Dâhilerin Şaşılacak Davranışları

Dünya tarihine yazıları, buluşları, yaptıkları işlerle yön veren, hepimizin isimlerini yakından bildiğimiz/tanıdığımız dâhilerin tuhaf, hatta şaşkınlık yaratan davranışları vardı.

Dâhilerin Şaşılacak Davranışları

Dünya tarihine yazıları, buluşları, yaptıkları işlerle yön veren, hepimizin isimlerini yakından bildiğimiz/tanıdığımız dâhilerin tuhaf, hatta şaşkınlık yaratan davranışları vardı. Kimisi çok kaprisliydi, kimisi çok yemek yerdi, kimisi de mutfak masasında çalışmayı severdi, kimisi de hiç uyumazdı. 

Meselâ Albert Einstein, ‘berber fobisi’yle ünlüydü. Saçlarını kestirirken, sakal tıraş olurken mikrop kapacağını sanırdı. Saçlarını hep uzun tutar; ya kendisi ya da hanımı keserdi. Çorap giymeyi gereksiz bulurdu. Hem ayaklarının kokmasından, hem de çorapların kirli görünmesinden hoşlanmazdı.

Agatha Christie de çok ilginç tipti. Hiç düzenli değildi; çalışma odasındaki yazı masasında çalışmaktan hoşlanmazdı. Evin içinde dolaşıp, uygun bulduğu yerde yazmayı tercih ederdi. Çoğu zaman da mutfağındaki yemek tezgâhı, onun çalışma masası olurdu. Ünlü yazar, yemek kokuları arasında ilham topladığına inanırdı. ‘İki yemek arasında, yemek masasında çalışmak çok ideal,’ derdi.

Mona Lisa’nın ressamı Leonardo da Vinci, zorluklarla dolu bir hayat sürdü. Mükemmele ulaşmak için çoğu eserini yarım bıraktı. Her gün 8 saat deliksiz uykuya karşıydı; 15’er dakikalık aralarla uyumayı yeğlerdi. Özel hayatında bazı sapkınlıklara sahipti. Freud, Vinci’yi ‘firijit’ diye nitelemişti.

Ünlü İngiliz yazar William Shakespeare, eserlerinde intihar temasını hep işlerdi. İntihar etmeye ve intihar şekillerine meraklıydı; ama eceliyle öldü. Shakespeare, yakın çevresinde tefeci olarak da tanınırdı.

Uyumayı sevmeyenlerden birisi de, Alexander Graham Bell’di. Telefonun mucidi Bell, günde 2-3 saat uykuyla idare ederdi. Beyninin çok kalabalık olmasından yakınırdı. ‘Aklıma ilginç bir fikir geldiğinde unuturum diye korkuyorum,’ derdi.

En ilginç yazarların başında Victor Hugo geliyordu. Sefiller, Notre Dame’in Kamburu gibi dünya çapında ünlenmiş onlarca romanın yazarı Hugo’nun garip bir hayat anlayışı vardı. Ünlü romancı her sabah iki çiğ yumurta içip kahvaltısını tamamlardı. Yaz kış soğuk su ile banyo yapardı; özellikle kış mevsiminde buzla dolu küvete girerdi. Hugo, soğuk suyun kendisini genç ve dinç göstereceğine inanırdı.

Komünizmin kuramcısı, Kapital’in müellifi Karl Marx, hayatının 34 yılını Londra’da sürgünde geçirdi. Marx; sürgün sürecini ‘okuma/aydınlanma dönemi’ şeklinde gördü ve düşündüğü gibi de yaptı. British Museum’un daimi üyesi gibiydi. Müze her sabah 9.00’da açılırdı; yöneticilerle aynı saatte gelir ve okuma odasına kapanırdı. Okuma/yazma çalışmaları, müzenin kapanışına kadar sürerdi.

Charles Dickens, bazı objelerin uğuruna inanırdı. İki Şehrin Hikâyesi, Büyük Umutlar, Oliver Twist, vb. gibi ölümsüz eserlere imza atan Dickens, uğurlu objeleri masasının üzerine konulmadan çalışmaya başlayamazdı. Taze, yeni toplanmış çiçeklerin bulunduğu bir vazo ilk isteğiydi. Kâğıt tomarının üzerinde bronz dökümden bir tavşan bulunurdu. En önemli uğuru ise düello eden iki kurbağa biblosuydu. Dickens’ın saç simetrisi takıntısı vardı. Tek bir saç telinin istediği gibi durması için bütün gün saçlarını tarayabilirdi.

Newyork Times gazetesi tarafından, müzik tarihinin en önemli 10 bestecisinden biri seçilen Ludwig Van Beethoven’ın da çok tuhaf huyları bulunuyordu. Beethoven, çevresindeki insanlara çok kaba davranırdı; hemen herkesle kavga ederdi. Sonradan duyma yeteneğini yitirmesi, hem kendisinin hem de çevresindekilerin yaşamını güçleştirdi. Kızınca eline geçen her şeyi fırlatırdı. Kıyafetleri pislik içindeydi ve kendisi de çok seyrek yıkanırdı.

Monte Kristo Kontu’nun yazarı Alexandre Dumas çok çapkındı. Hakkında yazılan bir kitapta, aynı anda 40 sevgiliyi idare ettiği kaydedilmişti. Ölümünden sonra, evlilik dışı 7 çocuğunun varlığı belirlenmişti.

Thomas Edison da uyku sevmeyenlerdendi. Hayatı boyunca kısa uykulara alışmıştı. Yakın dostlarına ve çalışanlarına, bütün bir gecenin uyku ile geçirilmesini büyük bir israf diye nitelerdi. Yemeğe, sevdiklerine, ailesine çok az zaman ayırırdı. Bütün zamanını işine vermeyi düşünürdü/planlardı.

En bilinen matematikçi Pisagor, tarihin kaydettiği ilk vejetaryenlerdendi. Hayatı boyunca hiç et yemediği, sebze ve meyve ile hayatını sürdürdüğü bilinirdi.

Sırp asıllı Amerikan vatandaşı, elektrofizikci Nikola Tesla da uyku karşıtıydı. Uykuya ayrılan zamanı insan ömründen çalınan bir değer olduğunu söylerdi. Tesla her gün 2-3 saat uyurdu. Uykuya geçmeden önce, ayak başparmaklarını 100 defa bükerek beyin hücrelerini güçlendirdiğine inanırdı.

Ünlü Alman filozof Friedrich Nietzsche yazılarını ayakta yazardı. Masa kullanmazdı. Çalışırken hiç mola vermezdi; yorgunluk ifade edenleri de küçümserdi.

Ali Hikmet İnce derledi ve yazdı.

2 August 2018 12:46
1,786 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

ABD Bayrağıyla Pabuçlarını Parlatan Baba

Al Capone, İtalyan’dı fakat Sicilya kökenli değildi. Doğuştan suça meyyaldi. Cürüm işlerken haz duyardı. Bodyguardlık, fedailik, tetikçilik, hırsızlık, beyaz kadın ticareti gibi illegal/kirli işler yaptı. Her seferinde antikomünist ve Amerikan milliyetçisi olduğunu iddia etti. Devletinin ve yönetimin yanında durmuş göründü.

‘Cinayet Şirketi’ Kuran Tetikçi

Amerikan suç dünyasında ‘Kid Twist’ diye bilinen İbrahim Reles, Mafya’nın en ünlü eli kanlı katillerindendi. Kurbanlarını çengel uçlu buz kırma aparatı ile öldürürdü. Binden fazla kişinin kanına girdiği ileri sürüldü. Cinayet işlemek için şirket dahi kurdu ve siparişleri/iş tekliflerini değerlendirdi.

‘Elektrikli Sandalye’nin Mucidi Edison

Cellât kadrosunun adı değiştirilmiş, ‘devlet elektrikçisi’ (!) olmuştu.

Einstein’ın Beyni ve Gözleri Çalındı

Albert Einstein'ın cesedine izin almadan otopsi yapan Thomas Harvey adlı doktor, ünlü bilim adamının beynini ve gözlerini çalma cesaretini gösterdi.

Asrın Casusu ‘Çiçero’ İlyas Bazna 1

2. Büyük Savaş sırasında dünyanın kaderini değiştirebilecek bilgilere ulaşan, Nazi Almanyası hesabına casusluk yapan İlyas (Elyasa) Bazna, Priştina doğumlu Osmanlı vatandaşıydı.

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Rüşvet Kapısı Valide Sultan

Osmanlı hükümdarı 3. Mehmet’in annesi Safiye Sultan, Venedik Senatosu kararı ile ‘resmi kanallardan rüşvet/‘hediye’ alan hanedan mensubuydu. Devlet çarkını ‘sungu’ya bağladı ve kasasını doldurdu. Tarihçiler, Valide Sultan’ın sırtını Venedik Cumhuriyeti’ne dayadığını dahi iddia edecekti!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Huzurevinde Sönen Yıldız

Altan Karındaş çok yönlü sanatçıydı. İlk Türk şov kadınıydı. İnsan, çocuk ve hayvan taklitlerini çok iyi yapardı. TSM’yi bilirdi, makamlara vakıftı. Makber’i kusursuz seslendirirdi. Sadece sanatçı yönüyle değil, güzelliğiyle de çekim merkeziydi.

Asit Dolu Fıçıya Atılan Başbakan

Patrice Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin seçimle/halkın oyuyla işbaşına gelmiş ilk başbakanı idi. 4 ay görevde kalabildi. İcraatlarıyla değil de dramatik katlinin yarattığı sansasyonla/tepkiyle tanındı. CIA’nın örgütlediği onlarca kanlı darbenin talihsiz kurbanları arasındaydı.

Kurbanlarını Gazete İlanıyla Bulan Kadın Seri Katil

Bayan Belle Gunness, yeni hayat kurmak için ABD’ye geldi. ‘Amerikan rüyası’nı gerçekleştirmek, zenginleşmek amacıyla kendince yol tuttu. Servet sahibi oldu fakat gönlünce harcayamadı. Kurbanlarıyla aynı kaderi paylaştı. Suç ortağının hedefine oturdu.

Kod Adı: ‘Fakülteli’

Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.

Belediyenin Kazdığı Çukura Düşen Şair

Geleneksel kalıpları kırıp, sokaktaki insana şiiri sevdiren, anlamasını/kendini bulmasını sağlayan şairdi Orhan Veli (Kanık).

ABD; Osmanlı Sayesinde Alaska’ya Sahip Oldu

ABD Başkanı Donald Trump; politik hayatının büyük gaflarından birisini daha yaptı: Danimarka’dan Greenland’ı satmasını istedi. Trump; 1867’de ABD’nin Çarlık Rusyası’ndan Alaska’yı yok pahasına kapattığı gibi Greenland’ı da alabileceğini sandı.

CIA’nın Yumuşak Doku Kanseri Operasyonları

ABD’nin ‘kirli maşası’ CIA; 2006 yılında, DIA (Defence Intelligence Agency) ve DEA (Amerikan Uyuşturucu İstihbarat Örgütü) ortaklığıyla Kolombiya’da bir suikast merkezi kurdu. Merkez yöneticilerinin hedefindeki isim: Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chaves’di.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

İstanbul’dan Ölüme Gönderilen 80 Bin Sokak Köpeği

İstanbul’un tarihinde 3 defa ciddi boyutlarda sokak köpeği katliamı yaşandı. 1910’daki ilk teşebbüste 80 bin köpek toplandı ve aç bırakılıp ölüme terk edildi. 1912’deki 2. girişimde 30 bin, 1980 sonrasındaki 3. itlafta da 83 bin hayvanın canına kıyıldı.

Çanakkale’de Tarih Yazan Çocuk Askerler

Çanakkale; Türk’ün ölüm kalım savaşıydı. Kaybedilmesi boyunduruk getirecekti. Ama Türk’e kefen biçilemezdi. Türk Milleti; en zor zamanda ayağa kalkar; düşman(lar)ına hak ettiği dersi verirdi.

14 Yaşındaki Bombacı Ali Reşat Çavuş

Ali Reşat; Yüzbaşı Ali Bey’in oğluydu. Babası Makedonya Alayı’ndaydı; Balkan dağlarında eşkıya avıyla görevliydi.

Diğer Dünya Tarihi Yazıları

Putin’in Türk Asıllı Metresi

Putin’in hayatına giren veya adı beraber anılan hanım(lar)ın yüzüne şans hep güldü. Kimisi gayrimenkul(ler)e ve servete kondu. Kimisi de politikaya girdi. Medya dünyasında patron koltuğuna oturdu. Devlet protokolünde ‘görünmeyen statü’ sahibi kesildi. Alina Kabaeva, şöhretli sporcuydu. Putin’le tanıştıktan sonra ününü, variyetini ve etkinliğini artırdı. Bayan Kabaeva, ‘son göz ağrısı’na, ‘Kış öncesi gelen - kısa süreli - aldatıcı yaz’a benzetildi. Güzelliği ile sadece Putin’in değil, bütün karşı cinsin ilgisini topladı. Sadece Rusya’da değil dünyada da stardı!

Putin'in Kadınları

Ünlü şairimiz Orhan Veli, ‘Kitabe-i Sen-i Mezar’ isimli şiirine, ‘Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Nasırdan çektiği kadar,’ mısralarıyla başladı. Süleyman Efendi’nin sıkıntılarını anlattı. Putin de, çevresindeki güzel kadınlardan çekti. Kalbini verdiği, kanatları altına aldığı, özenle sakladığı ‘nazende’ler sayesinde merak edildi, dillere düştü, haberlere mevzu oldu. Putin ve yakın çevresini saran ‘nazenin’ler, dünyanın da ilgisini çekecekti!

Öteki Putin / 2

Putin, dünya siyaset arenasına çıkınca, hemen fark edildi. Gizli servislerin, basının ilgi alanına girdi. Özel hayatı, çalışma şekli, yakın çevresi, ailesi ve hatta akrabaları tek tek değerlendirildi. Yazıldığı gibi Putin, ‘dünyanın en zengin adamları arasında’ mıydı? ‘Birbirinden güzel 2 hanımla birlikte olmuş’ ve ‘ailesinin kalabalıklaşmasını sağlamış’ mıydı?

Öteki Putin / 1

Putin, ‘KGB okulu/geleneği’nden gelen Rusya Federasyonu Başkanı’ydı. Tarihine, devletinin derin/‘kadim’ geleneklerine ve kurumlarına bağlıydı. Hatta resmen açıklamasa bile, 20. asrın 2 numaralı süper gücü, ‘Sovyetler Birliği’nin mirasçısıydı. ‘Çarlık Rusyası ile SSCB’nin sentezi gibiydi!’

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.