Bir İngiliz diplomatın sokak köpeği tarafından ısırılması, olayın uluslararası sorun haline gelmesi üzerine İstanbul’un tarihine ‘köpek sürgünü’ ve ‘Hayırsız Ada’ tabirlerinin eklenmesine yol açtı.
1910 yılında Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Talat Paşa, dönemin Belediye Başkanı Suphi (Beysoyundu) Bey idi. İngiliz Elçiliği baskısını artırınca, şehirde barınan 80 bin köpek tek tek toplandı; mavnalara ve kayıklara doldurulup Hayırsız Ada’ya bırakıldı. Köpeklerin nakl-i mekan eylemeleri bir ay kadar sürdü. Sürgün yeri seçilen ada salt kayalıklardan ibaretti; dikili tek ağaç, yiyecek, tatlı su kaynağı yoktu. Yaz sıcağından bunalan köpekler serinlemek için denize giriyordu; birbirlerini parçalayarak da açlıklarını gideriyordu. Balat sahilinden ulumaları ve acı acı havlamaları duyuluyordu. Daha sonra sesler kesildi; ama çok ağır bir çürük et kokusu bütün İstanbul’u sardı. İstanbul halkı; şehirdeki köpeklerin toplanmasını uğursuzluk olarak gördü; mutlaka bir karşılık bulacağına inandı.
İttihat ve Terakki hükümeti; Avrupa’ya - özellikle de İngiltere'ye - şirin görünmek adına - belki de farkında olmadan - tarihin en korkunç köpek katliamlarından birini yapmıştı.
Ali Hikmet İnce