İngiliz Gizli Servisi ve diplomatları; İttihat ve Terakki Partisi’nin triosu, Talat, Cemal ve Enver Paşa’yı yönetime geldikleri andan itibaren çok özel/yakın incelemeye aldı. Özel hayatları, kişisel özellikleri, kuvvetli/zayıf noktaları, zekâ seviyeleri, hatta siyasî/askerî kapasiteleri/kabiliyetleri didiklenip raporlandı.
Enver Paşa’nın Naciye Sultan’la Damat Ferit Paşa’nın Konağı’ndaki düğünü en ince detaylarına kadar izlendi/mercek altına alındı. Düğün için alınan yatağın fiyatı bile yazışmalara/raporlara girdi.
İngiliz Gizli Servisi’nin ve diplomatlarının istihbarat yazışmalarına göre Enver Paşa; Berlin’de askeri ateşe iken, Almanlar tarafından el üstünde tutuldu, pohpohlandı; sonunda da Alman sempatizanı/yandaşı kesildi.
Aynı raporlara göre Enver Paşa; Saray’da görevli basit/sade memurun oğluydu. 30 yaşında Harbiye Nazırı oldu. Babasının da statüsü yükseldi: Ahmet Enver Bey ‘Saray Başmimarlığı’na atandı.
Enver Bey, askeriyeden yetişti; 1908 Devrimi’nin ‘kahraman’ıydı. Berlin’e askeri ateşe tayin edildi. Almanların özel ilgisine mazhar oldu; Alman sempatizanı kesildi. Trablusgarp Savaşı’nda Bingazi Savunması’nda iyice ünlendi; şöhret başını döndürdü. Yazılan yorum(lar)a bakılırsa; askeri yeteneğe - gerçekten! - sahip olup olmadığını ispatlayamadı. Balkan Savaşları’nda da önemli başarısı yoktu.
- Ordudaki Yeteneksiz Subayları Tasfiye Etti… -
Osmanlı Tarihi’nde ilk defa ordu içindeki yeteneksiz ve yetersiz personeli/subayları temizleme/ihraç etme cesaretini gösterebildi.
Enver Bey; yaklaşık 1.65 metre boyundaydı; zayıf /sağlıklı vücuda sahipti. İtalyan kesimi saç tarzı ile yakışıklı sayılırdı. Açık tenliydi; parlak gözleriyle tebessüm ettiğinde çekici görünüm kazanırdı. Sessiz ve ağzı sıkıydı. Cemiyetin politikalarında/icraatlarında çok etkindi; fakat uzun zaman arka/geri planda kalmayı başardı.
Sadrazam haricindeki diğer bakanlar ve İttihat ve Terakki Partisi’nin yöneticileri basit yaşantılarını değiştirmedi/aynen sürdürdü. Fakat Enver Paşa, büyük/görkemli malikânede oturdu. Tek başına dışarıya çıkmadı. Yanına yaverini ve en az 4-5 generali almadan görünmedi. Her zaman arka(sın)dan - içinde korumalarının bulunduğu! - otomobil takip ederdi.
Gösteriş yapmayı sev(er)di. Bir defasında, Avrupa devletlerinin büyükelçilerine davet verdi. Konukları önceden karşılamak yerine, herkesin gelmesini bekledi. Kraliyet mensubu edasıyla mahiyeti eşliğinde salona giriş yaptı.
- Tam Bir Alman Hayranı Ve Dostuydu… -
Raporlarda yazıldığına göre; düşük kapasiteye ama sınırsız kibire sahipti. ‘Oyuncak gibi kullanmaya niyetli’ Almanlar tarafından kolayca/zorlanmadan elde edildi. Katıksız Alman hayranı kesildi; savaşta Almanya tarafında/safında yer alma konusunda zorlanmadı. ‘Şüphesiz ki, Jön Türk Partisi içindeki en suçlu kişiydi.’
Esasında kişisel hiçbir askeri başarısı yoktu. Ama ilk devrimin kahramanı payesiyle anıldı. Kendini - dünyaya yeniden gelmiş! - Napolyon olarak görürdü. Fransız’ın heykelini masasının üzerinde bulundururdu. Ülkeyi kurtarmanın/yönetmenin kaderine yazıldığına inanırdı.
İngiliz kayıtlarına göre; aşırı şişirilmiş balona benze(tilebili)rdi. Avrupa basınının ve politikacılarının abartılı konuşmaları ve değerlendirmeleriyle hak etmediği şöhrete sahipti. Sıradan fakat yakışıklı subaydan kahraman yaratıldı. Enver Paşa; Neue Freie Presse adlı Yahudi/Alman yayın organınca Bonnaparte, Achilles ve Siegfried ile karşılaştırıldı/kıyaslandı. Orta Avrupa’nın Yahudi basını da aynı şekilde davrandı. Arnavut kökenliliği - kayıtlara göre! - tartışıldığında; ‘Korsika gibi Arnavutluk da kartal yetiştirir,’denmesi, halkın gözünde mükemmel şöhret kazandırıldığına işaretti.
Amaçlarına ulaşmadaki sınırsız hırsı ve vicdansızlığı yüzünden Nazım Paşa’yı kendi eliyle vurdu. Ardından 1913’deki hükümet darbesini organize etti.
Edirne’nin tekrar Türklerin eline geçmesini sağladı. Fahri Paşa komutasındaki birliklerin - fetihten hemen sonra! - Edirne’ye girmemeleri emredildi. Enver Paşa beklenildi; başındaki Napolyonvari şapkası ve develerden oluşan birliğin öncülüğünde şehrin ana kapısından kahraman edasıyla süzülüşü sağlandı.
Karısı - Naciye Sultan! -, Padişah’ın kuzeniydi. Söylentilere göre Enver Paşa; Almanların cesaretlendirmesiyle tahta çıkmayı/oturmayı arzulamaktaydı.
- İngiliz İstihbaratı, Enver Paşa’nın Düğününü İzledi… -
Enver Paşa; 5 Mart 1914 Perşembe günü, Naciye Sultan ile Damat Ferit Paşa’nın konağında yapılan muhteşem düğünle dünya evine girdi. Hava sisliydi ve hafif yağmur çiseliyordu. Naciye Sultan; Hartum eski Sultanı - müteveffa! - Süleyman Efendi’nin mahdumesiydi/kızıydı. Türkiye’de yürürlükteki âdete göre; düğünlerde misafirlere yemek verilirdi. Yemeğin zenginliği ailenin onurunu ve asaletini yansıtırdı.
İngiliz İstihbaratı’nın kayıtlarına göre; Enver Paşa’nın düğünü standart Türk insanınınkinden farklıydı. Paşa; müstakbel eşini davetliler ve yabancı diplomatlarla tek tek tanıştırdı. Naciye Hanım çok şık gelinlik giydi; misafirleriyle Fransızca konuştu. Söyleşisi hayli uzundu.
Enver Paşa ve Prenses Naciye Hanım, nikâh defterini beraberce imzaladı.
Çok sayıda davetli Türk ve yabancı kadın, Naciye Sultan’ı gelin odasında da ziyaret etti. Odadan çıkanların yerini hemen yenileri doldurdu. Bir ara Enver Paşa da odaya girip Avrupalı hanımlarla sohbet etti.
İngiliz İstihbaratı’na düğün bilgilerinin toplanmasında, davetliler arasındaki Avrupalı bir hanım da yardım etti.
Enver Paşa, yerli konuklarına düğün yemeği verdi. Avrupalıları ziyafete çağırmadı. Öncesinde de misafirlerini tek tek kabul etti ve hatırlarını sordu.
İngiliz belgesine göre; düğün yatağına 1.000 Sterlin ödendi. Orijinal belgede, bu bilginin bulunduğu paragrafın üzerinin çizildiği görüldü.
- Birinci Dünya Savaşı’na Girme Kararını Tek Başına Verdi… -
Savaştan önceki 3 ay boyunca, Almanya’yı sürekli övdü. Sempatisini tekrarlarken; Osmanlı’nın Almanya ile ittifak içinde savaşa girmesi fikrini savundu; arkadaşlarını ikna etmeye çalıştı. Yoğun ısrarlarıyla dava arkadaşlarını razı etmeyi başardı. Destek bul(a)masaydı; tek başına savaşa girme kararı alabilirdi/alırdı. Alman Amirali Suchon’un Osmanlı Donanması’nın başında Odesa’ya yaptığı saldırı yalnızca Enver Paşa’nın bildiği sırdı. Belki Talat Paşa da - Dahiliye Nazırı! - haberdardı. Sadrazam ve diğer nazırlar bihaberdi. Talat Paşa; Ermeni olaylarıyla meşguldü.
Kayıtlara göre; Paşa’nın Ermeni suikastına uğramaması büyük sürprizdi/şanstı. Her zaman - aşırı! - tedbirli ve dikkatliydi.
Raporlarda, Enver Paşa’nın İngiltere’nin gücünü ve kaynaklarını hafife aldığı vurgulandı. ‘İngiliz Ordusu’nun gücünü ve savaş kabiliyetini küçümsedi,’ değerlendirmesine de yer verildi.
(Yazı için Bülent Özdemir’in Osmanlı’nın Wikileaks Raporları, Kenan Aksu’nun İngiliz Gizli Belgelerinde Enver Paşa adlı kitaplarından da yararlanıldı.)
Ali Hikmet İnce