Kimi çevrelere göre sevgilisi, kimi çevrelere göre de Mustafa Kemal Paşa’nın nikâhlı eşi olduğu iddia edilen Fikriye Hanım’ın Ankara’nın Ulus semtinde çok eski bir mezarlığa gömüldüğü, tarihi defin alanının ise - yıllar sonra - temizlenip imara açıldığı ortaya çıktı.
Fikriye Hanım (1887 doğumlu!), Zübeyde Hanım’ın ikinci eşi Ragıp Bey’in kız kardeşi Vasfiye Hanım’ın kızıydı. İyi derecede Fransızca ve Yunanca bilirdi. Fevkalâde ud çalar, piyano başına geçince günün moda melodilerine hayat verirdi. ‘Boynu Bükük Sümbüle Döndüm,’ diye başlayan hüzzam şarkıyı çok içten okurdu. Mustafa Kemal Paşa ile tanışmaları, onun yüzbaşı olduğu döneme rastladı. Paşa; Fikriye’nin İstanbul’da yaşayan aile evine uğrar, misafir olurdu. Daha sonra Kurtuluş Savaşı’nın en şiddetli döneminde Ankara’ya gelmiş ve Çankaya Köşkü’ne yerleşmişti. Hüsnü Topuz’un Gazi ve Fikriye adlı kitabına göre, nikâhlarını Şeriye Vekili ve Diyanet İşleri Başkanı Mustafa Fehmi Gerçeker kıymıştı. Şahitleri; Muzaffer Kılıç ve Fuat Bulca’ydı. Fikriye Hanım çok duygulu, hemen sinirlenebilen, kendisini zor frenlenebilen mizaca sahipti. Akciğerlerinden rahatsız olduğu ve zaman zaman ağzından kan geldiği biliniyordu: Vereme yakalanmıştı! Paşa tarafından tedavi görmesi için Münih’e yollandı.
Yurt dışında kalmak ona göre değildi; Paşasına yakın olmalı, hatta yanında hiç ayrılmamalıydı. Dönüş için çalmadık kapı, başvurmadığı yetkili kalmadı. Ama iki neden önünü çıkarılıyordu: İlki, istenildiği kadar iyileşmemişti; ikincisi ise, Mustafa Kemal Paşa’nın Latife Hanım ile evlenmesiydi. Fikriye Hanım aklına koyduğunu yapardı. Soluğu Ankara’da aldı ve Çankaya Köşkü’ne çıktı. Üç gün misafir edildikten sonra, Köşk’ün yeni sahibesi tarafından istenilmedi. Gururu kırılan Fikriye Hanım, bindiği faytonda hayatına son verdi. İntihar mı etti, yoksa kendisini Köşk’ten çıkaran görevlilerden biri tarafından mı vuruldu, olay tam aydınlatılamadı. Memleket Hastanesi’ne - şimdiki Numune Hastanesi! - kaldırıldıysa da, girdiği komadan çıkamadı. Kurşun kalbin üzerinden girmiş, sırtından çıkmıştı. Polis raporuna göre, olayda kullanılan tabancada kendi parmak izleri vardı.
Salih Bozok’un anlattıklarına bakılırsa, gündüz hazırlanan mezara, akşam karanlığında defnedildi! Yine Bozok’a göre mezarı Kuğulu Park civarındaki küçük mezarlıktaydı.
Latife Hanım'ın Kâğıtları kitabının yazarı Fatih Bayhan’a göre, Ankara’nın eski şehir planlarında Kuğulu Park civarında bir mezarlık görünmüyordu. Fikriye Hanım, Ulus’ta - şimdi dev banka binalarının bulunduğu - çok eski/tarihi bir mezarlığa defnedilmişti ve çok geçmeden de alan temizlenip imara açılmıştı!
Ali Hikmet İnce