Banker Bilo’nun Maho Ağa’sı, Namuslu’nun Ali Rıza Bey’i, Eşkiya’nın Baran’ı, Gönül Yarası’nın emekli Nazım Öğretmen’i idi. Sinemada pek çok unutulmaz karakter canlandırmıştı. Siyasete uzak, sanata yakın kalmayı tercih etti. Hem Devlet Sanatçısı seçildi, hem de Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kazandı. ‘İyi bir piyanist neyse, iyi oyuncu da odur,’ derdi. Müzikte beste ne kadar önemliyse, sinemada da senaryo aynı derecedeydi.
Adana’da doğdu; ailesi 1950’de İstanbul’a göç etti. Orta halli bir aileye mensuptu. Babasının (Ali Şen’in) asıl mesleği marangozluktu. Halkevleri’nin tiyatro kurslarında, dekor yaparken, tiyatro ile tanışmıştı. Tiyatroya kabiliyeti vardı, Adana’da hemen tanındı. İstanbul’a taşınınca, hem mesleğini icra etti, hem de tiyatroya gidip gelmeye başladı. Bir iplik fabrikasında ustabaşılık da yaptı. Adana’dan tanıdığı Muammer Karaca’nın yardımını gördü; tiyatrolarda küçük rollerde oynamaya başladı, sonra da sinemaya geçti.
- İlk Gençliğinde Ne İş Bulduysa Yaptı… -
Şener Şen’in ilk gençliği, delikanlılığı, Zeytinburnu’nda geçti. Ne iş bulduysa yaptı; ayakta kalmaya çalıştı. Taksi şoförlüğünü denedi; babasının yanına, iplik fabrikasına işçi oldu. Zeytinburnu’nun tamamı gecekonduydu. Burada her kültürden, her kesimden, her bölgeden insan vardı. Çok zengin insan malzemesinin içinde yaşadı. Çok dikkatliydi ve müthiş bir gözlem yeteneğine sahipti. Bazen, başkalarının dikkat etmediği noktaları fark ediyordu.
Önce liseyi, ardından da Kepirtepe Öğretmen Okulu’nu dışarıdan bitirdi; öğretmenlik yapmaya karar verdi. Sırtını devlete dayamayı ve aydan aya gelen bir maaş sahibi olmayı denedi. Hayatı yokluk ve mücadele içinde geçmişti. Zorluk öğretilmemişti; karşı koymak, ‘Bunu yapamam,’ gibi bir karşılık vermeyi bilmezdi. Yetinmek ve eldekinin değerini bilmek üzerine eğitilmişti. Bu, dönemin insanlarının ortak paydasıydı. Muş’taki öğretmenlik mesaisi, tecrübelerini çoğalttı, insan malzemesini renklendirdi.
Sevmediği bir işten para kazansa, mutlu olmayacaktı. Sevdiği işi yapmalı, hem mutlu, hem de cebi dolu olmalıydı…
- Yıllarca Yevmiyeli Figürandı… -
Oyuncu olmaya karar verdiğinde, aklında onlarca hikâye dolaşıyordu. Bunlardan biri, Çiçek Abbas’taki kötü, bitirim minibüs şoförüydü. O kadar çok ve birbirinden farklı karakter tanımıştı ki, zorlanmadan oynayabilecekti. Banker Bilo’daki gibi, üçkâğıtçıları da görmüştü. İstifa edip İstanbul’a döndüğünde aklında tiyatro vardı. Sinemayı ciddiye almıyordu; amacı, tiyatroda bir yerlere gelmekti. Konservatuarlı olmadığından, yevmiyeli figüranlık bulabildi. Dublaj da yaptı; ek gelir sağlamak için - mecburen! - sinemaya yöneldi; yıllarca figüranlık yaptı. Figüranlık macerası birkaç yıl sürdü. Tâ ki, Arzu Film’in kapısını çalana kadar …
Arzu Film demek, Ertem Eğilmez demekti. Eğilmez, karakterce çok sivriydi; zekâsıyla sivriliğini dengelemeye çalışıyordu. Türk halkını çok iyi tanıyor, çok iyi okuyor ve biliyordu. Çok kabiliyetli senaryo grubu vardı. Yavuz Turgul, Sadık Şendil ve diğerleri… Şener Şen, senaryonun ne olduğunu, nasıl oluşturulduğunu,- daha doğrusu bugün bütün bildiklerini! - orada öğrenecekti. Arzu Film, aile şirketiydi; senaryolarında aile, dostluk, özlemi çekilen güzel ilişkiler bulunuyordu. Naif, duyarlı, birbirini destekleyen, karşısındakinin hukukuna saygı duyan- gösteren insanların hikâyeleri anlatılıyordu.
- Rollerini Titizlikle Seçti… -
Rolleri seçerek oynadı. Seçmediği, sevmediği hiçbir projede yer almadı. En iyi filmlerde oynamayı, oyunculuğunun keşfedilmemiş yönlerini ortaya çıkarmayı düşündü. Bir rol aldığında çok sevinir, ‘Nasıl oynarım?’ diye düşünürdü. Rolünün tadını çıkarmaya çalışırdı. Star olmayı hiç hedeflemedi; amacı, çok iyi bir oyuncu olmak ve yaptığı işlerden mutluluk duymaktı.
Ama hayat dediğini yaptı ve biraz geç de olsa star oldu. Teklif, Anadolu işletmecileri tarafından, Ertem Eğilmez’e ulaştırıldı: ‘Şener Şen çok tutuluyor. Bir filmde başrol oynatalım!’ Yan rollerde canlandırdığı uyanık, üçkâğıtçı, sahtekâr, dolandırıcı tiplemeleri vardı. Böyle bir tipleme istenirse, reddedecekti. Senaryoyu da kendisi önerdi ve Başar Sabuncu’nun Namuslu filmi çekildi. Beklenen gerçekleşti, Namuslu en çok hâsılat yapan filmler arasına girdi; Şen’in ilk başrolü zirveyi görmüştü. Aslında geç starlığında fazla hırslı bir yapıya sahip olmaması etkendi.
- Yavuz Turgul’un Filmlerinin Değişmeyen Starı… -
Daha sonra başrolünde oynadığı filmler çok ses getirdi. Yavuz Turgul’un yönetmenliğini yaptığı Muhsin Bey ve Eşkıya çok konuşuldu. Eşkıya, en çok seyredilen 10 Türk filmi listesine girdi.
Evlenmeyi herkes gibi düşündü: Sıcak, güzel bir yuvam olsun, dedi. İki defa da denedi, ama düşleri gerçekleşmedi.
Bir tarafı ile hep çocuk kaldı; içindeki çocuğu korumaya çalıştı. İçindeki çocuk, yaratıcılığını ve oyunculuğunu tetikliyordu.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Ali Hikmet İnce