‘Ülkücü’ Mustafa Pehlivanoğlu ile ‘Devrimci’ Necdet Adalı aynı gün asıldı; 12 Eylül’ün mimarları (!) ne sağda, ne de solda olduklarını icraatlarıyla gösterdi. 8 Ekim’in 1980 tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında - gece 22.00’de basıldı! - iki fidanın idam kararı yayınlandı. Mükerrer sayı 10 adet; Konsey Üyeleri’nin belirlediği kişilere dağıtıldı.
Yatsı namazının ardından, Ulucanlar Cezaevi’nin etrafı tanklar ve komandolar tarafından sarıldı. Hapishane Müdürü Vehbi Camgöz; hapishane çevresinde alınan olağanüstü tedbirlerden şüphelendi. Gece yarısına doğru, Köşk’ten aranan Camgöz’e yapacakları bir bir anlatıldı. Aynı saatlerde, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Elverenli’ye de telefonla bilgi verildi.
Camgöz; hazırlıklara başladı: İdam için gereken urgan sağlandı. Devletin kadrolu bir cellâdı yoktu; Deniz Gezmiş ve iki arkadaşını asan cellâtlar - Hacı Zengin ve Halis Güven! - ile temas kurulacaktı. Hacı Zengin’e ulaşıp hapishaneye gelmesi temin edildi. Cellât ücretine zam yapmıştı: 15 bin lira ödenecekti! - İdam, cezaevindeki mahkûmlardan saklandı. Ayaklanma çıkarılabilirdi; ahşap hapishane yakılabilirdi! - İdam kararını veren mahkemenin hâkimlerinden Ali Fahir Kayacan, Cumhuriyet Savcısı Hasan Özkaya ve Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Elverenli, infazları izleyecekti. Savunma avukatları hapishaneye çağrıldı; ama ailelere haber verilmedi.
İdam hükümlüleri Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu; çok sıkı güvenlik tedbirleri altında Ulucanlar Cezaevi’ne getirildi. Müdür Vehbi Camgöz’ün odasına alındılar. Kimlikleri tek tek kontrol edildi: Hüküm özetleri ve yaftaları yüzlerine karşı yüksek sesle okundu. Hapishane İmamı, dinî telkin isteyip istemediklerini sordu. Necdet Adalı telkini kabul etmedi. Mustafa Pehlivanoğlu, ‘Darağacına çıkmadan Amentü’yü okuyacağım, şaşırırsam yardım edin,’ diye Vehbi Camgöz’den yardım istedi. Camgöz; yüksek sesle Amentü’yü okudu; Pehlivanoğlu tekrarladı. Sonra iki rekât namaz kıldı. Her iki hükümlüye son arzuları mektup yazmalarına izin verildi.
Adalı; infaz edilecek ilk hükümlüydü. Darağacına cesaretle yürüdü; ‘Yaşasın halkların özgürlüğü!’ vb. gibi sloganlar attı. İkinci idam için bir saat beklendi.
Pehlivanoğlu; sehpaya çıkmadan önce kısa konuşma yaptı: ‘Ben kimseyi öldürmedim, masumum. Suçsuzluğum ileride mutlaka anlaşılacak… ‘
İdam sehpasına korkusuzca giderken, Hapishane İmamı yüksek sesle tekbir getiriyordu…
Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’nun sıcak cesetleri, sabaha karşı Karşıyaka Mezarlığı’na getirildi. İki fidan defnedilirken; dinî merasim yap(tır)ılmadı.
Ali Hikmet İnce