Genç Abdullah Gül’e göre Kısakürek; ‘ışığından yararlanılacak kutup yıldızı/mürşit’ idi. Fikir çizgisinin diğer 2 önemli isim ise; Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu’ydu. Cemil Meriç, Erol Güngör, İdris Küçükömer ve Fethi Gemuhluoğlu da etkisinde kaldığı mütefekkirlerdi.
10 Temmuz 1894 tarihli İstanbul Depremi’nin gücü ölçülebildi. Atina Rasathanesi Müdürü Mösyö Ejinitis’in başkanlığındaki heyetin hazırladığı resmi rapora göre; Richter ölçeğiyle 9 şiddetindeydi.
Emir Timur; taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı. Kan dökücülük, yok edicilik, baş eğdiricilik de rol modelini - Cengiz Han’ı! - hiç aratmadı. Hep Müslüman halklar ve devletlerle didişti/dövüştü…
Ali Kemal (Bey); tavizsiz bir liberal, tam bir Batı daha doğrusu İngiliz dostuydu/taraftarıydı. Torunu, Muhafazakâr Parti’den milletvekili seçildi. Torununun oğlu ise İngiltere Başbakanı oldu.
Ali Babacan; - Başkentli gazetecinin benzetmesiyle! - Ankaralı, Müslüman burjuva ailenin - yurt içinde ve yurt dışında! - en iyi okullarda eğitim almış üyesiydi. ABD’ye gitti; Batı gördü; yabancı diller öğrendi. Aile şirketini yönetmesi, geliştirmesi/yükseltmesi beklendi. Babacan; kendisini aniden siyasetin içinde buldu; sonrası çorap söküğü gibi geldi…
Susuz Yaz’ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Türkiye’de Sansür Kurulu’nca gösterimi engellendi; Avrupa ve ABD’de para kazanma hırsıyla seks filmi yapıldı. Ama aynı film; Türk Sinema Tarihi’nin ilk en büyük başarısını kazandı.
Başbakanlık Müsteşarlığı Özel Kalem Müdürü Mehmet Geylani; 27 Mayıs Askeri Darbesi’nin öncesinde ve sonrasında görevinin başındaydı. Gördüklerini/yaşadıklarını Ankara’nın kıdemli usta gazetecisi Kemal Bağlum’a anlattı; tarihe şahitlik etmeye çalıştı… Geylani: Darbe sonrasında Başbakanlık’ta yaşanan bilinmeyen bazı olayların perde arkasını açıkladı…
Türk sinemasının ‘Çirkin Kralı’ Yılmaz Güney’in hayat hikâyesinin zenginliği/farklılığı bir dizi film yapmaya bile imkân veriyordu. Güney; inişli çıkışlı dünya serüveninde toplum sınırlarını zorladı; muhalifliğinin karşılığını da gördü. Sinema anlayışı/çizgisiyle, yaşam tarzıyla ekol yarattı.
Kimi çevrelere göre sevgilisi, kimi çevrelere göre de Mustafa Kemal Paşa’nın nikâhlı eşi olduğu iddia edilen Fikriye Hanım’ın Ankara’nın Ulus semtinde çok eski bir mezarlığa gömüldüğü, tarihi defin alanının ise - yıllar sonra - temizlenip imara açıldığı ortaya çıktı.
Selçuklu Beyi Melik Gâzi’nin mumyası ‘şifa umudu’yla lime lime edilmiş; dişleri, deri ve kemikleri kaynatılarak elde edilen karışım kısır kadınlara ‘ilâç niyetine’ içirilmiş.