Gazeteci Mehmet Barlas; Türk basının son 50 yılına damgasını vurdu. Dönemin en yüksek tirajlı gazetelerinde yazarlık, başyazarlık, yöneticilik yaptı. TRT’de Haber Dairesi’nin başında bulundu. STAR TV’de ana haber bülteninden sonra ‘günün yorumu’ uygulamasını başlattı. Barlas; Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Sabah, Güneş, Tercüman gibi basın tarihimizin en önemli kurumlarında mesai harcadı.
Barlas; politikacı/gazeteci Cemil Sait Barlas’ın oğluydu. 22 yaşında gazete patronuydu. Babası CHP’li hükümetlerde 2 farklı bakanlık (Ticaret ve Ekonomi, Devlet) görevinde bulundu. Küçük yaşından itibaren çok zengin kültür ve politika ortamında yaşadı. İsmet İnönü, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan gibi 7 Cumhurbaşkanı ile çok yakın/samimi ilişkiler kurdu. Son 40 yılda görev yapan başbakanlarla insanî/meslekî diyaloglar geliştirdi. Siyaset, kültür, sanat, musiki dünyasının yıldızlarını evinde/sofrasında ağırladı; çok özel anlarını paylaştı. Barlas; okumayı, gezmeyi, müzik dinlemeyi, yazmayı hiç bırakmadı. Kütüphanesinin zenginliği kadar, Türk Sanat Müziği repertuvarına/metodolojisine sahipliği; zengin sayıdaki arkadaşı/dostuyla da farklı/etkin yer edindi. Türk Solu’ndan Sağı’na kadar her rengin fikir deryasıyla dosttu; ortak paydası her zaman ‘demokrasi’ydi.
- Karısından Tokat Yiyen Ulaştırma Bakanı… -
Barlas; zengin hayat tecrübesinin çok kısıtlı/özet bir bölümünü paylaştı. Hatıralarını yazmak yerine, nehir söyleşi yoluyla zengin deneyiminden bölümleri okuyucularına/meraklılarına aktardı. Dün Dündür adlı kitabın ortaya çıkmasında en önemli rol, Mehmet Barlas’ı sorularıyla konuşturmaya/sıkıştırmaya çalışan Göksan Göktaş’a aitti. Çocukluğundan başlayarak günümüze kadar gelen anılar; ‘sınırlı’ tutulmasına karşın, son derece zengin, şaşırtıcı, fevkalade doluydu. Güncel siyasetin, yakın tarihin önemli kilometre taşlarının bilinmeyen yönlerini/notlarını aktardı. Ülke kaderinde söz sahibi pek çok kişinin zayıf, kuvvetli yönlerini, aile hayatlarını, ihtiraslarını kısa/özet paylaştı.
Mesela CHP’de Genel Sekreterlik yapan Kemal Satır; Barlas Ailesi’nin yakın dostuydu. Satır da; TSM severdi, dinlerdi. Mehmet Barlas; Satır’ın musiki aşkını anlattı:
‘Evde sürekli alaturka müzik dinlenirdi. Hiç unutmam, bir gece şarkıcı Mualla Mukadder Atakan gelmişti, çok güzel, çok meşhur bir kadındı. O şarkı söyleyip saz çalıyor, biz de babamın arkadaşlarıyla dinliyoruz. Bakanlar da orada tabii… Kemal Satır’ı hatırlıyorum. Adanalıydı. Hem çapkın, hem de yakışıklı adamdı. Mualla Mukadder’in dizinin dibine oturmuş; hayran hayran bakıyor; arada bir de elini tutmaya teşebbüs ediyordu. Eşi Memduha Hanım vardı bir de. O da çok hoş, biraz da ateşli bir kadındı. ‘Kemal, gel buraya!’ diye seslendi bir ara içeriden. Bakan kalktı gitti. ‘Şak! Şak!’ tokat sesleri geldi. Döndüğünde iki yanağı da kıpkırmızıydı. Ulaştırma Bakanı’nın karısından dayak yediğini gördüm ben evde, alaturka yüzünden…’
- Cumhurbaşkanı’nın Oğulları İçin Ankara’da Açılan Üniversite… -
Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel de, Barlasların evinin müdavimiydi. Cemil Sait Barlas’ın öğretmeniydi. Sonradan politikada yolları kesişti. Mehmet Barlas’ın anlatısına göre; Millî Eğitim Bakanı Yücel, İsmet İnönü’nün kıymetli eşi Mevhibe Hanım’ın çok önemli bir isteğini yerine getirmişti:
‘İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım çağırıyor onu. 1940’ların başında, Millî Eğitim Bakanı iken. ‘Bak,’ diyor, ‘benim Ömer’le Erdal büyüyorlar, üniversite okuyacaklar. İstanbul’a göndermek istemiyorum. Burada üniversite açtır.’ Millî Eğitim Bakanı’na söylüyor bunları. Böylece Ömer ve Erdal İnönü için üniversite açılıyor.’
Hasan Ali Yücel; hem güfte yazardı, hem beste yapardı. Suzinak makamındaki, Sen Bezmimize Geldiğin Akşam Seher Olmaz, adlı şarkının sözleri de, bestesi de Yücel’indi.
Ajda Pekkan’ın çok küçük yaşta şarkıcılığa başladığını da öğreniyoruz. Pekkan; Kemal Tahir ile Aziz Nesin’in sık gittikleri Lozan Kulüp’te sahneye çıkmıştı:
‘Biz daha sonraları arkadaş olduk Kemal Tahir’le. Aziz Nesin’le sofralar kurardı Kadıköy’de, Lozan Kulüp’te. Kemal Tahir’le oraya çok gittik. Ajda Pekkan’ı da ilk defa orada dinledik mesela. Ajda Pekkan; o zaman 12 yaşındaydı. Annesi getirmiş meğer, sahneye çıkıp şarkı söyledi.’
- Bülent Ecevit’in Köpek Derisinden Yapılmış Yeleği… -
Bülent Ecevit; Mehmet Barlas’ın sahipliğini yaptığı Son Havadis’in yazarları arasındaydı. Ecevit daha siyasete girmemişti; sadece gazeteciydi. Çetin Altan’dan duyduklarını aktaran Barlas; Ecevit hakkında şimdiye kadar bilinmeyen bir detayı veriyordu:
‘Ben o dönem fazla tanıyamadım; ama Çetin Altan anlatırdı. İngiltere’de tahsil yapmış; ama üniversiteyi bitirmemiş. Babası milletvekiliydi. ‘İngiltere’den getirdiği en önemli şey yeleği,’ derdi Çetin Altan. Köpek derisinden yeleği varmış Ecevit’in. Hava alacak deliği olmadığı için, en soğuk havada bile üşütmezmiş insanı. Köpekler terlemez, bilirsiniz; o yüzden yazın da pek rahatsız etmezmiş insanı. Atatürk Bulvarı’nda o yeleğiyle, ben de paltomla yürürdük,’ derdi Çetin Bey.’
Barlas; Vehbi Koç hakkında da ilginç bilgiler veriyor. Koç’un CHP’li olduğunu bilirdik de; 1950 öncesinde Ankara İl Başkanlığı yaptığını yeni öğren(ebil)dik. Vehbi Bey; prensip sahibiymiş: Günde 7 sigara içermiş:
‘Vehbi Bey’in bir özelliği vardı. Akşamüstü mutlaka bir bardak viski içerdi. Umre’ye benim bir arkadaşımla gitmişti. (…) Demiş ki arkadaşıma; ‘Her akşam bana bir bardak viski bul. Ben de sana her gün neler yaşadığımı anlatayım. Arkadaşım; ona Umre’de her akşam bir bardak viski bulmuş. Mesela perşembe günleri dua günüydü. Bütün gün dua okurdu.’
- Cuntanın Cumhurbaşkanı Adayı Nadir Nadi’ymiş… -
Turan Güneş de, Mehmet Barlas’ın babasından devraldığı yakın arkadaşıydı. Güneş; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirmişti. Sonradan Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim görmüştü; müthiş zeki bir adamdı:
‘Çok çapkındı; çapkınmış. Ama eşine de çok saygılıydı. Çok hoş bir arkadaştı. Beni en çok cezbeden yanı, Türk (Sanat) Müziği’ne düşkünlüğüydü. Çok iyi ney üflerdi. Telefon ederdi Ankara’dan. ‘Ne olur alaturka yapalım,’ diye. Ben de eve Muazzez Abacı’yı çağırırdım. Sazları çağırırdım. Sırf onun için evde fasıllar yapardık.’
Barlas’ın anılarında, yakın siyasi tarihimize Madanoğlu Cuntası diye geçen oluşum hakkında da ilginç bilgileri var. Barlas’ın iddiasına göre; Cumhuriyet’in sahibi ve başyazarı Nadir Nadi; Cunta’nın cumhurbaşkanı adayıymış:
‘(…) O sırada Madanoğlu Cuntası vardı. Aslında 12 Mart’ı, 9 Mart’ta onlar yapacaklardı. Nadir Nadi’nin cumhurbaşkanı olma ihtimali vardı o cunta gelseydi. İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu’yla cuntanın lideri. Cumhuriyet’in içindeydi cunta aslında. Ben cuntadan değildim aslında.’
- Maksim Gazinosu’nun Programını Düzenleyen Gazete Sahibi… -
Barlas; Babıâli’nin önemli patronlarının tamamını tanıdı ve yakın dostluklar kurdu. Hürriyet’in sahibi Erol Simavi’yi anlatırken, Maksim’de sahneye çıkacak sanatçıların listesini hazırladığını kaydediyor:
‘(…) Erol Simavi; Hürriyet’in sahibiydi, ama sabahın köründe gelir, gazetesinin genel yayın müdürüyle toplantı yapar; sonra gider Hilton’da Berber Mehmet’in kasasında oturup para alır; tahsilât yapardı. Erol Simavi’yi görmek istediğin zaman oradaydı. Keyif için kasiyerlik yapardı. Mesela; Maksim’de Fahrettin Aslan’la oturur; hangi kızların sahneye çıkacağını konuşurdu.’
‘(…) Bodrum’la bütünleşmiş bir başka sima da Erol Simavi idi. Veli Bar diye bilinen bir mekân vardı. Her sabah orada oturur; paraya ihtiyacı olan Bodrumlulara yardım ederdi. İnsanlar kuyruk olurdu.’
Barlas’ın anlatımına göre; Milliyet Gazetesi’nin eski sahibi Ercüment Karacan; Semiramis Pekkan’la aşk yaşamıştı:
‘Ercüment Karacan ilginç bir kişilikti. Evliydi; ama Semiramis Pekkan’la aşk yaşıyordu. O sırada, İngiltere Kraliçesi İstanbul’a gelmişti. Onların Britanya diye bir yatı vardı. Yatta eşli davet verdiler. Ercüment Karacan oraya sevgilisiyle gitti. Olay olmuştu.’
Mehmet Barlas; gazete patronları içinde Aydın Doğan’ı çok farklı bir yere oturtuyordu. Doğan’ın kafasına koyduğunu yaptığını, basının gücünü kullanarak zenginleştiğini ileri sürüyordu:
‘Aydın Doğan; başlangıçta süper zengin değildi. Fakat müthiş fikri takibi vardı. Basın gücünü kullanarak da devletten çok şeyler istedi ve aldı. Turgut Özal bana; ‘Ne olur, Aydın Doğan’a söyle, üzerime gelmesin artık,’ derdi. (…) Müthiş bir başarı… Kırk yılda kimse basın gücünü böyle kullanamaz. İnşaata kapalı alanı belediyeye baskı yapıp değiştirtmişti.’
- Karısını Her Sabah Öperek Veda Eden Cumhurbaşkanı… -
Barlas; Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çok yakın aile dostuydu. Turgut Özal ile Semra Özal arasındaki duygu yoğunluğuna da defalarca şahit olmuştu:
‘Semra Hanım denge unsuruydu. Onun muhafazakâr yanını dengeliyordu. Semra Hanım’a müthiş bir sevgi duyuyordu. Canan (Barlas) anlatmıştı: Semra Hanım’la Güneş Gazetesi adına röportaj yapıyor. Orada bulunan Turgut Bey; ‘Allaha ısmarladık,’ deyip çıkıyor. Semra Hanım; ‘Birazdan dönecek,’ diyor. ‘Neden?’ diye şaşırıyor Canan. ‘Beni öpmeyi unuttu da ondan,’ diye açıklıyor Semra Hanım. Hakikaten 10 dakika sonra Turgut Bey dönüyor; Semra Hanım’ı öpüp çıkıyor.’Nurullah Ataç’ın eleştirdiği şairlerce dövülmesinden, Gönül Yazar’ın ‘gizemli turnesi’ne kadar pek çok gün yüzüne çıkmamış anı bizi hayret denizinin dalgalarına bırakıyor.
Mehmet Barlas; zengin anı arşivinin tamamını sunmuyor; ama açıkladıklarıyla da hayret uyandırıyor; merakımızı depreştiriyor.
İlk anı kitabı, Rüzgâr Gibi Geçti’de de aynı şekilde davranmıştı.
Keşke günlük notlarını/güncelerini yayınlayabilseydi…
Ali Hikmet İnce