Soğuk kış günü (14 Ocak 1992’de) Taksim Parkı’nın eski bankında donmuş iri bir adamın cesedi bulundu. Parkı süpüren çöpçüler için bu yadırganacak durum değildi. Zira İstanbul’daki yüzlerce evsiz-barksız, fakir, lokma ekmeğe muhtaç insan parktaki bankların ‘tabiî konukları’ydı. Gözünü karartanlar kış mevsiminin ortasında parkta ‘konaklayabiliyor’du!
Soğuktan taş kesilmiş talihsiz adamın cebinden çıkan nüfus kâğıdı (1952 doğumlu) Adnan Ayberg adına düzenlenmişti. Biraz daha dikkat edilince cesedin bir Yeşilçam emekçisine, Yadigar Ejder’e ait olduğu ortaya çıktı. Ejder, Kemal Sunal’ın güldürülerinde çizdiği farklı karakterlerle sinema izleyicisinin gönlünde taht kurmuştu. Bin dolayında filmde oynamış, yevmiye ile çalıştığından günlük yaşamak zorundaydı. Beyoğlu’ndaki üçüncü-dördüncü sınıf salaş otel odalarında konaklayabilmişti. Bazı günler parası olmadığından yemek bile yiyememiş, borç alabileceği dostu da kalmamıştı. Yaygın iddiaya göre, o gece malum sebepten - kaldığı odanın parasını ödeyemediğinden! - otelden çıkarılmıştı. Yüksek tansiyon ve şeker hastalıklarının kıskacındaydı; düzenli bir hayata gereksinimine karşın, doktorların önerilerini de yerine getiremiyordu.
Cenazesi de birkaç seveninin/arkadaşının katılımı ile Kasımpaşa Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi. Mezarı da SODER (Sinema Oyuncuları Derneği) tarafından yaptırıldı.
Ali Hikmet İnce