11 Ocak 1923 tarihinde Atina’da demirleyen Alkmini gemisinden inen Kirkor Nazlıkiyan Efendi; Binbaşı Fevzi Kamacı’dan başkası değildi. Tam 10 yıl Atina/Pire sokaklarını adım adım dolaşıp fare kapanı satan Nazlıkiyan Efendi; Yunanistan’dan çok önemli mahrem bilgileri Türkiye’ye aktardı. ‘Yakalanacak!’ denildiği anda da ortadan sır oldu; kendisinden haber alınamadı.
GÜZEL SESLİ FARE KAPANI SATICISI
1930’lu yıllarda Atina ve Pire sokaklarında güzel sesli bir fare kapanı satıcısı dolaşırdı. Gün boyunca kendisinin imal ettiği kapanları, sokaklarda gezinip satardı. O’nu, Atina ve Pire’de tanımayan yoktu. Pek para kazanamazdı; ama her gün caddeleri/sokakları arşınlardı. Akşamları ise; gecekondusuna döndüğünde udunu eline alırdı; önce uzun taksim, ardından da İstanbul şarkıları döktürürdü. Kendisi gibi Türkiye’den göç etmiş komşuları, ‘çilingir sofrası’na misafir olurdu/gelirdi. Bir yandan kafa bulurlar; öbür taraftan da ‘sıla hasreti’ni gidermeye çalışırlardı.
Adamın adı: Kirkor Nazlıkiyan’dı. Ortadan biraz uzun boylu, esmer tenli, pala bıyıklıydı. Etkileyici ve melodik ses tonuna sahipti. Rumcası, Yunancası ve Türkçesi mükemmeldi/kusursuzdu. Musiki bilgisi/kültürü ve icracılığı aileden mirastı. Konuşurken, şarkı okurken dinlenirdi/dinletirdi. Ud, keman, buzuki çalardı. İltica dosyasında, Antalyalı olduğu yazılıydı. Kokkinia Sokağı’nda 128 nolu evde otururdu. Kendisi gibi bir göçmen: Urania Hekide ile de ‘dost hayatı’ yaşardı. Tabiatıyla en yakın komşuları bile, ‘dost hayatı’ sürdürdüklerini bilmezler; karı/koca zannederlerdi. Kadının sesi de çok güzeldi. Akşamları kocasının faslına eşlik eder; komşularıyla ‘sirtaki’ de oynardı. Hatta dedikodulara bakılırsa; yandaki komşunun yakışıklı oğlu ile de ‘kırıştırırdı’!
ATİNA VE PİRE SOKAKLARINDA BİR TÜRK SUBAYI
Yunan Gizli Polisi; bir Türk ajanının Yunan Donanması ve yeni kurulmaya başlanan Yunan Hava Kuvvetleri hakkında Türk Genel Kurmay Başkanlığı’na sürekli bilgi gönderdiğini tespit etmişti. Ajan; önemli yollar, limanlar ve askerî üslerle ilgili malûmatı; başkaca haberleri büyük gizlilikle/ustalıkla yolluyordu. Yunan Gizli Polisi; Ankara’daki bir ajanı aracılılığı ile bilgi edinmişti. Ajanın verdiği malumat müphemdi. Türk ajanının Fevzi isimli bir binbaşı olduğu biliniyordu. Türk Deniz Kuvvetleri’nde görevliydi. Ama kendisini o kadar ustalıkla gizlemişti ki; çok ‘hayatî’ bilgiler aktardığı hâlde yakalanamamıştı. Demek ki; Yunanistan’ı çok iyi biliyordu; ‘Yunanca’sı da mükemmeldi.
Yunan Gizli Polisi’nin sadece ismini bildiği Fevzi Kamacı’nın Yunanistan’a geliş tarihi 1923’dü. Yunan Ordusu’nun Ege’deki bozgunundan sonra, Anadolu’yu terk etmek zorunda kalan Rum asıllı azınlık mensuplarının arasında sızmıştı. F-375 kot numarası ile ‘istihbarat çevreleri’nce tanınan Binbaşı Fevzi Kamacı; Türk Milli Emniyet Teşkilatı’nın uzun vadeli yatırımıydı. 11 Ocak 1923 tarihinde Alkmini isimli gemiyle Yunanistan’a ayak basmıştı. Yunan resmî makamlarına ibraz ettiği belgelerden birisi de: Mersin Ermeni Kardeşler Cemiyeti’nden aldığı referanstı. Belgede Nazlıkiyan; Türk ‘barbar!’lardan kaçan bir ‘dost’ diye tanımlanıyordu. Tabiî ki, Nazlıkiyan ‘kurtuluş(u)!’ için Yunanistan’a sığınmıştı/kaçmıştı.
Ve Nazlıkiyan Efendi, on yıldır Yunanistan’daydı. Geçen süre zarfında da, Pire’nin Paşa Limanı semtindeki Türk Büyükelçiliği’ne değeri para ile ölçülmeyecek derecede kıymetli bilgiler aktardı. Büyükelçilik yetkilileri; Kirkor Nazlıkiyan’ın ‘bilgi’lerini şifre ile Ankara’ya geçti.
Nazlıkiyan Efendi; haftada birkaç gün mutlaka Türk Büyükelçiliğı’nin bulunduğu sokaktan geçerdi. Sesini yükselterek, kapan satar gibi yapardı; ama aslında, ‘Ben buradayım!’ sinyalini verirdi.
Atina ve Pire sokaklarını arşınlayıp, fare kapanı satan adamdan kim şüphelenebilirdi ki?
NAZLIKİYAN’IN ‘DOST’U DA BİR ‘AJAN’DI!
Binbaşı Fevzi Kamacı; nam-ı diğer Kirkor Nazlıkiyan, bütün faaliyetlerinin bir gün bitebileceğini, yakalanabileceğini de bilirdi/hesaplardı. Haftanın bir günü, Pire’nin salaş meyhanelerinde Türk Ticaret Ataşesi Halil Mithat Bey’le buluşurdu. Hem elindeki bilgileri verirdi; hem de kendisini ilgilendiren bir husus varsa öğrenirdi.
Bu arada, Ankara’daki Yunan ajanından alınan bilgiler üzerine, Atina’daki Türk ‘anten’inin kesin kimliğinin/barındığı yerin tespitine çalışılıyordu. İhtimaller değerlendirilince, ‘ajan’ın Türkiye’den gelmiş ‘göçmen’ler arasından çıkabileceği; Türk Büyükelçiliği mensuplarından birisiyle ilişki kurabileceği tahmin edildi. Böylece ‘denklem’in çözülmesi kolaylaştı. Şüpheler, Kirkor Nazlıkiyan Efendi üzerinde toplandı. Yılların ‘tecrübesi’ne sahip Binbaşı Fevzi Kamacı, etrafındaki halkanın daraldığını fark etmekte gecikmedi. Ve aniden ortadan kayboldu. Takipçiler; kaldığı evin etrafını kordon altına aldılarsa da, yakalayamadılar. Tekrar dönebileceğini hesaplayarak kesin operasyona girişmediler.
Kamacı; fevkalâde derecede ileriyi görebilen kurmay subaydı. Kendisinin takip altına alındığını sezince; ‘dost’u, güzel Urania’yı devreye soktu. Urania; Yunan Sivil Savunma Örgütü’nde çalışmaya başladı. Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinde kurulu uçaksavar bataryalarını ve makineli tüfek üslerini kolayca öğrenebildi. Edindiği bilgileri ve haritaları da doğrudan Kirkor Efendi’ye getirdi. Kirkor Efendi de; herkes uyuduktan sonra faaliyete geçiyor; bilgileri küçük kâğıtlara not ediyor; haritaların kopyalarını çıkarıyordu. Belirlenen gün ve saatte, bağlantı kurduğu Türk yetkiliye ulaştırıyordu.
Ortadan aniden buharlaşan Kirkor Nazlıkiyan Efendi’nin Fevzi Kamacı olması ihtimali kuvvet kazandı. ‘Dost’unun aniden konuşması da aranan kişinin kimliğini netleştirdi. Zira güzel Urania; çalıştığı yerde genç ve yakışıklı bir jandarma teğmenine kalbini kaptırınca, çözüldü. Yaşadığı adamın bir Türk olduğunu, Türkiye hesabına ‘casusluk yaptığını’ açıkladı. Teğmen; haberi hemen yetkililerine aktardı.
Türkiye hesabına çalışan başka bir kadın ajan, Despina Aslanoğlu da Yunan Gizli Polisi’ne teslim oluyor, bütün faaliyetini ifşa ediyordu.
ANKARA’DAKİ AJAN DA DİKKAT ÇEKİYOR
Atina’nın Ankara’daki ‘anten’i çok önemli bir mesaj daha geçti. Fevzi Kamacı’nın birlikte yaşadığı güzel Urania’nın çok şey bildiğini tekrarladı. ‘Susturulabileceği’ni hatırlattı; bizzat Türk yetkililerin böyle bir karar aldıklarını iddia etti.
Urania; eski ‘aşk’ının eylemlerini açıklar; Despina Aslanoğlu yön değiştirip ‘fermuar’ını gevşetirken; Atina’da Yunan Gizli Polisi’ne Lamia Jandarma Komutanlığı’ndan bir telefon mesajı geldi. Kirkor Nazlıkiyan adlı şahsın, Sitili Ada’da 5 aya yakın kaldığı tespit edilmişti. Ama Nazlıkiyan Efendi’ye son günlerde rastlanamıyordu. Yunan Gizli Polisi; Genel Kurmay Başkanlığı’na durumu bildirip, adanın ‘hassas’ bir konumu olup olmadığını sordu. Gelen cevaba göre; adada özel askerî yollar inşa ediliyordu.
Türk ajanının orada bulunuş nedeni anlamak artık hiç de zor değildi.
Atina sokaklarında şarkılar eşliğinde fare kapanı satan; aslında bir Türk Binbaşı’sı olan Fevzi Kamacı’yı bir daha gören çıkmadı. Kamacı; geldiği gibi yine gizli yollardan ülkesine dönmeyi başardı.
Ali Hikmet İnce