‘Harki’ kelimesi, Cezayir’de konuşlanmış Fransız askeri birliği ‘Harka’dan türedi. Anlamı: ‘Fransa’ya hayranlık duyan, Fransız bayrağı altında çalışmayı/savaşmayı kalben/fikren benimsemiş Müslüman Cezayirli Arap veya Berberi’ demekti. Cezayir Bağımsızlık Savaşçıları, ‘Harki’ sıfatını ‘vatan haini’, ‘Fransız işbirlikçisi’ anlamında kullandı.
Harkiler, 1954 ile 1962 arasında Cezayir’de süren bağımsızlık savaşında sömürgeci Fransız Ordusu’nun yanında yer aldı. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, sayıları 263 bin idi. 60 bini aktif asker, 153 bini ise yedek kuvvetti. - Daha doğrusu köy korucusuydu! - 50 bine yakını ise bürokratik görevli, kasaba, köy veya daha küçük birimlerde yöneticiydi. Aileleri de dikkate alındığında, ‘Harki’ nüfusu bir milyonun üzerindeydi. Hepsi de düzenli maaş sahibiydi.
- Harkiler, Kendi Kaderlerine Terk Edildi… -
Müslüman Cezayir halkı, birçok savaşta, özellikle de Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa bayrağı altında savaştı. Harkiler, asıl şöhreti, Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda kazandı. Sömürgeci Fransa Ordusu’nun yanında - aynı safta! - soydaşlarına karşı mücadele verdiler. Fransa’ya ve Cumhuriyete bağlılık yemini etmişlerdi. Cezayir’in Fransa tarafından ilelebet yönetileceğine inandılar. Müstemleke idaresinde kazandıkları imtiyazlar sürecekti.
Harkilerin Fransa aşkı/bağlılığı bir anda yerle bir oluverdi. Fransız hükümeti, 18 Mart 1962’de, Cezayir’den çekilme ve bağımsızlığı tanıma kararı aldı. Evian Anlaşması ile her iki tarafın mutabakatı imza altına alındı. Fransız üniforması giyen Cezayirli kökenli askerler terhis edildi. Köy korucuları silahsızlandırıldı. Doğdukları yerlere dönmeleri istendi. Hükümette ve yerel yönetimde çalışanlar da yalnızlığa terk edildi. Başlarının çaresine bakacaklardı. ‘Fransa’ya ve sömürge yönetimine gönül vermiş, rüştlerini ispat etmiş Harkiler şoka girdi!’ Ne yapacaklarını şaşırdılar. Ülkelerinde kalmaları/barınmaları imkânsızdı. Can güvenlikleri yoktu. Kendilerini savunabilecek silah ve teçhizattan da yoksundular. Tek kurtuluş çareleri: Fransa’ya sığınmaktı/’kapağı atabilmekti’. - Ama General Charles de Gaulle, Arap kökenli göçmenlere sıcak bakmıyordu! - 4 Temmuz 1962’de, Fransa’nın son askerleri de ülkeden ayrıldı. Harkiler’in getirilmesi kesinlikle yasaktı. ‘Müttefikler, ölüme terk edilecekti!’
Bazı Fransız subaylar emir dinlemedi. 20 bini aşkın Harki ve aile bireylerine iltica hakkı sağlandı.
- Harkiler, Üvey Evlattan Daha Aşağı Görüldü… -
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi - Front de Libération Nationale, FLN! - insan avı başlattı. Fransa’nın yanında vuruşan Harkiler hedefe konuldu. Hiçbirisine merhamet edilmedi. Aileleri de hisselerine düşen pay(lar)ı aldı. Katledilen işbirlikçi sayıları çelişkiliydi: Bir iddiaya göre FLN üyeleri, 30 ile 150 bin arasında Harki katletti. Tarafsız gözlemcilerin belirlediği rakam ise 65 ile 70 bin arasındaydı.
Fransa, ülkeye ulaşabilenleri ‘mülteci’ kabul etti. Lozere yakınındaki toplama kampına yerleştirdi. Topluma karışmaları engellendi. Yıllarca dikenli teller arasında yaşadılar. Ağır sağlık sorunları ile uğraştılar. İnsanlık dışı şartlar altında hayata tutunmaya çalıştılar. Aşağılandılar, insan yerine dahi konulmadılar. Sonunda, Arap orijinli işçi ve - Mısırlı ve Tunuslu! - sığınmacıların barındığı semtlerde/mahallelerde yerleşik düzene geçmelerine izin verildi. ‘Harki nüfusu, 2 cami arasında kalmış beynamaz(lar) gibiydi!’ Fransızlarca ‘Arap!’ diye küçümsendiler, sevilmediler. Ülkeye çalışmaya gelen soydaşlarınca da rakip görüldüler. Emekçi Araplar, ücretlerinin düşeceğine, işlerini yitireceklerine inandılar.
Tüm olumsuz şartlara karşın Harkiler, hayata tutundu, nüfusları arttı. 2000’li yıllarda, Arap asıllıların ‘Hain oğlu!’ diye aşağıladığı, Fransızların görmezden geldiği kitlenin üzerine aniden güneş doğdu. Siyasi partilerin, politikacıların gözdesi oluverdiler. Kendilerine cazip sözler verildi. Yüksek getirili iş, sağlık şartlarının iyileştirilmesi, insanca barınacakları konut vb. vaatler tekrarlandı.
Siyasi gözlemcilere göre Harki toplumu yeterince tecrübe sahibiydi. Fransa’nın sözünü nasıl tuttuğunu tarihten bilirlerdi.
- Fransa, 1962’deki Tarihi Hatasını Kabullenir Göründü… -
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 2003’de ‘Ulusal Yas Günü’ ilan etti. Paris’te, İnvalides’de, tören düzenledi. Etkileyici ve duygusal nutuk çekti. Cezayir’de Harkiler’in katledilmesinde ülkesinin ihmalini kabul eder göründü. Bağımsızlık Savaşı’nda ve sonrasındaki yitirilenleri ‘büyük kayıp’ diye niteledi. Dönem yöneticilerinin sebep olduğu hasar(lar)ı giderme sözü verdi.
Harkiler, 2007’de, Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde Nicolas Sarkozy’e oy verdi. 2012’de Nicolas Sarkozy’i ve Marine Le Pen’i destekledi. Her iki lider de, ‘Ulusal Yas Günü’ törenlerine iştirak etti.
Harki kökenli ünlü şarkıcı Enrico Macias, 2007’de Sarkozy’e desteğini açıkladı. Ama sonraki intihapta mesafeli davrandı. Vaatlerini yerine getirmediğini savundu.
Sonraki Cumhurbaşkanı François Hollande, Chirac’ın girişimini bir adım öteye götürdü. 2014’de, Harki aileleri için yardım fonu planını devreye soktu.
Cumhurbaşkanı Macron, Twitter’den paylaşım yaptı. Harkiler hakkında düşüncelerini açıkladı: ‘Geçmişimizle yüzleşmemiz lazım! Kökenlerimiz ne olursa olsun Cezayir’de doğanların geri dönüş yolunu bulması gerekiyor!’
Macron’un tweeti, Fransa ile aynı cephede savaşan sonra da ülkelerinden ayrılan kitlelerin geri dönmeyi düşünmeleri gerektiği şeklinde değerlendirildi. ‘Pides Noirs’ diye tanımlanan, nesillerce Cezayir’de ikamet etmiş, sömürge yönetimi son bulunca göç etmek zorunda kalmış Avrupa kökenliler de öneriden etkilendi/alındı.
- Arap Asıllılar, Fransız Seçmenlerin Yüzde 8’ini Oluşturdu… -
Cezayir’den ayrılan Avrupa orijinliler sadece Fransa’da değil, Tunus’da ve Fas’ta da yerleşikti. Sadece Harkilerin günümüzde 3-4 milyonluk nüfusa sahip oldukları tahmin ediliyordu. Avrupa kökenli Cezayirliler de rakama dâhil edildiğinde, Fransız seçmenin yüzde 7 ile 8’ini oluşturuyorlardı. ‘Aşırı sağdan aşırı sola karşı hemen bütün siyasi partiler, sorunu kalıcı şekilde çözme sözü veriyordu!’
Macron, Fransa’nın Cezayir’de sömürge döneminde yaptıklarını ‘İnsanlığa Karşı Suç!’ şeklinde değerlendirdi. Ülkeye yaptığı resmi ziyarette, pek çok kişinin beklentisini boşa çıkardı. Resmen özür dilemedi. Ama müstemlekeciliği ve uygulamalarını kötülemeyi sürdürdü.
Yine Macron, 1957’de, Cezayir’de sömürgeciliğine karşı yürütülen mücadeleyi destekleyen Maurice Audin adlı kişinin Fransız askerlerince tutuklanıp öldürülmesini de kabullendi. ‘Vahşet!’ diye yorumladı.
Macron, 19. yüzyılda Fransa’ya götürülüp sergilenen Cezayirli muhaliflere ait kafataslarını da iade etmeyi önerdi. Ulusal Doğal Tarih Müzesi’nde sergilenen 37 kurukafadan birisi çok önemli kahramana aitti. 1849’da, Zaatcha Direnişi’ni örgütleyen Şeyh Bouziane’nindi. Şeyh, Fransız kuvvetlerine teslim olmamış, 800’ü bulan destekçisi ile öldürülmüştü. Kafası kesilmiş, teşhir edilmek amacıyla Paris’e gönderilmişti.
Napolyon’un Mısır’da bıraktığı Fransız kuvvetlerinin komutanı General Jean Baptiste Kléber, 1800’de, suikasta uğradı. Saldırıyı düzenleyen grubun lideri Süleyman Halebi uzun işkencelerden sonra acımasızca öldürüldü. Kafası koparıldı. Vücudunun bazı uzuvlarıyla teşhir amacıyla Fransa’ya gönderildi. Muhalefet eden veya düşmanlık besleyenlere ders verilecekti/gözleri korkutulacaktı. ‘Tarihi kayıtlara göre Fransa, Cezayir’deki 130 yıllık yönetimi süresince 10 milyona yakın insanı katletti. Cezayir İnsan Hakları Savunma Birliği de, aynı rakamı açıkladı!’
- Cezayir, 1 Milyondan Fazla Şehit Karşılığında Bağımsızlığını Kazanabildi… -
Cezayir’de, 1 Temmuz 1962’de gerçekleştirilen referandum sonunda halkın yüzde 99.72’i kabul yönünde oy kullandı. Ülke bağımsızlığını ilan etti. 130 yıl süren Fransız sömürge yönetimi tarihe karıştı. Azatlık 1 milyondan fazla vatan evladının hayatını yitirmesiyle kazanılabildi!
Fransa, müzelerinde bulunan 18 bin kuru kafa ve iskeletten 24 tanesini iade kararı aldı. Kalıntıların 2 bini Cezayirlilere aitti. Kalanı Mısır ve Suriye uyruklu vatandaşlarındı. Mısırlı komutan Musa Darkavi de mezalime uğrayanlar arasındaydı. Cezayirli direnişçilere yardım amacıyla katılmış ama mezalimden kurtulamamıştı. Onun da naşı diğer 23 kişi ile birlikte Cezayir’e iade edildi. 19 Temmuz 2020’de anlamlı/duygu dolu tören düzenlendi.
Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Genevieve Darrieussecq, Harki toplumuna müjde verdi. Cezayir’de Fransa’nın yanında savaşanlara 40 milyon avro yardım yapılacaktı. 2 bin civarında Harki destekten yararlanacaktı.
Darrieussecq, Ulusal Anma Günü’ne diğer selefi politikacılar gibi iştirak etti. Harkileri ‘Kahraman!’ diye niteledi, övdü. Sonra da anılarının toplanıp arşivleneceğini ve ilgililerin hizmetine sunulacağını açıkladı.
- Ünlü Futbolcu Zidane, ‘Harki’ Asıllı Olmakla Suçlandı… -
Fransa Danıştayı da, Macron Hükümeti’ne paralel karara imza attı. Göç sonrası toplama kamplarına kapatılan Harkilerin yaşadığı kötü şartlardan dönemin yönetimini sorumlu tuttu. Hatta bir Harki’ye tazminat ödenmesini hükme bağladı. Adı açıklanmayan, 1963’de dünyaya gelen, 12 yıl - 1975’e kadar! - kamplarda yaşayan kişi, 2014’de, Cergy-Pontoise Mahkemesi’ne müracaat etti. İddiasına göre yerleşim merkezindeki olumsuz koşullardan ötürü psikolojik tedavi görmüş, sosyal destek almıştı. Eğitimini de tamamlayamamıştı. Kendisine 1 milyon avro tazminat ödenmesini talep etti. Ancak yargı başvuruyu kabul etmedi. Müracaat sahibi talebini Danıştay’a götürdü. Yüksek Mahkeme, dilekçe ve eklerini inceledi. 15 bin avro ödence verilmesini karar altına aldı.
Fransız futbolunun yıldız ismi Zinedine Zidane’nin de baba tarafından Cezayir göçmeni ve Harki olduğu iddia edildi. ‘Bazı akrabaları hâlâ Cezayir’de yaşıyordu!’ 2004’de, Fransa Millî Futbol Takımı forması ile Cezayir karşısında oynayınca protesto edildi. Cezayir tribünlerinde ‘Zidane Harki!’ posterleri açıldı. Ünlü futbol adamı, maça çıkmadan ölüm tehditleri aldığını açıkladı. ‘Harki’ iddiasını reddederken, babasının Cezayir göçmenliğini kabullendi. ‘Ailesinin hiçbir ferdi ana vatanına ihanet etmemişti!’
Ali Hikmet İnce