Al Capone, servet edindikçe çevresini genişletti. Polisleri, savcıları, hâkimleri, belediye başkanlarını ve politikacılarını kendine bağladı. Dokunulmazlık zırhını kuvvetlendirdiğini düşündü. ABD Başkanı Herbert Hoover ile samimi dostluk kurmayı bile başardı. Suçlarının görmezden gelineceğini düşündü/sandı.
Osmanlı’nın 2 hükümdarı - Abdülmecit ve Abdülaziz! -, Ayas Paşa Mezarlığı’nın sonunu getirecek hamleler yaptı. Birisi mezarlık alanının bir bölümüne tiyatro, diğeri de Alman Büyükelçiliği binası yapımına ruhsat/izin verdi.
‘Ülkücü’ Mustafa Pehlivanoğlu ile ‘Devrimci’ Necdet Adalı aynı gün asıldı; 12 Eylül’ün mimarları (!) ne sağda, ne de solda olduklarını icraatlarıyla gösterdi.
Ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un büyük oğlu Mehmet Emin Ersoy (1908 - 1967) Tophane’deki çöplükte barındığı eski kamyonun kasasında soğuktan ve açlıktan öldü.
Beyaz perdede ve tiyatro sahnesinde seyircisini güldüren, mutluluk dağıtan Adile Naşit, hayatı boyunca evlat acısıyla yandı kavruldu, ama derdini belli etmedi.
Boğaz manzaralı 55 bin metrekare alan için 95 bin Taler (O dönemde kullanılan Alman parası!) ödendi. Almanlar, mezarlık halindeki alanı çevirip temizledi.