MİT’çi Aktör / I

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / I

Polisiye filmlerde de son derece başarılıydı. Hayranlarınca, ‘Murat Davman’ı veya ‘Mike Hammer’ı andırırdı. Beyaz pardösüsü, elinden düşürmediği tabancası ile genç kızların sevgilisiydi. Sinemacı tabiriyle, ‘Dudaklarıyla dövüşen, yumruklarıyla sevişen’di. ‘Dolandırıcılar Kralı’, ‘Yaman Hafiye’ unvanlarından sadece birkaçıydı! ‘Cici Katibem’de, - ABD’li oyuncu ve şovmen! - Eddie Constantine benzetildi. Ama kendisini daha yakışıklı bulacaktı! Her türden rolün hakkını verdi. Senede 10 - 15 filmde oynamaya başladı. 1959 ile 1966 arasında, sinemamızın en çok kazanan, en sevilen ismiydi!

Orhan Melih Günşiray, 16 Eylül 1928 - 1929 da olabilirdi! -’de, İstanbul Aynalıçeşme’de - Beyoğlu’nda! - dünyaya geldi. Mehmet Tahir Bey - İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de komiserdi! - ile Sıdıka Nebiye Hanım’ın oğluydu. Dedesi ünlü aktör Musahipzade Murat Bey’di!

Günşiray, Büyükada’da ilkokula, Heybeliada’da ortaokula gitti. Taksim Lisesi’ne devam etti. 20 yaşını geçtiğinde, lise son sınıfta idi. Gizlice evlendi. Öğrencinin izdivaç yapması yasaktı. Okul idaresine haber ver(il)medi. Eğitim hayatı sona erebilirdi. Beraberliği uzun sürmedi. Boşandığı eşi de boş durmadı. Lise yönetimine ihbarda bulundu. Orhan’ın okulla ilişiği kesildi. Tophane Sanat Enstitüsü’ne kaydoldu. Çeşitli sebeplerden mekteplerinden atılan öğrencilerle aynı sınıfa kabul edildi. Okulun futbol ve voleybol takımlarında yer aldı. Başarılı sporcuydu. Önce Kayseri Sümerspor sonra da Beyoğluspor formasını giydi. Fenerbahçe’ye transfer oldu. ‘FB’li ünlü futbolcu Lefter Küçükandosyadis ile çok samimi arkadaştı!’ - Günşiray, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2818 nolu Yüksek Divan Kurulu Üyesi idi! - Ağır menüsküs geçirince ayaktopunu bırakmak zorunda kaldı. Ama vücut geliştirme ile sporu sürdürdü. 1950’de, ‘Adalar Erkek Güzeli’ seçildi.

- Müteahhitlik Yaparken Kontrol Amirlerine Rüşvet Verdi… -

Eniştesi tanınmış ve başarılı müteahhitti. Yassıada’daki askeri binaların yüklenicisiydi. Yeğenini de yanına aldı. İşin inceliklerini öğretmeye çalıştı. Kendisine yardımcı tayin etti. Genç Günşiray da güveni boşa çıkarmadı. 1952’de, Diyarbakır’da hastane, Çermik’de içme suyu ihalelerini omuzladı ve sonuçlandırdı. ‘Piyasa şartlarını ve ‘yerel yetkilileri memnun etmeyi’ öğrenecekti! Kendi ifadesine göre, ‘istihkak’/‘hak ediş’ alabilmek için inşaat kontrol amirlerine …erhane bile kapattı!’ 

Yöre halkını çok sevdi. Güvendi. En zor işleri verdi. Satın alma, bankaya para yatırma/çekme gibi itimat isteyen işlemleri de yaptırdı.

Babası Mehmet Tahir Bey, genç sayılabilecek yaşta, prostat kanserinden hayatını yitirdi. Orhan bunalıma girdi. İstanbul’dan ayrıl(a)madı. 1956’da, Arkadaşı Hasan Kazankaya, hayatının akışını değiştirecek öneride bulundu. Senaryosunu yazdığı ‘Lejyon Dönüşü’nde başrol teklif etti. Genç Orhan, Yeşilçam’a ilk adımını attı. Ama beklemediği zorluk(lar)la karşılaştı/yüzleşti. Çekimler tam bir yıl sürdü. Rejisör Ertem Göreç çok titizdi. Film hammaddesi kıttı ancak karaborsada bulunurdu. Göreç, her karenin hakkını vermeye, idareli kullanmaya çalıştı. Filmin kadrosunda, Belgin Doruk ve Fikret Hakan gibi geleceğin yıldızları vardı. 

Çekimler tamamlayınca yeni film öneriler de aldı. Ama tavrı olumsuzdu. ‘İlk deneyimim bir yıl sürdü. Canıma okundu, bütün enerjimi ve hayat sevincimi yitirdim,’ diyecekti. ‘Böyle iş mi olur?’ 

Eniştesinden öğrendiği müteahhitliği sürdürdü. Aktörlük kazancı güvenilmezdi. Düzenli ve yüksek gelire ihtiyaç duyardı.

Sinemanın cazibesinden ve getirdiği şöhretin ani rüzgârından de kendini kurtaramadı. İki işi beraber götürmeyi deneyecekti! Aynı yıl içinde ‘Murat Çeşmesi’ adlı tarihi filmde göründü.

- Belgin Doruk’un Eski Eşi Faruk Kenç İle Büyükada’dan Komşuydu… -

1958’de, şöhret merdiveninin ilk basamaklarıydaydı. Şan Sineması’nın maliki Baki Baba ile film şirketi sahibi - Belgin Doruk’un eski eşi! - Faruk Kenç, birlikte film çekecekti. Arkalarında zengin 2 Ermeni ortak da vardı. Kenç, eski tanıdığıydı. Büyükada’dan komşusuydu. ‘Filmimde oynayacaksın,’ diye bastırdı. Günşiray, hemen kabullenmedi: ‘Ben, sinema işinde yokum!’ Sonunda pes etti. ‘Felaket Yolu’nda, başrolleri Nedret Güvenç ile paylaştı. Yeşilçam’da tanınmaya başladı. Acar Film’den iş önerisi aldı. 3 yapımlık mukavele imzaladı.

1959’da, Neriman Köksal ile yeni ve iddialı çift oluşturdu. ‘Fosforlu Cevriye’ filmi çok tuttu. Beklenmedik hâsılat ve şöhret getirdi. Günşiray bir anda Yeşilçam’ın en aranılan jönleri arasına katıldı. Film yapımcıları yeni projeler için kapısında sıralandı.

Rejisör Atıf Yılmaz ile ‘Yerli Film’ şirketini kurdu. Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki Sivas İş Hanı’nın 3. katında geniş, aydınlık büro tuttular. - Ünlü senarist Safa Önal’ın anılarında film şirketinin yeri şöyle anlatıldı: ‘Tünel’de, avlulu iş hanı vardı. (…) Kapıdan girişte, ön avluda, halı onarımcıları, tamircileri falan bulunurdu. İşte orada bir de Yerli Film vardı! Atıf Yılmaz - Orhan Günşiray ortaklığı… - Arka arkaya film çekmeye giriştiler. Günşiray başka şirketlerin yapımlarında da oynadı. Yılmaz da rejisörlüğü sürdürdü. Dağıtımı, bölge işletmecilerini takipte zorlandılar. Alacaklarını zamanında tahsil edemediler. Bayiler kendilerince fiyat çıkardı! Yüksek miktarda zarara girdiler. Bir taraftan da yıprandılar. Şirketi feshetmek, yazıhaneyi de kapatmak zorunda kaldılar.’ 

Orhan Günşiray yoluna tek başına devam etti. ‘Günşiray Film’i kurdu. Küçük kızı Aslı’nın adını verdiği ‘Aslı Film’i de organize etti. Arka arkaya filmler çekmeye girişti. 1962’de, ünlü romancı Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun ‘Cengiz Han’ın Hazineleri’ adlı eserini beyaz perdeye uyarladı. ‘Günşiray Film’ yapımcılığını üstlendi. Kendisi de başroldeydi. Bütün servetini harcadı. Fakat umduğunu bulamadı. Zarar etmekten kurtulamadı. Bir röportajında, o günleri anlatırken, ‘kendi işletmelerince çektiği 10 filmin çalındığını,’ açıklayacaktı. ‘6 prodüksiyonun bütün haklarını başka firmalara satmak zorunda kaldığını’ da bildirecekti.

- Magazin Sayfaları Orhan Günşiray’a Çalıştı… -

Agâh Özgüç’ün yazdığına göre Orhan Günşiray, - kelimenin tam anlamıyla! -‘safahat’ adamıydı. ‘Günşiray Film’in yazıhanesini de özel zevklerine göre döşemişti! ‘Ofiste, önündeki bar ile kamufle edilmiş yatak dahi mevcuttu. Düğmeye basıldığında, mekanizma çalışıyor ve ‘döşek’ ortaya çıkıyordu!’  

1963’de, Yunanistan’ın ünlü kadın starı Aliki Vuyuklaki ile kamera karşına geçti. Yunan güzeli, Birsel Film’in sahipleri Özdemir ve Nükhet Birsel’in davetiyle ülkemize geldi. Türk - Yunan ortak yapımı ‘Sıralardaki Heyecanlar’ filminde başrolleri paylaştılar. Magazin basını set haberlerini abarttıkça abarttı! Her gün yeni gelişmeleri yazdı. Vuyuklaki ile Günşiray arasında başlayan aşk, nikâh masasına kadar götürüldü! Havadisler öylesine ilgi gördü ki, film gösterildiği sinemalarda kapalı gişe oynadı. Oysa kordelanın 2 versiyonu mevcuttu. ‘Sıralardaki Heyecanlar’ın Türkiye kopyasının erkek başrol oyuncusu Orhan Günşiray, Yunanistan’dakinde Dimitri Papamihail idi!   

Piyasayı ellerinde tutan film yapımcıları aralarında anlaşıp, ünlü karakter oyuncusu Suphi Kaner’in boykot edilmesini, iş verilmemesini kararlaştırdı. Günşiray, hükmü eleştirdi, tanımadı. Kaner, içki kullanırdı ama kabiliyetli sanatçıydı. İntihar etti. Karısı ve 2 evladı ortada kaldı. Kimse ilgilenmedi. Şirket sahipleri, Günşiray’ı da karşılarına aldı. Filmlerinin Anadolu’da gösterimini engelleme çalıştılar. ‘Hayatımda kimseye kötülük yapmadım,’ diyecekti. ‘Sadece onurumu korudum. Para kazanmayı severim. Dönemimde en yüksek ücreti alırdım. Film başına tam 60 bin lira! Hatır kıramadığımdan, dinlenmeden, hiç uyumadan setten sete koştum!’

Günşiray, şöhretinin zirvesindeyken, yapımcıların da gözdesiydi. Film şirketi sahipleri sete erken saatlerde gelir, adeta nöbet tutarcasına molayı beklerdi. Yeni projeler için ayaküstü görüşmeler yapılır, anlaşmalar imzalanırdı. Sonra da müstakbel film(ler)in senaryoları takdim edilirdi.

- Lüks Ve Savurgan Hayatı Kıskanılırdı… -

Kazandığı parayı bildiği gibi harcadı. İsrafta Hollywood yıldızlarını aratmadı. Lüks villası, son model arabaları, ‘Halikarnas Balıkçısı’ adını verdiği modern yatı, sayısız hayvanları ile ‘tatlı hayat’ sürdü. Ülkenin çoğu zenginini imrendirdi. ‘Sakıp Sabancı bile Günşiray’ın yaşam stiline parmak ısıracaktı!’

Günşiray, deniz sezonu açılmadan, kaptan ve tayfalara gerekli talimatı verir, hazırlıkları tamamlatırdı. Sonra da bütün yaz boyunca - Film çekimlerden arta kalan zamanında! - arkadaşlarını/misafirlerini ağırlardı. Birbirinden güzel bikinili mankenler güverteyi doldurur, güneş ışıklarından bolca yararlanırdı. Yat, Marmara’daki gezilerini tamamladıktan sonra Emirgan’a yaklaşıp palamar atardı. ‘Atlı Köşk’ karşılarındaydı. Çoğu kez de, kıyıda yürüyüşe çıkan Sakıp Sabancı ile karşılaşılırdı. Sabancı, Günşıray’ı tanırdı ve sözünü sakınmazdı! Bir gün, yatta eğlenen, birbiriyle şakalaşan ve müziğin ritmine uyup dans edenlere baktı: ‘Maşallah Orhan Bey,’ dedi. ‘Artistleri yanınıza almışsınız! Güzel kadınlarla aşna fişne etmektesiniz! Bugüne kadar yat sahibi olamadım. Beni yarı yolda bırakmışsınız!’ Sonra da adımlarını hızlandırıp uzaklaştı.

Usta kayakçı sayılırdı. Döneminin ünlü aktörlerinden Göksel Arsoy’un anılarında - ‘Altın Çocuk’! - Günşiray’dan da bahsetti. Arsoy’a göre Günşiray, ‘yakışıklı, çok sempatik ve pek hızlı’ idi. ‘Yeşilçam’da evlenip boşanma rekoruna sahipti!’ Güleç insandı, onunla yapılan tatil pek neşeli geçerdi. Kış sezonunda, Uludağ’a ailecek kayağa giderlerdi. Gündüzleri kayar, akşamları saunaya girer ve masaj yaptırırlardı. Bir gün, kayak odasında hazırlanıyorlardı. Çalışanlar botlarını giydiriyordu. Onlar da etraflarındakilerle sohbet ediyorlardı. Sonra ayağa kalktılar. Teleferiğe binip yukarıya, kayak pistinin başlangıç noktasına çıktılar. Kayaklarını takmak için eğildiklerinde, yanlışlığı anladılar. Botları ters - Sağ sola, sol sağ ayağa! - giydirilmişti!

- Günşiray’ın Yeşilçam’da Şöhret Olmak İsteyen Sekreteri… -  

Sinemamızın usta tarihçisi, rahmetli Agâh Özgüç, ‘Türk Sineması’nın Marjinalleri ve Orjinalleri’ adlı kitabında Orhan Günşiray’a özel bölüm ayırdı. Mahkemeye yansıyan ‘tatlı kaçamak’larından bazı örnekler de verdi. Yazdığına göre, ‘Günşiray Levent’teki evinde, anne ve babasından izin aldığı genç kızı ‘sekreter’ statüsüyle çalıştırmaya başladı. Kızın annesi, bir süre sonra savcılığa başvurup ünlü aktörden şikâyetçi oldu. Ama çok geçmeden ifadesini değiştirdi. Soruşturmanın seyri de tepe taklak oluverdi. Olay, Günşiray’ın şoförünün üzerine yıkıldı!’  Genç kız, olay soğuyup unutulunca Yeşilçam’da şansını denedi. Sinema dünyasında tanındı!’ Özgüç, ilginç detaylar yazmasına karşın ‘sekreter yıldız’ın adını açıklamaktan - özellikle! - kaçındı.

Günşiray çok sayıdaki evliliğinin yanında çapkınlıkları/kaçamaklarıyla da anıldı. 8 defa nikâhlandı. Aşkları gazete/dergi sütunlarını süsledi. Dönem gazetelerinde yayınlanan habere göre, ‘Türkan Şoray ile de büyük aşk yaşadı’! Olay duyulunca ‘reklâm’ diye algılandı. Sonradan dallanıp budaklandı. Günşiray, Valikonağı’ndaki bodrum katını Şoray Ailesi’ne tahsis etti. Anne Meliha Şoray, kızının kalbini kaptırabileceğini anlayınca harekete geçti ve ilişkiyi sonlandırdı.

Bilinmeyen, magazin muhabirlerinden/sinema yazarlarından kaçırılan hadiseleri de bulunurdu. Günşiray, Hürriyet’in - rahmetli! - röportaj yazarı Yener Süsoy’a içini döktü. Su yüzüne çıkmamış bazı hakikatleri sıraladı. - Köşesine çekildiğinde anılarını anlatmayı reddetmişti. Notlar çıkardığını, fırsat bulursa yazacağını da önceden açıklamıştı! - ‘MİT’e çalıştığını, 1940’lı ve 1950’li yılların ünlü dansözü, film yıldızı, ‘Türk Mata Harisi’ diye de ünlenen, Emine Adalet Pee’yi takip görevini ve ‘yakın ilişkisi’ni faş etti! - Aktarımına bakılırsa, hem kâm almış, hem heyecan dünyasının kat sayısını yükseltmişti/katlamıştı!

Orhan Günşiray anlatımına göre, 1951’de, askerlik görevi sırasında MİT’e katıldı. Örgütün İstanbul Ofisi, Vilayet - Valilik! - Binası’na yakındı. Orada çalıştı. 1951’de, hayatının en önemli izleme görevini aldı. İstanbul’a gelen, esmer güzeli, dansı ile kan kaynatan, kalp atışlarını hızlandıran rakkase Emine Adalet Pee ile ilgilenecekti. Bayan Pee, Tepebaşı Cumhuriyet Gazinosu’nun Barı’nda çalışırdı. Rus diplomatlarla ve politikacılarla alâkadardı/‘sıkı fıkı’ idi. ‘Edinilen bilgide, mesai harcadığı mekânda ve evinde toplantılar düzenlediği mevcuttu!’ Kadının güvenini kazanacak, baştan çıkaracak ve beraber yaşamaya/‘dost hayatına’ ikna edecekti! Eğlence yerinin devamlı müşterisi oldu. Dikkatini çekti ve dostluğunu kazandı. Tarlabaşı’ndaki kiralık evinin anahtarına alacak kadar samimiyetini ilerletti. ‘Açar’ın kopyasını çıkarıp, Millî Emniyet’e ulaştırdı. Pee’nin konutu iğneden ipliğe araştırıldı. Gerekli teçhizat da kuruldu.

- Donunu Adalet Pee’nin Evinde Unutunca, Maskesi Düştü… -  

Aktarımında hayli enteresan ve mahrem noktalar da vardı. Bir gece, çok geç vakitte evine döndü. Herkes uykudaydı. Odasının lambasını yakmadan soyunup, yatağa girmek istedi. Tam pantolonunu çıkarmıştı ki, içerisi aydınlanıverdi. Eşi karşısındaydı. Çığlık çığlığa sordu: ‘Bu ne hal? Külotun nerede?’ Günşiray şaşırdı. Alt tarafı çırılçıplaktı! Durumu tam rezaletti! Hemen toparlandı. Sonra yaşadıklarını film şeridi gibi geriye sardı: ‘İç çamaşırını Adalet’in evinde unutmuştu!’ Yine kendi beyanına göre, ‘Eşi bağrışlar atıp lanetler sıralayarak uzaklaştı!’ Sonradan araya kayınbabası girdi. - Damadının ‘gizemli’ görevinden haberdardı! - Lisan-ı münasip ile durumu anlatmaya çalıştı: ‘Günşiray, çok gizli ve çok önemli operasyon(lar)da görevliydi. Müsamahakâr davranmalı ve olayları kabullenmeliydi!’ Gelin hanımın cevabı da merak yüklüydü: ‘Baba! Eşim nasıl bir iş yapıyor ki, gece yarısında evine donsuz dönebiliyor?’

Günşiray, Süsoy’a yaptığı açıklamalarda, MİT’te başka bazı operasyonlara da katıldığını belirtti. Başkaca sır vermedi: ‘Bildiklerim ve gördüklerim, benimle beraber mezara gidecek!’ Demekle yetindi.

Orhan Günşiray’ın MİT’te çalıştığını açıklaması, Yeşilçam’daki arkadaşları arasında hayretle karşılandı. En derin şaşkınlığı Fikret Hakan yaşadı. ‘Kendisiyle çok defa bir arada olduk, aynı işlerde çalıştık. Ama hiç hissetmedim. Şimdi rahmetli olan başka arkadaşımdan şüphelenirdim. Çünkü bazen ağzından bir şeyler kaçırırdı! Ben de MİT’te görevliliğine inanırdım. Orhan Günşiray aklımın ucundan bile geçme(z)di.’

14 November 2023 17:22
1,216 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Bataklıkta Açan Çiçek: ‘Esengül’

Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Hükümet Gibi Adam

Ayhan Işık, Yeşilçam’da kendi kanunlarını uyguladı. Ücretini belirledi ve yapımcılara kabul ettirdi. Hakkını cesaretle savundu, kimsenin sömürmesine izin vermedi. Sinema emekçilerinin sendikalaşmasının, haftada bir gün de olsa izin yapmasının yolunu açtı. ‘Türkan Şoray, Işık’ın yolundan yürüdü!’

Kitapsız İlim, Tekçe'siz Film Olmaz

Ahmet Tarık Tekçe, Yeşilçam Sokağı’nda yaşadı, nefes aldı, sinema için terledi ve rızkını temine çalıştı. Bazı yapımcıların sömürüsüne karşın, hakkını isterken bile zorlandı. Paranın değil, beyaz perdenin cazibesine kapıldı.

Yıldız Yaratan Yapımcının İntiharı

Nevzat Pesen; sektör haline gelememiş acımasız Yeşilçam sinemasının ne ilk, ne de son kurbanıydı.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?

Zeki Müren’in Bilinmeyenleri

‘Sanat Güneşi’ diye de tanınan, ünlü TSM sanatçısı Zeki Müren, toplumun değer yargılarına azami saygı göstermeye çalıştı. İstanbul’da bir köyün okulunu, camisini, kütüphanesini ve yolunu yaptırdı. Hayırlarının kimse tarafından bilinmesini istemedi, reklâmını yapmadı. Görkemli/şaşaalı yaşadı fakat çoğu sırrını da yanında götürdü.

‘Şoray Kanunları’nı Delen Aktör

Ekrem Şerif Uçak (Bora), şehit bir pilotun oğluydu. Olağanüstü yakışıklı, kabiliyetli ve adeta sinema için doğmuştu/yaratılmıştı. Sert, sözü dinlenen, tuttuğunu koparan, ‘organize işler’i yöneten karakterleri - başarıyla! - canlandırdı. Aslında hep romantik rollerde oynamayı istedi/düşledi.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Kitapsız İlim, Tekçe'siz Film Olmaz

Ahmet Tarık Tekçe, Yeşilçam Sokağı’nda yaşadı, nefes aldı, sinema için terledi ve rızkını temine çalıştı. Bazı yapımcıların sömürüsüne karşın, hakkını isterken bile zorlandı. Paranın değil, beyaz perdenin cazibesine kapıldı.

Hitler’in İnönü’yü Öldürme Ve İhtilal Planı

Hitler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Nazi politikalarına karşı çıktığı için öldürtmeyi planladı.

Akıl Hastanesinde Zincirlenen Ünlü Film Yıldızı

Türk Sineması’nın Küçük Hanımefendisi Belgin Doruk’un Son İsteği: Hayat Hikâyesinin Sinema Filmi Ya Da Televizyon Dizisi Yapılmasıydı…

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Menekşe Gözlü Kadın

Fatma Girik ile Memduh Ün’ün ilişkisi salt aşk öyküsü değildi. Aynı zamanda mesleki dayanışma, hayata birlikte tutunma, bilgi/tecrübe aktarımıydı. Yarım asırdan fazla birbirlerini etkilediler. Girik’in ifadesine göre Memduh Ün, onun hayata bakışını değiştirdi/geliştirdi. Sinemayı, yaşamı, edebiyatı, müziği, kısaca kültürün pek çok boyutunu öğretmeye/aktarmaya çalıştı. Adeta üniversitesi oldu.

Her Filminde Başrol Oynayan Aktör

Ediz Hun, Yeşilçam’da, siyasette ve üniversitede disiplini, özeni ve dikkati ile tanındı. Çevre hassasiyeti ve doğa sevgisiyle bilindi. Her filminde başrolde oynayan tek aktördü. Heyecanını, yaşam sevincini, aile özenini hiç yitirmedi. Çevresine ve içinden çıktığı topluma örnek olmaya çalıştı.

Yıldız Yaratan Yapımcının İntiharı

Nevzat Pesen; sektör haline gelememiş acımasız Yeşilçam sinemasının ne ilk, ne de son kurbanıydı.

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Cenazesinde Alkış İstemeyen Sanatçı

Sümer Tilmaç, anne karnında sahneye çıkmıştı. Yaşamı boyunca tiyatronun tozunu yutmayı, sinemanın spotlarında aydınlanmayı/görünmeyi kabullendi. Beyazperdede ve televizyonda unutulmaz/ölümsüz tipler çizdi/bıraktı.

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

Bataklıkta Açan Çiçek: ‘Esengül’

Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Huzurevinde Sönen Yıldız

Altan Karındaş çok yönlü sanatçıydı. İlk Türk şov kadınıydı. İnsan, çocuk ve hayvan taklitlerini çok iyi yapardı. TSM’yi bilirdi, makamlara vakıftı. Makber’i kusursuz seslendirirdi. Sadece sanatçı yönüyle değil, güzelliğiyle de çekim merkeziydi.

Yılmaz Güney’in Jiletli Seyircileri

Yılmaz Güney’in - siyasî olmayan - avantür filmlerini seyreden seyircilerin, aynı arabesk müziğin önemli ismi Müslim Gürses’in taraftarları gibi ‘jiletli’ olduğu, Beyoğlu’ndaki sinemaların mobilyalarına zarar verdikleri ortaya çıktı.

Yıldız Kenter: ‘Hayatım Tiyatro…’

Tiyatromuzun temel direklerindendi. Hayatını tiyatroya adadı ve adını en yükseğe yazdırdı. Yıldız Kenter: ‘Tiyatromuzun Divası’ydı…

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Yeşilçam’ın Taçsız Kralı

Ayhan Işık, Selanik’ten hicret eden bir ailenin çocuğu idi. Eğitimini zorluklar içinde tamamladı. DGSA’den mezun olup ressamlık yapacaktı. Kendisini Yeşilçam’da buldu. ‘Türk sinemasının ilk büyük starı’ diye tanındı. Beyazperdenin tarihine geçti.

Beşiktaş Maçı Olduğunda Derse Girmeyen Profesör

Mümtaz Soysal; Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli/yetkin ‘Anayasa Hukuku’ kuramcılarındandı. Hapishane hücresinden TBMM’ne, Dışişleri Bakanlığı’na uzanan çok renkli, zorlu, mücadele dolu, uzun hayat sürdü.

Akıl Hastanesinde Zincirlenen Ünlü Film Yıldızı

Türk Sineması’nın Küçük Hanımefendisi Belgin Doruk’un Son İsteği: Hayat Hikâyesinin Sinema Filmi Ya Da Televizyon Dizisi Yapılmasıydı…

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Yeşilçam’ın Taçsız Kralı

Ayhan Işık, Selanik’ten hicret eden bir ailenin çocuğu idi. Eğitimini zorluklar içinde tamamladı. DGSA’den mezun olup ressamlık yapacaktı. Kendisini Yeşilçam’da buldu. ‘Türk sinemasının ilk büyük starı’ diye tanındı. Beyazperdenin tarihine geçti.

Akıl Hastanesinde Zincirlenen Ünlü Film Yıldızı

Türk Sineması’nın Küçük Hanımefendisi Belgin Doruk’un Son İsteği: Hayat Hikâyesinin Sinema Filmi Ya Da Televizyon Dizisi Yapılmasıydı…

‘Fahri Menajer’ Öztürk Serengil

Öztürk Serengil; 1970 sonrası ekonomik krize giren Yeşilçam’ın pek çok ünlü ismine yardımcı oldu; para kazanmalarını sağladı. Sinema seyircisi; hayranlık duyduğu isimleri gazino sahnelerinde dikkatle, hayranlık dolu merakla izledi.

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Diğer Türk Sineması Yazıları

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

‘İyi Yürekli’ Kötü Adam

Erzurum’dan kağnı ile yola çıkıldı. Konya’ya sonra da Yalova’ya ulaşıldı. İstanbul’a varıldığında çuvallardaki eşyaların çoğu taşınmaktan/aşınmaktan kullanılmaz haldeydi. Bir ahşap konakta 2 oda kiralandı. Anne hem çalışacak, hem oğluna bakacaktı. Taş Ailesi, ekmeğini taştan çıkaracaktı!

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Yeşilçam’ın Hanımağası / 2

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.