Natalia Revuelta; Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’nun ilk sevgilisi, hayatını en çok etkileyen kadındı.
Natalia Revuelta (89), dolu dolu geçen hayatında, evli iken Castro’yu sevdi; ideali için bütün servetini harcamaktan geri durmadı. Zümrüt yeşili iri gözlü, güneş ışığı sarı saçlı Latin dilberi gençliğinde Hollywood yıldızlarına taş çıkartacak kadar alımlıydı/güzeldi. Sabah çok erken saatlerde kalkardı; üyesi olduğu kulüpte düzenli tenis oynardı. Öğle sonrası sıcaklarını hamakta siesta yaparak geçirirdi; altın tabaklarda servis edilen istiridye ve havyar eşliğinde içilen şampanya gecelerini renklendirirdi.
Küba’nın en zengin/soylu ailelerinden birisine mensuptu; taşıdığı kanın özellikleri: Romantizm, heyecan - onda! - fazlasıyla mevcuttu. 1952’de, Havana Üniversitesi’nde tanıştıklarında Natalia 26 yaşındaydı; iki yıllık evliydi. İspanyolların 1871 yılında gerçekleştirdikleri katliamın anma etkinliğinde buluşmuşlardı. Daha sonra ülkeyi yöneten Batista rejimine karşı ilk halkayı oluşturacak grubun içine girdiler. Natalia; bildiri dağıtma, militanlara silah bulma, kitle eylemlerine katılma gibi aktivitelerin değişmez demirbaşıydı. Çok zengindi; ezilenlerin yanında çatışmaya girebilecek kadar da gözü karaydı; evinde ayaklanmayı destekleyen, devrimin planlandığı toplantılar yapılmasına izin verirdi. Kocasına hesap vermez, bildiğini okurdu; Amerikan dik başlılığına sahipti. Washington D.C.’deki Marjorie Webster Üniversitesi’nde işletme okumuştu. ABD Büyükelçiliği ve Standard Oil için çalıştı; 22 yaşındayken, ünlü kalp cerrahı Orlando Fernandez ile evlendi.
1954’de Castro hapse girince, sürekli mektup yazdı; ihtiyaçlarını karşıladı. Castro 1955’de Meksika’da devrim planları yaparken yanındaydı; burada ancak iki hafta kalabildi. Beraberliklerinin meyvesi Alina 1956’da doğdu; Castro; - gayrımeşru! - kızını üç yıl sonra görebildi. Alina (Fernandez); Castro’nun gerçek babası olduğunu 12 yaşında öğrendi; fakat kabullenemedi. Öz babasına ve kurduğu rejime muhalefet etti.
Devrim sonrası, Natalia; - Castro’nun - eşinden boşanıp kendisiyle evlenmesi isteğini reddetti. Sevgilisini desteklemeyi son nefesine kadar - uzaktan da olsa - sürdürdü; aile yadigârı altın tabakasına yerleştirdiği sigaraları ömrünün sonuna kadar içmeye devam etti. Küba’dan ayrılmadı; sembolik /fahri devlet görevleri üstlendi.
Ailesinden kalan bütün serveti devletleştirilmişti; Havana’daki tarihi malikânede kalabilmesi kendisine tanınan biricik ayrıcalıktı.
Ali Hikmet İnce