Hayri Caner, Yeşilçam’ın çok yönlü emekçisiydi. Yazdı, yönetti, rol aldı, kritize etti. Beyaz perdenin her veçhesini derinlemesine tanıdı. Babıâli’de de nefes aldı, ekmek parasını kazandı. Annesinin yardımı, manevi desteği ile hayata tutunmaya çalıştı. Sonrasında hep yokluk, çaresizlik, ümitsizlik ve yılgınlık içinde yaşadı.
Akan, sıkı Atatürkçü idi. Büyük önderin fikirlerinin, eserlerinin, hatıralarının takipçisiydi. Mustafa Kemal Paşa’ya ait paltoyu olağanüstü dikkatle/özenle saklardı. Her 10 Kasım’da, sahibi olduğu ilkokulda öğrencilere, velilere ve öğretmenlere sergilerdi.
Ediz Hun, Yeşilçam’da, siyasette ve üniversitede disiplini, özeni ve dikkati ile tanındı. Çevre hassasiyeti ve doğa sevgisiyle bilindi. Her filminde başrolde oynayan tek aktördü. Heyecanını, yaşam sevincini, aile özenini hiç yitirmedi. Çevresine ve içinden çıktığı topluma örnek olmaya çalıştı.
Gencer, Türkiye’de ilk Türkçe sözlü pop müzik parçasını seslendirdi. Çocukluk arkadaşı, Fecri Ebcioğlu, ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’ adlı şarkının sözlerini yazmıştı.
Osmanlı’nın 2 hükümdarı - Abdülmecit ve Abdülaziz! -, Ayas Paşa Mezarlığı’nın sonunu getirecek hamleler yaptı. Birisi mezarlık alanının bir bölümüne tiyatro, diğeri de Alman Büyükelçiliği binası yapımına ruhsat/izin verdi.
Muhterem Nur, - son döneminde! - Müslim Gürses ile yaptığı ve 29 yıl süren evliliği ile hatırlandı/tanındı. Nur, Gürses’ten 22 yaş büyüktü. Bir devirde çok ünlü olmasına karşın, günümüzdeki bilinirliği sınırlıydı.
Suzan Avcı (Bizavcı), ‘hayat mektebi’nden mezundu. Tek başına yaşamı ve ailesini omuzladı. Yeşilçam’da mucizeler yarattı. Çizdiği tipolojiyle milyonlarca erkeğin dikkatini çekti/hayranlığını kazandı. Adını, Türk Sinema Tarihi’nin zirvesine yazdırdı.
Stalin; yüksek öğrenim için gittiği Tiflis’te hem Marksist gruplarla, hem de Çar’ın gizli polis örgütü OHRANA ile tanıştı. Arşiv belgelerine göre; hapishanede OHRANA için çalışmayı kabul etti. Kanlı eylemlere liderlik yaparken; yoldaşlarını ihbar etmekten de geri durmadı…
Eşref Kolçak; Yeşilçam sinemasının yaşayan en yaşlı üyesiydi. Hatıralarıyla, filmleriyle, yakın ve uzak çevresiyle sinemamızın önemli şahidiydi. Hep maddi sıkıntı içindeydi; günü birlik yaşadı; ama her zaman iyimserdi ve çok çalışkandı. En büyük hayali de: Film setinde can vermekti. Çünkü sinema en büyük sevdasıydı…