Zaro Ağa, Mustafa Kemal Paşa tarafından 2 defa kabul edildi. Övgülerine mazhar oldu. Ağa, Kemal Paşa’yı iltifatlara boğmaya, millet için büyük hizmetler yaptığını anlatmaya gayret etti. Ama kendince bir de eleştiri getirdi: ‘Kadınlara fazla hürriyet vermesini yadırgamıştı!’
Mustafa Kemal Paşa, Zaro Ağa’ya sahip çıkmaya çalıştı. Yaşlı vatan dostuna - acil ihtiyaçlarını gider(ebil)mesi için! - 100 lira para gönderdi.Yine Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla, aynı yıl, İstanbul Belediyesi’nde işe girdi. Belediye Başkanı Operatör Doktor Emin Erkul Bey, kendisini ‘baş hademe’ kadrosuyla mesaiye başlattı. Zaro Ağa, hastaneye kaldırılıncaya kadar görevini aralıklarla sürdürdü. Kalan zamanında, oturduğu Tophane semtindeki bazı apartmanlarda kapıcılık da yaptı.
Ara sıra ‘idari izinli’ sayıldı. Yönetim, kendisine toleranslı davrandı. 130 yaşından sonra ünlenen Zaro Ağa, dünyanın önemli ülkelerine ‘turizm elçisi’ gibi gitti. İlk seyahati, 1925’de, İtalya’yaydı. Resminin yer aldığı kartpostallar bastırıldı. Üzerlerine, ‘Dünyanın En Yaşlı Kişisi 148 Yaşında!’ yazıldı. Cüzi ücret(le) karşılığında meraklılara satıldı. Sirklerde, gösterilere katıldı. Ama kendisine vaat edilen bedel(ler) ödenmedi. Ağa, beklediği parayı kazanamadı. Adını duyurmakla yetindi. Hatta yanında götürdüğü, Atatürk’ün hediyesi 100 lirayı da yitirdi. ‘Çalındığını açıklayacaktı!’
- Önce Avrupa’da Sonra ABD’de Ünlendi… -
İtalya’nın ardından Fransa’ya da götürüldüğü yazıldı. Orada da sukutu hayale uğradı. Toplantılara, gösterilere, sirklere ‘misafir’ statüsü ile katıldı. Ama cebine tek kuruş girmedi. Ziyaret ettiği ülkelerin, Avrupa’nın, özellikle de İsveç’in gazetelerinde kendisini konu alan haberler yazıldı. Ünü katlandı/katmerlendi!Zaro Ağa, ülkeye döndü ama yabancıların ilgisini unutamadı. Ya da paragöz Amerikalıların tatlı vaatlerine inandı. ‘Yenidünya’yı görmek, alkışlanmak, gazete ve mecmualara haber olmak, para kazanmak, yeni yüzler tanımak cazipti, ikna ediciydi. İstanbul, 20. asrın başında, Doğu’nun en bilinen, merak edilen şehirlerindendi. ABD’li organizatörler, sihirbaz, cambaz, eski asker, dansöz vb. gibi ilginç meslek erbabını bulur, seçer ve turneye götürürdü. Ağa da, pek ünlü ve ilgi uyandıran şahsiyetti. Bütün Avrupa’da tanınıyordu: ‘Dünyanın En Yaşlı Kişisi’ydi! ‘İsmi/imzası bile peşin paraydı!’
Amerika için ilk teklif, ‘Herman Norden’ isimli organizatörden geldi. Zaro Ağa, hem ABD’yi turlayacak, hem hayranlarıyla tanışacak ve hem de bol para kazanacaktı. Ağa, 18 Temmuz 1930 Cuma günü, ülkeye giriş yaptı. Atlantik Okyanusu’nu gemi ile aşmıştı. Deniz yolculuğu ve gördüğü yoğun ilgi hoşuna gitti. Kendisine siyah smokin giydirildi. İddiaya göre, eline İncil tutuşturuldu. New York’un en yüksek binası Chrysler Building’in terasına çıkarıldı. ‘ABD’nin refahı ve huzuru için dua ediyormuş gibi resimleri çekildi!’ Broadway’deki ünlü tiyatrolarda misafir edildi. Sonra sirklerle eyaletleri dolaştı. Hayranları, ‘Dünyanın En Yaşlı Adamı’ ile fotoğraf çektirmek için sıraya geçti. Hem de para ödediler. Ağa ile aynı resim karesine girmenin ücreti 10 dolardı. Yanağını öperken ya da makas alırken, poz başına 15 dolar ödenirdi. ‘Doları veren kucağına da oturabilirdi!’ Zaro Ağa’dan herhangi bir şikâyet duyulmadı: ‘Cüzdanı ‘yeşil banknot’la dolacaktı!’
- Zaro Ağa, ABD’de El Üstünde Tutuldu… -
Ağa hakkında yazan bazı kalem sahipleri ilgi çekmek için maceralarını - biraz! - abartmış olabilir miydi?
Rivayetlere inanılırsa Zaro Ağa, ABD’de yüksek performans gösterdi. Barlarda kadeh tokuşturdu, viski içti. Barbekü partilerinde lezzetli sığır biftekleri tüketti. Radyo yayınlarına misafir edildi. Ününe ün kattı. Ama Broadway’de programa yetişecekken beklenmedik kaza geçirdi. Bir taksinin altında kaldı. Ağır şekilde yaralandı. Haftalarca hastanede yattı. 9 ay süren turne ve tedavi sonrası ülkesine döndü.
ABD yolculuğundan memnun olduğu anlaşılıyordu. 1931’de, önce Yunanistan’a ardından İngiltere’ye davet edildi. Birleşik Krallık’ta beklediği alakayı fazlasıyla gördü. Londra ve önemli kentleri gezdi. Liverpool şehrinde, - aynı ilin 2 farklı takımı! - Everton ile Liverpool arasında oynanan maç öncesinde sahaya çıktı, seyircileri selamladı. Ünlü park Goodison’da, Everton’un kaptanı Dixie Dean ile sabah antremanı yaptı. Üzerinde takımın forması vardı. Çeşitli resimleri çekildi ve haberleri yayınlandı.
Zaro Ağa, günümüz tabiri ile ‘reklam yıldızı’ da oldu. 1929’da, dönemin hükümeti, tasarrufu özendiren ve yerli malı kullanımını/tüketimini teşvik eden kampanya düzenledi. Organizasyon, ‘Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin himayesinde gerçekleştirildi. Ülkenin en önemli 3 ihracat kalemi fındık, üzüm ile zeytin ön plana çıkarıldı. Ağa, 2 genç güzel hanımın arasında poz verdi. Spotta denildi ki: ‘Zaro Ağa’nın tavsiyesine uyun! Fındık ve İzmir üzümü tüketin! Yemeklerinizde daima zeytinyağı tercih edin! Sindirim sisteminizin mükemmel çalıştırdığını ve sağlığınızı koruduğunu göreceksiniz! Ağa, tavsiyelerimize harfiyen uydu, sağlam kaldı, uzun ömür sürdü!’
Reklam kartpostalları, 4 farklı dilde hazırlandı. Dünyanın her yanında dağıtılmaya çalışıldı.
- Evinde Kuru Ekmek ve Yoğurt Yerdi… -
Ağa, son gününe kadar sağlık sorunu yaşamadı. Rivayetlere bakılırsa 105 yaşına bastığında, dişleri 3. defa çıktı. 130’una vardığında yeniden döküldüler.Zaro Ağa’nın uzun yaşamı bazı araştırmalara konu edildi. Magazin basınında haber yapıldı. Bulgur pilavı ile yoğurt sevdiği yazıldı. Oysa gerçek çok farklıydı: ‘Sabık Hamallar Kâhyası, hayatı boyunca fikirdi. Çoğu zaman kuru ekmekle karnını doyurmuştu! İçkisi yoktu fakat tütün müptelasıydı. Son gününe kadar sarma sigara kullanmıştı!’
Zaro Ağa, dünya çapında üne kavuşunca, uzun yaşamasının sırrı da merak edildi. Ömrünün son günlerine kadar hastane kapısından girmeyen, doktor karşısına çıkmayan yaşlı adam, yaşam tarzını anlatmak için ülke dışında konferanslara davet edildi. Birçok kez İngiltere ve Almanya’ya gitti, misafir edildi, fikirlerinden yararlanıldı. Yeni araştırmalara/deneylere vesile oldu.
Namazını düzenli kılardı. Çevresinin beyanına göre bir tarikata da mensuptu. Ama yeni devlete, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlıydı. Siyasi demeçler de verdi. Şeyh Sait İsyanı’nı telin etti. Cumhuriyet gazetesinde - 28 Şubat 1925 tarihli nüshasında! -, yayınlanan haberde kendisi, ‘İstanbul’da yaşayan Kürtlerin en yaşlısı Zaro Ağa,’ diye tanıtıldı. ‘İsyanı şiddetle kınayıp, mahkûm ettiği,’ belirtildi. ‘Ben, ne Şeyh Sait denen melunu tanırım, ne de adamlarını bilirim. Allah, hepsinin belasını versin!’ dediği yazıldı.
Haberin sonunda, ‘Allah; milletimize, devletimize zeval vermesin! Gazi Paşa’mıza uzun ömürler, hayırlı hizmetler nasip etsin!’ mealinde temennilerde de bulundu.
- Ailesinden Otopsi İzni Alınınca, Organları Çıkarıldı… -
Zaro Ağa, 26 Haziran 1934 Salı günü aniden rahatsızlandı. Ailesi tarafından Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırıldı. Personel büyük ilgi ve ihtimam gösterdi. İlk günün sonunda, şuurunu yitirdi, bitkisel hayata girdi. Doktorunun rivayetine göre son sözleri, ‘Vakit geldi! Allaha ısmarladık!’ idi. 28 Haziran 1934 Perşembe gece yarısı gözlerini kapattı. ‘Hekimlerin düzenlediği ölüm belgesine göre, 157 yaşındaydı!’ Ailesi ikna edilip otopsi izni alındı. Ölüm sebebi: ‘Böbrek yetmezliği’ydi. Mesane ve prostatta teşhis edilen iltihap da vefatında etkiliydi. 3 böbreği olduğu görüldü. Safrakesesinde taş, karaciğerinde sarılık, akciğerlerinde - adeta kömürleşmişlerdi! - verem belirlendi. Beyin damarlarında tıkanıklık, kalp büyümesi de tespit edildi. Fakat yüreği sağlamdı. ‘Biyolojik yaşının 130 olduğu tahmin edildi!’
‘Hastane Başhekimi Rıfat Hamdi Bey’in açıklamasına göre Zaro Ağa, 162. yaşını idrak ettiğini söylemişti!’
Zaro Ağa’ya yapılan ‘ölü açımı işlemi’nin devamı da vardı. ABD’li tıp insanları, uzun yaşamın sır(lar)ını öğrenmeye kararlıydı. Ağa’nın beyni, akciğerleri ve kalbi, özel solüsyonlu kavanozlara konuldu, incelenmesi için ABD’ye gönderildi. Aradan hayli zaman geçti. Kavanozda muhafaza edilen beyninin geri gönderildiği, Sultanahmet Sağlık Müzesi’nde muhafaza edildiği haberleri basında yer aldı. Halkın ziyaretine da açıldı. Fakat daha sonra aniden ortadan kayboldu. Akıbeti hakkında bilgi edinilemedi.
- Ağa’ya Göre Hanımlar Narindi, Çabuk Hastalanırdı… -
Ağa’nın ölüm haberi, yerli ve yabancı basın yayın organlarında geniş ilgi buldu. Vefatı duyulunca, tedavi gördüğü hastane gazeteci ordusu tarafından adeta işgal edildi. Her muhabir özel, farklı, ‘atlatma’ bilgi(lerin) peşine düştü. En çok merak edilen konuların başında, özel hayatı ve kadınlar gelirdi. Eşlerinin tamama yakını kendi köylüsüydü. Bazı kaynaklara göre 13, kimilerince 17, bir kısmına bakılırsa da 27 ila 29 evlilik yapmıştı. - İddiaya inanılırsa, eşlerinden birisi de ‘gayrimüslim’di! - Zaro Ağa, çok sayıdaki evliliğinin sebebini, ‘hanımlar pek narin, çabuk ihtiyarlıyor ve ölüyorlar,’ şeklinde açıklamıştı.
7 Gün dergisinin ünlü muhabiri Hikmet Feridun Es, kendisi ile röportaj yapmayı başardı. Es’in kayıtlarına göre Ağa, 11 evlilik gerçekleştirdi. 13 çocuğu ve 26 torunu oldu. - Bir başka araştırmacının bulguları dikkate alınırsa, 96 yaşına bastığında 36 evlat sahibiydi! -
Zaro Ağa, Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedildi. ‘Hamidi’ başlıklı mezar taşı, baş kısmına dikildi. Üzerine, ‘Bitlisli Şemsi Ağa’nın Oğlu, 160 Yaşında Ölen Zaro Ağa’nın Ruhuna Fatiha!’ ibaresi kazınmıştı.
Aradan geçen yıllar içinde kabri bakımsızlıktan harap hale geldi. İşaret taşı maviye boyanmış, hatta parçalanmıştı. Mezarının bakıma, - daha doğrusu! - yenilenmeye ihtiyacı vardı.
Ali Hikmet İnce