Mirasını Diyanet’e Bağışlayan Başbakan

Hacı Emin Ağa rahmetli olunca, mirası çocuklarına, onlardan da torunlarına geçti.

Mirasını Diyanet’e Bağışlayan Başbakan

Bülent Ecevit’in annesinin babası, Ali Kıratlı Paşa, Sultan 2. Abdülhamit’in yaveriydi. Anne tarafından büyük dedesi - Ali Kıratlı Paşa’nın babası! - Hacı Emin Ağa, Mekke’de 17 yıl Haremeyn Şeyhliği görevinde bulunmuştu. İslâm Peygamberi Hazret-i Muhammed’in kabrinin olduğu Mescid-i Nebevi’nin çevresinde 110 dönüm büyüklüğünde tapulu arazinin sahibiydi. Hacı Emin Ağa rahmetli olunca, mirası çocuklarına, onlardan da torunlarına geçti. 2000 yılının başında, Emin Ağa’nın arazisi tamı tamına 1 milyar 700 milyon dolar değer biçiliyordu. Miras için açılan dava 2005 yılında sonuçlandı. Suudi Arabistan devleti, - mirasçılara - 340 milyon dolar ödeme yapmayı kabul etti. Mirasçılardan eski Başbakan Bülent Ecevit, payını Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağışlama kararı aldı. Tek şartı vardı: Hibesinin hac görevini yapmaya gelen Türk vatandaşlarının yararına kullanılması… Ama, Suudi Arabistan devleti ödemeyi yapmadı; ve Ecevit’in bağışı gerçekleş(e)medi.

Ali Hikmet İnce yazdı.

21 February 2020 08:22
1,589 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Kaddafi’nin Uçağındaki Deniz Baykal

Kaddafi, hayatı boyunca Türk Milleti’ne olan sevgi ve saygısını hep tekrarladı. Türkiye’nin en sıkışık döneminde yaptığı stratejik yardım hiç unutulmadı.

Erotik Filmlerin Unutulmayan Yıldızı

70’li yılların sonunda Yeşilçam’ı ‘veba salgını’ gibi sarıp, gerçek sanatçıları tribünlere hapseden ‘erotik/porno film dalgası’nın yıldızlarından Tülin Tan, hayatının son günlerini Darülaceze’de geçiriyor.

52 Nişan, 16 Nikâh Yapan Ünlü Kaleci

Beşiktaş’ta üne kavuşan kaleci Varol Ürkmez, futbol yaşamı boyunca olayların, şaşaalı hayat tarzının, şaşırtıcı sayıdaki aşkların adamıydı. Gazetecilerin en önemli haber kaynaklarındandı. Halkın, özellikle de futbolseverlerin sevgilisiydi. Sadece futbolcu değildi, sinema ve tiyatro sanatçısıydı, tepeden tırnağa şov insanıydı.

CIA’nın Yenge Merakı

CIA, Evren’in Müstakbel Eş Adayını Merak Etmiş.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

İki İngiliz Aşçıya Teslim Edilen Kudüs

401 yıl yönettiğimiz Kudüs’ü tek mermi atmadan, daha da kötüsü İngilizlerle göğüs göğüse çarpışmadan teslim etmiştik. Kim(ler)e mi? İngiliz Ordusu’nda görevli iki askerî aşçıya…

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

Bataklıkta Açan Çiçek: ‘Esengül’

Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.

Rüşvet Kapısı Valide Sultan

Osmanlı hükümdarı 3. Mehmet’in annesi Safiye Sultan, Venedik Senatosu kararı ile ‘resmi kanallardan rüşvet/‘hediye’ alan hanedan mensubuydu. Devlet çarkını ‘sungu’ya bağladı ve kasasını doldurdu. Tarihçiler, Valide Sultan’ın sırtını Venedik Cumhuriyeti’ne dayadığını dahi iddia edecekti!

İki Defa Gömülen Vezir-i Azam

Hekimoğlu Ali Paşa, Osmanlı coğrafyasının tamamına yakınını dolaştı/gördü. Yöneticilik yapmadığı bölge - nerede ise! - kalmadı. İmparatorluğun en yüksek makamına ‘sadrazamlığa/vezir-i azamlığa’ - tam 3 defa! - kadar yükseldi. Devleti kontrol eder duruma geldi. Daima halkın yanında durdu, sorunları çözmeye çalıştı. ‘Maaşından başkaca gelire sahip olmadı. Rüşvete, irtikâba, hediyeye bulaşmadı/tenezzül etmedi!’ Şahsi birikimini cami, külliye, çeşme, kütüphane gibi hayır işlerinde harcadı. ‘Ailesine de temiz ismini miras bıraktı!’

Mescid-i Aksa’nın Karşısına ‘Süleyman Sinagogu’ Önerisi

Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Yaser Arafat’a, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri adına elçi gitti. ‘Mescid-i Aksa’nın bahçesine inşa edilecek sinagoga izin verilirse bağımsız Filistin devletinin tanınacağı’ teklifini iletti. Olayı Filistin asıllı gazeteci Abdülbari Atwan doğruladı.

Diğer Türk Tarihi Yazıları

İki İngiliz Aşçıya Teslim Edilen Kudüs

401 yıl yönettiğimiz Kudüs’ü tek mermi atmadan, daha da kötüsü İngilizlerle göğüs göğüse çarpışmadan teslim etmiştik. Kim(ler)e mi? İngiliz Ordusu’nda görevli iki askerî aşçıya…

İstanbul’dan Ölüme Gönderilen 80 Bin Sokak Köpeği

İstanbul’un tarihinde 3 defa ciddi boyutlarda sokak köpeği katliamı yaşandı. 1910’daki ilk teşebbüste 80 bin köpek toplandı ve aç bırakılıp ölüme terk edildi. 1912’deki 2. girişimde 30 bin, 1980 sonrasındaki 3. itlafta da 83 bin hayvanın canına kıyıldı.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!