Lüks Nermin adıyla maruf Şaziye Topçu Zeren; hatırı sayılır sayıda politikacıyı kendine bağlamıştı ve isteklerini yaptırabilmişti.
İstanbul’un ilk yerli maması Lüks Nermin; Beyoğlu Taşlı Tarla’daki Nermin Apartmanı’ndaki ‘Birleşme Evi’ni turistik pansiyon belgesiyle çalıştırıyordu. Pansiyon görünümlü fuhuşhane bazen ahlâk polisi tarafından basılıyor; ‘icra-ı faaliyet’ halindeki küçük kızlar ve müşterileri hastaneye sevk ediliyordu. Polis ne zaman pansiyona gelse; Lüks Nermin bağırıp çağırmaya başlardı; ağzına gelen küfürleri sıralardı. Hattâ görevini yapan memurları açıktan tehdit ederdi. Onları ‘kuş uçmaz, kervan geçmez’ yerlere tayin ettirmekle korkutmaya çalışırdı.
Fuhuş tarihinin önemli figürü Lüks Nermin; mesleğe Rumeli Han’da başlamıştı. Polis baskınından ve basının yayınlarından bıkmış; sonunda lüks/zengin semtlerinden Osmanbey’de karargâh kurmuştu.
Müşterileri seçkin kişilerdi; portföyünde politikacılar, bürokratlar, milyonerler, yazarlar, vb. gibi toplumu yöneten/şekillendiren şahsiyetler çoktu. Yassı Ada’daki ifadesi dikkate alınırsa; devrin en önemli idarecileri yanındaydı; isteklerini karşılıyordu; karşılığında ricalarını iletiyordu. Mesela ülkemize konuk gelen bazı devlet başkanları ve başbakanların ‘ihtiyaçlarını gideriyor’du! O dönemin gazeteleri, hicap edip isim vermemişti; ama hizmetlerinin geniş listesini de yayınlamıştı. İddialarına bakılırsa Lüks Nermin; sadece meşhur/bol paralı kişilere hizmet vermemişti. Bir yandan da - zorunlu! - devlet hizmetini başarıyla yerine getirmişti. 1959’da Türkiye’yi ziyaret eden, Endonezya’nın Kurucu Devlet Başkanı Ahmet Sukarno’yu gönderdiği kız aracılığıyla - bilmeden! - ‘bel soğukluğu’na ducar etmişti. İstemeden bir diplomatik krize sebebiyet vermişti: - anlatılana göre! - Endonezya, Türkiye’ye nota vermişti…
Yazıl(a)mayan politikacıların isimleri uzun bir liste oluşturuyordu.
Döneminin tanığı bir gazetecinin kaydettiğine göre; Lüks Nermin’in devlet katında bile saygınlığı vardı. Lüks Nermin denilince, duvardan duvara halılı, gayet loş ışıklandırmalı, ‘baby doll’ kızların servis yaptığı, muhkem/kocaman bir ev anımsanırdı. ‘Polis baskınına uğrama’ korkusu olmayan ‘korunaklı!’ bir randevuevi…
Lüks Nermin; çok kindar ve despot kadındı. Ayağına çelme takan bazı polislerden intikam almayı başarmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Ahlâk Zabıtası Şefi Aziz Dostgül’ü sürdürmüştü. Dostgül çevresinde; ‘rüşvet yemez’, ‘torpil yapmaz’, ‘fuhuş tüccarlarına nefes aldırmaz’ bir devlet memuru diye tanınmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Haydar Özkın; Dostgül’ün her icraatını destekliyordu; yanında olduğunu hatırlatıyordu. Özkın’ın ifadesine göre Aziz Dostgül; doğru yoldaydı ve kimse dokunamazdı.
Lüks Nermin; ‘bela’ diye nitelediği Aziz Dostgül’ün yerini değiştirtmek için Ankara’ya heyetler göndermişti. Heyet - ki, hepsi de Lüks Nermin’in adamlarından oluşuyordu! -, İstanbul’daki bar ve pavyon, turistik yerlerin sık sık basıldığını, müşterilerinin rahatsız edildiğini iletiyorlardı. Heyetin Ankara’ya gidişinden bir hafta sonra, Dostgül’ün tayini çıktı.
Tarihe ‘muhafazakâr!’ diye geçen iktidar sahipleri, ‘kamu hizmeti yaptığını!’ iddia eden mamanın isteğini yerine getirmişti: Fuhuşa savaş açmış ‘kamu görevlisi’ni sürdürmüştü.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Ali Hikmet İnce