Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.
Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!
Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!
Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?
Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!
Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı.
‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?
2. Abdülhamit’in saltanatının 2. yılında Osmanlı yok oluşun eşiğinden döndü. Tarih, ’93 Harbi’ gibi örneğine çok az rastlanır drama şahitlik etti. Ruslar, İstanbul’un tarihi surlarına kadar ulaştı. Her an şehri alabilir, her şeyi talan edebilir, binlerce insanı öldürebilirlerdi. Sultan şoka girdi, ne yapacağını bilemedi. İngiliz Büyükelçisi Sir Henry Layard’ın önerisini kabul etmek zorunda kaldı. Kıbrıs’ı vermesi karşılığında şahsının ve imparatorluğun hayatiyetini garantiye alabilecekti! ‘Denize düşen yılana sarılırdı!’
Fatma Girik, ‘içimizden/bizden birisi’ydi. Yeşilçam’ın ve Memduh Ün’ün ‘Fato’suydu. İnandığı gibi yaşadı. Engelleri aşmasını bildi. Kendini daima yenilemeye/geliştirmeye gayret etti. Tecessüs sahibiydi, öğrenmeye açtı. Sinemayı ve siyaseti tecrübeli ustalardan kavrama şansını yakaladı. Evinde çok zengin kitaplığı vardı. Her gün düzenli şekilde okurdu, tartışırdı. Hayatı sorgulardı.
Rivayete göre, babası, kızının şarkıcılık yapmasına rıza göstermemişti. Hasta yatağında, ölümün eşiğinde, ‘Belgin şarkıcı olursa, iki yakası bir araya gelmesin,’ diye beddua etmişti.
Nahit Fıratlı (Gelenbevi) Hanım; Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatı’nın en önemli şairlerine ilham veren, yol gösteren, dertlerini paylaşan, evini/sofrasını açan, bazılarına kalbini aralayan tarifi/anlatılması gerçekten zor/imkânsız hanımdı.
Meşhur diğer bir ‘ribahor’, Laleli Camii Selâtin Vaizi ‘Mardinî Şeyh’ idi. Sivri dilli, herkesi eleştiren, hediye göndermeyene çamur atan, pek aç gözlüydü.
1. Abdülhamit, 45 yıl ‘Kafes Köşkü’nde hapis tutuldu. Vücudu iflas etti, morali çöktü. Tahta çıkınca, saray hekimlerinin hazırladığı özel ilaçları/karışımları kullandı. Ardından cariyelerle sıkı şekilde teşriki mesaiye girdi. Ama ‘Ruhşah’ adlı ahunun reddiyesi karşında ne yapacağını şaşırdı. Merhamet dilenen mektuplar kaleme aldı, adeta yalvardı…
Mehmet Ali Erbil; ünlü bir babanın, Sadettin Erbil’in oğluydu. Aileden tiyatrocu/sinemacıydı. Babasının yolundan gitti; ata mesleğini seçti. Her hareketi ilgi çekti; her esprisi yüzümüzü güldürdü. Bazen güldürüde çizgiyi aşsa da, hep tolerans gördü.
Sadullah Koloğlu; 1948’den sonra Libya’da kurulan hükümetlerde Başbakanlık yapan Türk soyluların ilkiydi. Devlet cihazının oluşturulmasında önemli hizmetleri dokundu. Ahmet Maytik, Muhammet Sakızlı ve Fayiz es Serrac gibi Türkler de aynı makama gelecekti.