Ayşen Gruda, Dümbüllü’nün Kavuğuna Talipti

En büyük isteği, izlenme rekorları kıran filmlerinden hakkına düşen telif ücretini almaktı.

Ayşen Gruda, Dümbüllü’nün Kavuğuna Talipti

İsmail Dümbüllü’nün kavuğunun kendisine verilmesini isterdi. Kadın oyuncuların Türk tiyatrosuna yaptıkları ciddi katkıların ödülü olmalıydı. Aslına bakılırsa, tiyatromuzun tozunu yutan kadın oyuncular ödülü çoktan hak etmişti.

Ayşen (Erman) Gruda, 56. sanat yılını sahnede asırlık çınar gibi gururla kutladı. Başarı yolunun yetenek ve disiplinden geçtiğini söyledi. Gruda’ya göre, sanatçı muhalif olmalıydı. Etliye sütlüye karışmalıydı.  

Gruda kimseyi kendine rakip görmezdi. Kimseyi rahatsız etmekten de hoşlanmazdı. Ama gerektiğinde had bildirirdi; kendine has iğneleri vardı. Son derece dürüsttü; sözü dinlenir, sözüne güvenilirdi. İşinde fevkalade disiplinliydi; mükemmeliyetçiydi; iyi niyetliydi, kalbini iyi tutmaya azami gayret gösterirdi. Modayı hiç takip etmezdi. Beğendiği giysi veya aksesuarı alırdı. Titizlik ve düzen hastalığı vardı. Su akmayınca, elektrik kesilince, nakit parası yoksa/azalınca endişelenirdi.

Ayşen Gruda, 1946 İstanbul Yeşilköy doğumluydu. Halit Ziya Uşaklığil’in ünlü romanları Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar’ı yazdığı tarihi konakta dünyaya geldi. Anne ve baba tarafından 7 göbek İstanbulluydu. Babası uzun yol trenlerinde makinistti; demlenmeyi, klasik musikiyi çok severdi, musikişinastı. Annesi sanata, özellikle de Latin müziğine düşkündü. Usul bilir, harika Türkçe tangolar söylerdi. Günün en moda tangolarını seslendiren Seyyan Hanım, Şecaattin Tanyerli, Celal İnce’nin repertuvarına sahipti. Erman ailesi, 3 kız çocuk sahibiydi. Gruda’nın Ayben adlı kız kardeşi, Ayten isimli ablası vardı. Bir röportajında, ‘Mutlu bir çocuktum. Annem babam ayrı değildi. En önemlisi de buydu. Eskilerde daha doğru seçimler yapılmış,’ diyecekti. Gruda için aile birliği ve devamlılığı hayatiydi. Ailenin dağılmasından korkardı. Anksiyete bozukluğu vardı. 

Gruda çocuk denecek yaşlarında Rum/Ermeni komşularının taklidini yapar; tiyatro/mizah yeteneğini belli ederdi. Semtin yazlık/kışlık sinemalarında gösterilen bütün filmleri ailecek izlerlerdi. O zamanlar yeni filmler 5 günde bir getirilirdi. Biletçilerin hepsi tarafından tanınırlardı.

Ailenin bütün yükü babanın omuzlarındaydı. Bu yüzden kızlar yaz tatillerinde çalışır; harçlıklarını çıkarırdı. Ayşen Gruda da ortaokulu bitirdiği yaz, bir plak fabrikasına girmişti. İşi plakların üzerine etiket yapıştırmaktı. Kazandığı paraya hiç dokunmadan annesine verirdi. Ablası, Ayten Erman idealindeki mesleği icra ediyordu. Tevhid Bilge Turne Tiyatrosu’nda küçük rollere çıkıyordu. Okul arkadaşları da tiyatro oyunculuğuyla ilgiliydi. Yeşilköy Halkevi’nin Tiyatro Kolu hepsi için sanata açılan pencere oldu. Tiyatronun ABC’sini öğrenmeye başladılar. Tam bu sırada Ayşen Gruda babasını yitirdi. Hayatın bütün yükü genç kızların sırtlarına bindi. Küçük Ayşen okulunu yarım bıraktı; oysa hukuk okumak ve avukat olmak istiyordu. Ayten ablasının yanında çalışmaya girişti. Tevhid Bilge Turne Tiyatrosu’nda bir rol boşa çıkmıştı. Kongre Eğleniyor adlı vodvilde hizmetçiyi canlandıracaktı. Paraya ihtiyaçları vardı; rolü kabul etti. Tiyatronun Çorlu’daki temsilinde sahneye çıktı. İlk haftalığının bir kısmıyla Nacar marka kol saati satın aldı; daha önce hiç saati olmamıştı. Paranın kalanını İstanbul’a, annesine yolladı.

Sanat hayatında çok istikrarlı bir yol çizdi. Her zaman bir başrol oyuncusu kadar ilgi gördü. Yan karakterlerin usta yorumcusu misyonuyla ayakta kalma başarısı gösterdi. Her daim tebessüm eden yüzü, sempatisi ve büyüleyici usta yorumunu da ekleyince harikalar yarattı. Bayan komedyen denilince ilk akla gelen isimler arasındaydı. Gruda’ya sorarsanız, komedyen her rolü başarıyla oynardı, oynamalıydı. Yan rol, kenar rol, orta rol gibi sıralama/kategorizasyon yapılamazdı.

Ayşen Erman, 1965’de Ankara Meydan Sahnesi’nin oyuncularından Yılmaz Gruda ile hayatını birleştirdi. Biricik evladı Elvan’ı doğurdu. Daha önce yine tiyatro adamı, komedyen Müjdat Gezen’le nişanlanmıştı. Ama Gezen-Erman çiftinin arasına kıskançlık girdi. Müjdat Gezen nişan yüzüğünü klozete attı; Ayşen Erman kilolarca aşk mektubunu çöpe bıraktı. Ayşen-Yılmaz Gruda çiftinin beraberliği 1976 yılına kadar sürdü; sonra aşırı geçimsizlik sebebiyle ayrıldılar. Ayşen Gruda ayrılıktan sonra da eski eşinin soyadını bırakmadı. Nedenini soranlara, ‘Adamın hiçbir şeyini kullanmadım, bari soyadını kullanayım, dedim,’ diye cevap verecekti.

Hayatımıza tek kanallı, siyah beyaz televizyon girmişti. Ekranda bir kere görünen ülke çapında şöhrete kavuşuyordu. Korhan Abay, Ayşen Gruda’ya bir anda şans getirdi, hayatının akışı değişti. Domates Güzeli Nahide Şerbet bizden biri oluverdi. Domates Güzeli’nin esprileri dillere düştü. Şöhret, Ayşen Gruda’yı aniden sarıp sarmaladı; hayranlarının yoğun ilgisinden sokağa çıkamaz duruma soktu.

Gruda; kabare ve müzikallerde de oynadı. Ama asıl kalıcı şöhretini Arzu Film’de yakaladı. Şirketin sahibi Ertem Eğilmez’le tanışmasını Adile Naşit sağladı. Adile Naşit ile aynı apartmanda altlı üstlü otururlardı. Çok iyi dosttular ve çok saygılıydılar. Arzu Film’de kimse diğerine ne kadar ücret aldığını sormazdı. Filmlerin çoğunda başrol yoktu; oyuncuların senaryoya uyması beklenirdi. Sette çok sıkı disiplin uygulanırdı. Çalışma saatleri belliydi; gece çekim yapılmazdı. Stüdyoda, platoda zamanın en ileri teknolojisi kullanılırdı. Şirketin özel aşçısı, her gün en lezzetli/kaliteli yemekleri pişirirdi. Ertem Eğilmez, temizliğe ve güzel kokuya çok dikkat ederdi. Erkek oyuncuların her gün sakal tıraşı olmalarını beklerdi/isterdi. Gruda, ilk rolü için sette tam 25 gün beklemişti. Sonra çok küçük bir rol verilmişti: Yarışma idare eden öğretmen…

Ayşen Gruda 40’dan fazla sinema filminde, sayısını unuttuğu televizyon dizisinde rol aldı. Kemal Sunal, Şener Şen, İlyas Salman gibi pek çok ünlü jönle sinema sahnesinde, televizyon ekranında göründü. İlerleyen yaşına rağmen aktif sanat hayatını terk etmedi. Bir röportajında hâlâ oturduğu evin taksitlerini ödediğini hatırlatmıştı. En büyük isteği, izlenme rekorları kıran filmlerinden hakkına düşen telif ücretini almaktı. Payını verirlerse, kendisine özel bir helikopter alacağını da söylemişti. Gruda, Şener Şen’den daha komik olduğunu da sözlerine eklemişti. Eski filmlerini seyretmekten hoşlanmıyordu. Ebediyete intikal etmiş arkadaşlarını/dostlarını hatırlamaktan mutsuz oluyordu. Apartmanının yöneticisi, Gruda’ya ilginç bir jest yapmıştı. Kapıların zili her seferinde Hababam Sınıfı’nın melodisini çalıyordu. Gruda da melodiye her duyduğunda, maziyi hatırlıyor ve üzülüyordu.

En yakın arkadaşı, dostu, can yoldaşı, Şehir Tiyatroları’ndan emekli tiyatro sanatçısı Tanju Tuncel’di. Sultan Makamı adlı dizide beraber oynamışlardı. Her gün birkaç defa telefonla hal hatır sorarlardı. Rock müzik hayranıydı; torunuyla müzik dinlemeye bayılırdı.

Ayşen (Erman) Gruda’nın iki kız kardeşi, Ayben Erman ve Ayten Erman da tiyatro/sinema sanatçısı olarak tanındı, hayatlarını kazandı.

24 January 2019 12:02
1,905 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Müjdat Gezen’in Gizli Aşkı

Müjdat Gezen anılarını yazdığı, ‘Galiba Ben Sanatçıyım’ adlı kitabında G.A. koduyla hayatına giren kadından söz ediyordu.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Zânî!’ Maymunları İdam Ettiren Molla

Molla Abdülkerim Efendi, Sultan Murâd-ı Sâlis’in şehzadelik döneminde hocası, sonradan da saray imamı ve en güvendiği ‘akıldane’siydi. Padişah’a her dediğini yaptır(ır)dı. Rumeli Kazaskeri iken ününün/cesaretinin doruklarına tırmandı.

‘Erkek Güzeli Sefil Bilo’

İlyas Salman’ın hayatı - baştan sona! - yokluk/yoksulluk senaryosuydu. Zorlu/çetin şartlara karşı koymakla/durmakla geçti. 4 yaşında, küçük kardeşinin diri diri yanışını seyretti. Çaresizliğin acımasızlığını/zalimliğini yaşadı. Sonraki yıllarda hep olumsuzluklara/haksızlıklara karşı durdu/sesini yükseltmeye çalıştı.

Gezen’in Annesinin İstemediği Evlilik

Müjdat Gezen, ikinci evliliğini ağabeyinin karısının yeğeni Leyla Turgut’la gerçekleştirdi.

Müjdat Gezen’in Gizli Aşkı

Müjdat Gezen anılarını yazdığı, ‘Galiba Ben Sanatçıyım’ adlı kitabında G.A. koduyla hayatına giren kadından söz ediyordu.

Menekşe Gözlü Kadın

Fatma Girik ile Memduh Ün’ün ilişkisi salt aşk öyküsü değildi. Aynı zamanda mesleki dayanışma, hayata birlikte tutunma, bilgi/tecrübe aktarımıydı. Yarım asırdan fazla birbirlerini etkilediler. Girik’in ifadesine göre Memduh Ün, onun hayata bakışını değiştirdi/geliştirdi. Sinemayı, yaşamı, edebiyatı, müziği, kısaca kültürün pek çok boyutunu öğretmeye/aktarmaya çalıştı. Adeta üniversitesi oldu.

Star Olmayı Hedeflemeyen Star

Bir tarafı ile hep çocuk kaldı; içindeki çocuğu korumaya çalıştı. İçindeki çocuk, yaratıcılığını ve oyunculuğunu tetikliyordu.

Mayk Hammer Yazan Türk

Kemal Tahir; hayatının beşte birini hapishanelerde geçirdi. En güzel eserlerini de cezaevinde yazdı.

Yeşilçam’ın Küçük Dev Adamı

Hayri Caner, Yeşilçam’ın çok yönlü emekçisiydi. Yazdı, yönetti, rol aldı, kritize etti. Beyaz perdenin her veçhesini derinlemesine tanıdı. Babıâli’de de nefes aldı, ekmek parasını kazandı. Annesinin yardımı, manevi desteği ile hayata tutunmaya çalıştı. Sonrasında hep yokluk, çaresizlik, ümitsizlik ve yılgınlık içinde yaşadı.

Hücreye Atılan Aktör

Akan, sıkı Atatürkçü idi. Büyük önderin fikirlerinin, eserlerinin, hatıralarının takipçisiydi. Mustafa Kemal Paşa’ya ait paltoyu olağanüstü dikkatle/özenle saklardı. Her 10 Kasım’da, sahibi olduğu ilkokulda öğrencilere, velilere ve öğretmenlere sergilerdi.

Her Filminde Başrol Oynayan Aktör

Ediz Hun, Yeşilçam’da, siyasette ve üniversitede disiplini, özeni ve dikkati ile tanındı. Çevre hassasiyeti ve doğa sevgisiyle bilindi. Her filminde başrolde oynayan tek aktördü. Heyecanını, yaşam sevincini, aile özenini hiç yitirmedi. Çevresine ve içinden çıktığı topluma örnek olmaya çalıştı.

Yıldız Yaratan Yapımcının İntiharı

Nevzat Pesen; sektör haline gelememiş acımasız Yeşilçam sinemasının ne ilk, ne de son kurbanıydı.

Fukara Babası Kemal Sunal

‘Türk Sineması’nın Şaban’ı aslında bir ‘fukara babası’ydı, ama ‘eli sıkı’ (!) bilinirdi…

Cenazesinde Alkış İstemeyen Sanatçı

Sümer Tilmaç, anne karnında sahneye çıkmıştı. Yaşamı boyunca tiyatronun tozunu yutmayı, sinemanın spotlarında aydınlanmayı/görünmeyi kabullendi. Beyazperdede ve televizyonda unutulmaz/ölümsüz tipler çizdi/bıraktı.

Arayışla Geçen Bir Ömür

Münir Özkul’u tiyatro oyuncusu yapan, İsmail Dümbüllü’ye aşırı hayranlığıydı. 1968’de, Arena Tiyatrosu’nda Kanlı Nigar oyununun prömiyerinde Dümbüllü’yü seyretti ve avuçları patlayıncaya kadar alkışladı.

Gülriz Sururi: Hayatı Limon Gibi Sıkan Kadın

Gülriz Sururi kendine özgü stiliyle kızıl saçlı, delici bakışlı, naif, çekici ve ilgi odağıydı. Vefalı, paylaşımcı, aydınlanmacıydı. Müthiş bir Atatürk hayranıydı.

Küçük Kadının Büyük Dramı

Beyaz perdede ve tiyatro sahnesinde seyircisini güldüren, mutluluk dağıtan Adile Naşit, hayatı boyunca evlat acısıyla yandı kavruldu, ama derdini belli etmedi.

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

MİT’çi Aktör / I

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Cenazesinde Alkış İstemeyen Sanatçı

Sümer Tilmaç, anne karnında sahneye çıkmıştı. Yaşamı boyunca tiyatronun tozunu yutmayı, sinemanın spotlarında aydınlanmayı/görünmeyi kabullendi. Beyazperdede ve televizyonda unutulmaz/ölümsüz tipler çizdi/bıraktı.

Diğer Türk Sineması Yazıları

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

‘İyi Yürekli’ Kötü Adam

Erzurum’dan kağnı ile yola çıkıldı. Konya’ya sonra da Yalova’ya ulaşıldı. İstanbul’a varıldığında çuvallardaki eşyaların çoğu taşınmaktan/aşınmaktan kullanılmaz haldeydi. Bir ahşap konakta 2 oda kiralandı. Anne hem çalışacak, hem oğluna bakacaktı. Taş Ailesi, ekmeğini taştan çıkaracaktı!

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Yeşilçam’ın Hanımağası / 2

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.