İmparatorluğun, iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi’nin en güçlü adamıydı; her sözü kanun sayılırdı. Gönlüne hükmeden Naciye Sultan karşısında dili tutulur, eli ayağına dolanır, sevgisini nasıl anlatacağını bilemezdi. Kalemi güçlüydü, nesir üstadıydı: Mektupları kendisini/kalbinin sesini anlatmasına yaramıştı. Hakkında raflar dolusu kitaplar yazılan Enver Paşa’nın askerî cephesini iyi/kötü, eksik/fazla öğrenmiştik; - maalesef! - özel hayatı, aile yapısı, duygu dünyasının gelgitleri hep karanlıkta kalmıştı. Murat Bardakçı, Enver’i yayınlandı; Paşa’nın ‘kalbinin sahibesi Naciye Sultan’a yazdığı ‘iflah olmaz âşıkın seranatları’nı öğrenme fırsatı bulabildik.
Naciye Sultan; Sultan Abdülmecit'in torunu, Sultan Vahdettin’in kardeşi Şehzade Süleyman Efendi'nin kızıydı. Paşa’nın mektupları, ‘Naciyeciğim!’,’Cici Efendiciğim!’, ‘Sevgili Sultanım!’, ‘Ruhum, efendiciğim!’ hitaplarıyla başlıyordu. Özellikle ülke dışına çıktıktan sonra romantizmin dozunu iyice artmıştı; kır çiçekleri yolluyordu. Bir mektubunda şöyle yazıyordu:
‘ - Efendiciğim, hemen şu satırları yazarak mektubu kapatıyorum ve içine her gün sana topladığım buranın yabani çiçeklerinden koyuyorum … ‘
Paşa’nın mektupları; Afganistan Elçiliği’nin postası veya Alman Gizli Servisi’nin kuryeleri aracılığıyla adresine ulaştırılıyordu.
Ali Hikmet İnce