ölümünden sonra kızı Godelieve Soete, Lumumba’nın dişlerine sahip oldu. Bayan Soete de babasının izinden gitti: Medyanın önüne çıktı, kendisine kalan mirası göstermekten çekinmedi.

- Lumumba’nın Dişleri Polis Baskınıyla Ele Geçirildi… -

2012’de, beklenmedik gelişme yaşandı. Lumumba’nın ailesinin başvurusu üzerine resmi soruşturma başlatıldı. Belçika’da Federal Savcı De Leeuw, cinayet kovuşturmasının açıldığını açıkladı. 4 yıl sonra, 2016’da, polis, Godelieve Soete’nin evini basıp arama yaptı. Ardından Emniyet Müdürlüğü’nden yayınlanan bildiride, ‘Patrice Lumumba’nın dişlerine ulaşıldığı,’ bilgisine yer verildi.

Patrice Lumumba’nın gazeteci kızı Juliana Lumumba, Belçika Kralı Philippe’ye mektup yazdı. Babasından geriye kalan tek miras olan dişlerin aileye iade edilmesini istedi. Devlet destekli VRT, mektubu ele geçirdi. Bayan Lumumba diyordu ki: ‘Biz, Lumumba Ailesi’nin fertleriyiz. Babamızın kalıntılarını ana vatanına, ata toprağına götürmek istiyoruz. Böylece yasımızı tutabilecek ve mezarında da dua edebileceğiz!’

2002’de, ABD yönetiminin halka açık hale getirdiği CIA raporları, Lumumba cinayetinin üzerindeki esrar perdesini bir nebze araladı. Resmi belgelerde, ‘CIA’nın verdiği eğitim, sağladığı maddi ve askeri destek sonucunda Lumumba’nın öldürüldüğü,’ bilgisi yer alıyordu.

Patrice Lumumba, Kongo’nun seçimle işbaşına gelmiş ilk başbakanı idi. 4 ay görevde kalabildi. İcraatları ile değil de ölümünün yarattığı sansasyonla tanındı. CIA’nın örgütlediği onlarca darbenin mağdurları arasındaydı.

6 August 2022 10:57
904 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

CIA’dan Kongo’ya Jazz Festivali

ABD, 1940-1960 arasındaki süreçte Kongo’ya özel ilgi gösterdi. CIA’nin ağabeyi, Stratejik Hizmetler Ofisi, zengin uranyum yataklarını belirledi. Çok gizli operasyon(lar)la Japonya’ya atılan atom bombalarının yapımı için gereken ham maddeyi elde etti ve ülkesine taşıdı.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

ABD; Osmanlı Sayesinde Alaska’ya Sahip Oldu

ABD Başkanı Donald Trump; politik hayatının büyük gaflarından birisini daha yaptı: Danimarka’dan Greenland’ı satmasını istedi. Trump; 1867’de ABD’nin Çarlık Rusyası’ndan Alaska’yı yok pahasına kapattığı gibi Greenland’ı da alabileceğini sandı.

Dâhilerin Şaşılacak Davranışları

Dünya tarihine yazıları, buluşları, yaptıkları işlerle yön veren, hepimizin isimlerini yakından bildiğimiz/tanıdığımız dâhilerin tuhaf, hatta şaşkınlık yaratan davranışları vardı.

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Kesilmiş Parmaktan Kimlik Tespiti

Ünlü Marksist gerilla lideri Che Guevara’nın hakkındaki ölüm kararını uygulayacak asker kura sonucu belirlendi. Ölümünün delili olarak da kesilen ellerindeki parmak izleri kullanıldı.

Dolar Yakarak Isınan Baba

El Chapo (Bücür!), mafya dünyasında her adımı ile örnek alındı. Bütçesi milyar dolarları aşan yasadışı uluslar arası organizasyon oluşturdu. Film yıldızlarını kıskandıran güzellikte kiralık kadın katilleri rakiplerine karşı kullandı. Dünyada Cennet’i yaşayacağını sandı ama…

100 Yıl Sonra Gömülebilen Kafatasları

Almanya’nın Afrika’daki sömürgesi Namibya’da tarihin ilk soykırımını gerçekleştirdiği ve 100 bin civarındaki yerliyi öldürdüğü Birleşmiş Milletler Raporu’na girdi.

Kilisede Çocuk Tacizi

Başta Fransa olmak üzere ABD ve Almanya, geçmişindeki/günümüzdeki çocuk tacizleriyle hesaplaşıyor. Fransa’da hazırlanan resmi doküman, küçük yaştaki yavrucaklara reva görülen cinsel istismarın ürkütücü boyutlarını ortaya koydu. Almanya’nın raporuna göre ise rahibeler, ‘kendilerine emanet edilen kimsesiz sabileri zengin iş adamlarına para karşılığı taciz için kiralamış’tı!

İnsan Hakları Müzesi’ndeki Kafatasları

Cezayir; Paris’teki İnsan Hakları Müzesi’nde 150 yıldan beri sergilenen, Cezayirli direniş liderlerinin kafataslarının ülkeye geri verilmesini resmen istedi.

Macron’un Özel Hayatı

Emmanuel Macron, ‘Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı’ydı. Renkli, duygu dolu, mutlu, heyecanlı yaşam öyküsüne sahipti. Siyasette hep yükseldi ve görülmeyen bir el/kuvvet tarafından desteklendi.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

Kilisede Çocuk Tacizi

Başta Fransa olmak üzere ABD ve Almanya, geçmişindeki/günümüzdeki çocuk tacizleriyle hesaplaşıyor. Fransa’da hazırlanan resmi doküman, küçük yaştaki yavrucaklara reva görülen cinsel istismarın ürkütücü boyutlarını ortaya koydu. Almanya’nın raporuna göre ise rahibeler, ‘kendilerine emanet edilen kimsesiz sabileri zengin iş adamlarına para karşılığı taciz için kiralamış’tı!

CIA’dan Kongo’ya Jazz Festivali

ABD, 1940-1960 arasındaki süreçte Kongo’ya özel ilgi gösterdi. CIA’nin ağabeyi, Stratejik Hizmetler Ofisi, zengin uranyum yataklarını belirledi. Çok gizli operasyon(lar)la Japonya’ya atılan atom bombalarının yapımı için gereken ham maddeyi elde etti ve ülkesine taşıdı.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

CIA’dan Kongo’ya Jazz Festivali

ABD, 1940-1960 arasındaki süreçte Kongo’ya özel ilgi gösterdi. CIA’nin ağabeyi, Stratejik Hizmetler Ofisi, zengin uranyum yataklarını belirledi. Çok gizli operasyon(lar)la Japonya’ya atılan atom bombalarının yapımı için gereken ham maddeyi elde etti ve ülkesine taşıdı.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kadın Saçı Koklamayı Seven ABD Başkan Adayı

Joe Biden, uzun mesafe engelli koşusuna katılan tecrübeli atlete benzetildi. Önüne çıkan her mâniayı aştı, siyaset dünyasında adım adım yükseldi. ABD Başkanlık Seçimleri’ni kazanmasına şaşırmalıydı. İleri yaşına karşın, bir delikanlının dinamizmine ve yılmazlığına sahipti.

KGB’nin Ölüm Listesindeki Ünlü Aktör

Sovyetler Birliği’nin 2. Genel Sekreteri Joseph Stalin (1878-1953) sıkı bir western ve John Wayne hayranıydı.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kadın Saçı Koklamayı Seven ABD Başkan Adayı

Joe Biden, uzun mesafe engelli koşusuna katılan tecrübeli atlete benzetildi. Önüne çıkan her mâniayı aştı, siyaset dünyasında adım adım yükseldi. ABD Başkanlık Seçimleri’ni kazanmasına şaşırmalıydı. İleri yaşına karşın, bir delikanlının dinamizmine ve yılmazlığına sahipti.

KGB’nin Ölüm Listesindeki Ünlü Aktör

Sovyetler Birliği’nin 2. Genel Sekreteri Joseph Stalin (1878-1953) sıkı bir western ve John Wayne hayranıydı.

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

Bataklıkta Açan Çiçek: ‘Esengül’

Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Diğer Muhtelif Yazıları

CIA’nin Hedefindeki ‘Düşünce Silahşoru’

Osman Nuri Koçtürk, tek başına ABD’ye kafa tuttu/savaş açtı. Süt tozu, hibrit tohum, yumurta/et tavuğu, soya yağı, yabancı menşeli gübre gibi hayati ürünlere karşı çıktı. Süper/’emperyalist’ devletlerin, ‘zayıf müttefiklerinin topraklarını ve insanlarını deneylerinin malzemesi olarak kullandığını’ ortaya koydu/ispat etti. ‘Yeniçağın yeni silahlarını teşhir etti!’

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?