Bugün İstanbul’un merkezinde kalan, herkesin güle oynaya dolaştığı Taksim Meydanı eskiden tarihi geniş mezarlıktı. Yenisi yapılan AKM (Atatürk Kültür Merkezi)’nin bulunduğu kısma Müslümanlar gömülürdü. Adı da ‘Ayas Paşa Kabristanı’ydı. Kadim mezarlığa adını Kanuni’nin veziriazamlarından Ayas Paşa vermişti. Taksim’den başlayıp Dolmabahçe’ye ve Fındıklı’ya kadar uzanan geniş alan Ayas Paşa Vakfı’na aitti. Hatta rivayete göre Paşa’nın mutantan köşkü de göz alabildiğince uzanan çayırın üzerinde iri inci tanesi misali dururdu/parlardı.
- Mezarlık Alanına Ahır Ve Tiyatro Binaları… -
Sultan Abdülmecit döneminde mezarlık arazisine el uzatıldı. Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanına kadar gelen tarihi gömüt alanındaki kabirler tamamen kaldırıldı. Kazanılan alana saray ahalisi için yetiştirilen/beslenen soylu atlara ahırlar inşa olundu. Sultan Abdülmecit, Avrupai sanatlara özellikle temaşa gösterilerine düşkündü. Arazinin bir bölümüne kendisi ve hanedan üyeleri için temsillerin verileceği tiyatro binasını inşa ettirdi.
Rahmetli hükümdar sadece bediiyata değil, karşı cinsin latiflerine de meftundu. Saray tarihçilerinin kayıtlarına göre 23 karısı vardı. Nüfusuna yazılı 43 çocuk sahibiydi. Küçük/körpe kızlara düşkünlüğü dillere düşmüştü. - Sultan’ın renkli, heyecanlı hayat hikâyesi hayli meraklı bir yazının - hatta kitabın! - bahsiydi! -
- Almanya Büyükelçiliği’ne Satılan Müslüman Mezarlığı… -
Abdülmecit’ten sonra tahta çıkan Sultan Abdülaziz, Ayas Paşa Mezarlığı’nın - 55 bin metrekarelik! - bir bölümünü Alman Büyükelçiliği’ne sattı. Karşılığında da 95 bin Taler ücret aldı. Alman yetkililer, yeni mülklerinin etrafını çevirdi. Müslüman kabristanını temizlemeye girişti. İşlem tamamlanınca da, kazanılan arsaya Alman İmparatorluğu’nun haşmetine uygun, günümüzde de Başkonsolosluk olarak kullanılan şaşaalı bina inşa edildi.
- Tiyatronun Enkazı Helâ Yapıldı… -
Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesindeki tiyatro binası, 1863’de çıkan yangında büyük hasar gördü ve kullanılmaz hale geldi. Geriye küçük bölüm kaldı. O da daha sonraki yıllarda çok fonksiyonel ‘yararlı’ amaca hizmet etti: - ünlü bir yazarın iddiasına göre! - ‘Belediye Helâsı’ şeklinde kullanıldı/değerlendirildi. Küçük de olsa belli miktar kazanç sağladı ve 1990’a kadar görevini ifa etti.
Ayas Paşa Kabristanı ne çektiyse Osmanlı’nın son dönemindeki ‘despot’, ‘dediğim dedik’, diyen asker kökenli idarecilerinden çekti.
İttihat ve Terakki’nin ünlü Cemal Paşası, Ayas Paşa’nın peyzajına ikinci ciddi darbeyi vurdu. Tarihimize ‘31 Mart Olayı’ diye geçen ayaklanmanın - Miladi takvime göre 13 Nisan 1909! - arkasından mezarlığın geniş bölümü temizletti, asırlarca aynı yerde uyuyan Osmanlı’nın nice mühim insanının yeri yurdu - bir anda! - belirsizleşti/buharlaştı.
- ’93 Harbi’ Şehitlerinin Mezarları da Kaldırıldı… -
‘Yetkin’ idarecilerden bir diğeri de İstanbul Şehremini Cemil Topuzlu (Paşa) idi. İstanbul’un çiçeği burnunda belediye başkanı, Ayas Paşa Mezarlığı’nın geriye kalan kısmını temizletti, imara açtı. ‘93 Harbi’ diye tarihimize geçen, 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı’nda ağır şekilde yaralanıp İstanbul’a tedavi amacıyla getirilen, ardından Hakk’a yürüyen şehitlerin mezarlarına bile saygı göster(il)medi. Şühedanın kabirlerinde rahat uyumaları için yürütülen kampanyalara kulaklarını tıkadı.
Memleket sevgilerini hayatlarını ortaya koyarak ispatlayan vatan evlatlarına dua edilecek mekânları bile çok gördü.
Tarihi mezarlığın kalan bölümleri sonraki yıllarda da imara açıldı ve parsel parsel elden çıkarıldı. ‘Terlemeden para kazanma, çıkar elde etme sevdası’ tarihe ve şühedaya saygıyı gölgede bıraktı…
Devlet bütçesinde ödenek kalmayınca cami satıp memur maaşı dağıtan - daha doğrusu dağıtmaya çalışan! - halife/padişahı da hatırlatalım/yazalım mı?
Ali Hikmet İnce