Biletçi dükkânının üst katını evi yapıp, günün 18 saati çalıştı. Her bileti kendi eliyle müşterisine sattı; bu davranışının uğur getirdiğine inandı. Kocası İsmail Özden Bey’in alacaklarını toplayamaması üzerine iflas noktasına gelen küçük işletmeyi ayağa kaldırdı. Türk Tayyare Cemiyeti’nin piyango biletlerini pazarlarken reklâmın önemini fark etti. Gazetelere ve dergilere mütevazı ilânlar verip, şanslı biletleri ve ikramiye kazanan şanslı müşterilerinin resimlerini dükkânında sergiledi. 31 Aralık 1930’da büyük ikramiyeyi verince şöhreti tavan yaptı: Nimet (Özden) Abla sadece İstanbul’da değil, bütün Türkiye’de bir ‘marka’ydı. Cumhuriyet döneminin en tanınan 10 kadını arasındaydı. Kazandığı parayı gayrimenkule yatırdı; bir yandan da yoksul öğrencilere destek oldu. İki kez hacca gitti ve Esentepe’de cami yaptırdı. Hacı Nimet adlı - bütün menkul ve gayrimenkullerini bağışladığı - bir vakıf kurup, caminin ve 200 burslu öğrencinin giderlerini karşıladı. Ünlü Şeyhülislam Cemaleddin Efendi’nin kardeşinin çocuğu olan Nimet Abla hayatı boyunca evlat arzusuyla kavruldu, ama sahip olamadı. Belki de bu yüzden iş hayatında çok disiplinli ve güçlü bir kişilik oldu. Her işlemi dikkatle inceler, hata yapmamaya çalışırdı. 90 yıllık Nimet Abla’nın Bahçekapı ve Bakırköy’de iki şubesi vardı. Öldüğünde 85 yaşındaydı ve Türkiye’nin ‘şans meleği’ sevenlerine veda ediyordu.
(Resimler nimetabla.com'dan alınmıştır.)
Ali Hikmet İnce