‘Filistin, bağımsız devlet statüsüne kavuşacaktı. Türkiye, ABD ve Batılı ülkelerce tanınacaktı. Milyarlarca dolar tutarında maddi yardım sağlanacaktı. Kendi millî ordusunu kuracaktı. İsrail ile önemli sorunları çözülecekti. Kalıcı barış dönemine geçilecekti.’
Dönemin Filistin Lideri Yaser Arafat’a cazip, reddedemeyeceği sanılan vaatler götürüldü. Tek istekleri: Mescid-i Aksa’nın hemen yanına ‘Süleyman Mabedi’nin yapılmasıydı. Sinagogun ölçüleri için şart koşulmadı. İri maket boyutunda, örneğin 4 x 4 metre ölçülerinde bile olabilirdi. Üzerinde İsrail bayrağının dalgalanması da şart koşulmuyordu.
Öneriyi Arafat’a ileten kişi: ‘Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İsmail Cem İpekçi’ydi!’
- İsmail Cem’i Taşıyan Özel Uçak Gazze’deki Refah Havaalanı’na İndi… -
2001 yılının Şubat ayıydı. Filistin Lideri Yaser Arafat’ın makamına ‘özel’ ve ‘çok gizli’ kaydıyla mesaj ulaştı. Gönderen Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in hususi kalemiydi. Mealen deniyordu ki: ‘ABD ve bazı Avrupa hükümetleri adına Dışişleri Bakanımız Sayın İsmail Cem, Sayın Yaser Arafat ile acil, çok özel ve önemli görüşme yapmayı arzulamaktadır. Konunun ivedilikle karara bağlanmasını ve cevabınızın tarafımıza iletilmesini rica ederiz.’
Arafat, Gazze’de denetimdeydi. İsteğin kabul edildiğine ilişkin mesajı Ankara’ya ulaştırıldı. Hemen ertesi gün, Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem’i taşıyan özel uçak Refah Havaalanı’na indi. Doğruca Arafat’ın yüksek güvenlikli karargâhına götürüldü.
Arafat, Cem’i karargâhının kapısında karşıladı. Saygı ve sevgide kusur edilmedi. Kadim dost, yakın akraba sıcaklığı gösterildi. Hal hatır sorulmasından sonra asıl konuya geçildi:
‘Buyurun Sayın Cem! Sizi dinliyorum. Nedir görüşmek istediğiniz pek önemli konu?’
- Cem, Arafat’tan Görüşmeyi Baş Başa Yapmalarını İstedi… -
Türk Dışişleri Bakanı ricada bulundu: ‘Anlaşılacağı üzere mevzu mahremdi. Arafat ile aralarında kalmalıydı.’
‘Sizinle baş başa görüşmeyi talep ediyorum. Filistin’in istikbali için çok önemli gördüğüm öneriyi açıklayacağım. Konu aramızda kalmalı… 3. kişi(ler) bulunmazsa sevinirim!’
Görüşmede resmi zabıt da tutulmayacaktı. Tercüman istenmiyordu. 2 isim, İngilizce anlaşmaya çalışacaktı.
Arafat kendisinden beklenmeyen hamle yaptı. ‘Tarihi’ diye nitelediği mülakatlarda şahit bulundururdu. Olayın mutlaka tanığı olmalıydı ki, gelecekte yöneltilebilecek muhtemel suçlamalara cevap verebilmeliydi. Muhatabını da kırmayı düşünmedi. Orta yol oluşturabilecek formül geliştirdi. ‘Baş başa görüşebiliriz fakat İngilizcem yetersiz kalabilir. Tercümanım yardım ederse, daha iyi anlaşabiliriz,’ dedi.
Cem, Arafat’ın kararlı tavrı karşısında ısrar etmedi. Filistin Lideri, ‘Tercümanım!’ diye Freh Abu Zeyd’i yanına çağırdı. Zeyd, Arafat’ın yakın dostu, sırdaşı ve daha da önemlisi Adalet Bakanı’ydı. İngilizcesi de tercümanlık için kifayetsizdi. Ama kendisine güven tamdı. Aradığı tarihî şahit adayıydı.
- Cem’in Getirdiği Çok Önemli Mesaj… -
Cem, - anlatılanlara göre! - mesajı açıkladı:
‘‘Sayın Arafat,’ dedi. ‘Bağımsız Filistin devletini kurmayı, millî bayrağınızı dalgalandırmayı, uluslar arası alanda kabul edilmeyi arzuladığınızı biliyoruz. Ülkenizin imarını, insanınızın mutluluğunu sağlayabilmek için milyarlarca dolar yardıma ihtiyaç duyuyorsunuz, yararlanmak istiyorsunuz. Türkiye, ABD ve bazı önemli Avrupa ülkelerinin benimsediği, arkasında durduğu öneriyi ileteceğim. ‘Beni yetkili elçi kabul edebilirsiniz! İstediğiniz şartları sağlayabilirim!’ Sizden tek beklentimiz var: Müslümanların kutsal bildiği Mescid-ül Aksa’nın önündeki meydana küçük - daha doğru tabirle ‘simgesel’! - yapı inşa ettireceksiniz. İrice bir kulübe veya oda biçiminde de yapılabilir. Mesela 4 x 4 metrekarelik mekân! Adı da ‘Hz. Süleyman Tapınağı’ olacak! Sembolik ibadethane, ‘İsrail Sinagogu’ veya ‘Tapınak Dağı’ diye de isimlendirebilir!’
Arafat gülümsedi. ‘Cazip öneri,’ dedi. Tereddüt içindeki İsmail Cem’in yüzünde tebessüm belirdi. Misafir bakan gevşedi, rahatladı. Arafat konuşmasını sürdürdü: ‘Benim de teklifim olacak. Konuyu kendi halkınızın oyuna sununuz: ‘Mescid-ül Aksa’nın karşısına ‘Süleyman Tapınağı’ inşa edilsin mi, edilmesin mi?’ Eğer Türkiye’deki referandumda ‘Yapılsın!’ oyu çıkarsa, ben de karara uyacağım! ‘Hay hay,’ diyeceğim. ‘Emir kabul edeceğim! Hatta temele ilk taşı da koyacağım!’’
- Görüşme Haberini Gazeteci Abdülbari Atwan Dünyaya Duyurdu… -
İsmail Cem beklemediği sürprizle karşılaştı. Yüzünü kaplayan ümit dolu gülümseme aniden yitip gitti. Suratı asıldı, sinirlense dahi belli etmemeye çalıştı. Hemen ayağa kalktı. Dönüş yoluna koyulmalıydı. Bekleyenlere görüşmeyi ve sonucunu iletmeliydi. Ayaküstü tembihte bulundu: ‘Mesajım ve görüşmemiz aramızda kalsın. Ne ben söylemiş, ne de siz duymuş olun!’
Görüşmenin tek tanığı Freh Abu Zeyd, yıllar sonra olayı gazeteci arkadaşı - Filistin asıllı! - Abdülbari Atwan’a aktardı. Amacı: Ülkesinin tarihine katkı sağlamak, önemli olayı - zamanı geldiğinde! - halkına duyurmaktı. Atwan, Suriye’de yayınlanan el El Kudsül Arabi Gazetesi’nin Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni’ydi. Ülkede iç savaş çıkınca, gazetedeki görevinden ayrıldı. Yurt dışına çıktı. Londra’da neşredilen Ray-el Yom Gazetesi’ni yönetmeye başladı.
Gazeteci Abdülbari Atwan, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ün İsrail’in sonsuza kadar başkenti olacağını açıklamasından sonra YOUTUBE’da bir video yayınladı. Atwan’ın iddiasına bakılırsa, 2001’de Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Filistin Lideri Yaser Arafat arasında gizli görüşme yapılmıştı. Dışişleri Bakanı Cem, Arafat’a tarihi öneri getirmişti: ‘Mescid-i Aksa’nın bahçesinde sembolik sinegog inşa edilirse, Filistin devletinin bağımsızlığı uluslar arası camia tarafından tanınacaktı. Ama Cem ile destek verenler de, Filistin liderinin ve halkının öneriyi kabul etmeyeceğini biliyordu!’
Ali Hikmet İnce