Her Piyango Biletine Bir Kutu Bayram Şekeri

(Hacı) Melek Nimet Özden; 1924’de faaliyete geçen Tayyare Piyangosu’nun ilk bayan başbayisiydi. Şartların zorlamasıyla iş hayatını seçti. Disiplinli ve girişimci ruhuyla başarıyı ilk seferde yakaladı ve hiç bırakmadı.

Her Piyango Biletine Bir Kutu Bayram Şekeri

Hayalinin bolluğuna karşın, kazananın azlığı ile ünlü Millî Piyango’nun en tanınmış ve en uzun ömürlü bayisiydi. Müesseseni ayakta tutabilmek için bütün emeğini/gücünü harcadı; hünerini gösterdi; - gerektiğinde! - haftanın 7 günü iş yerinden ayrılmadı. Kocasının sıfırladığı Talih Büfesi’ni Türkiye’de yaşayan herkese tanıttı.

Nimet Abla; ‘muktedir’ kadındı. Bir defa söyler; ‘emir’ kabul edilen/bellenen sözü yerine getirilirdi. Eşi İsmail Özden’in dediğine/ifadesine göre; ‘Güçlü kadındı. Evde ve işyerinde sözü dinlenirdi. Aklına koyduğu/planladığını yapa(bile)n kişiydi!’ 

Millî Piyango’nun tanınmasını ve yerleşmesini görev edindi. Zamanına göre yeni uygulamalar, reklam teknikleri geliştirdi. Çalışmaları öyle noktaya geldi ki; ‘Nimet Abla’ ismi, ‘Millî Piyango’nun önüne geçti.

Cumhuriyet’in en tanınan 10 iş kadınından birisi, belki de birincisiydi. Melek Nimet Hanım; 1899’da İstanbul’da doğdu. Babası Raşit Bey, annesi Sıdıka Hanım’dı. Annesi, Osmanlı’nın son şeyhülislamlarından Cemalettin Efendi’nin kız kardeşiydi. Ailesi varlıklıydı; evde eğitim aldı; aşırı özgüvenli yetiştirildi. Çocukluğunun ilk döneminde savaşın acılarını, yokluklarını, ülkenin içindeki dramı ve kargaşayı an be an yaşadı. İşgal altındaki İstanbul’un çilesinin tanığıydı.

- İsmail Bey, Eminönü’nde Küçük Tütüncü Dükkânı İşletirdi… -

1928’de, İsmail Özden Bey ile hayatını birleştirdi. Eşini fotoğraftan görüp beğendi. İsmail Bey; Eminönü’nde, Yeni Cami önünde, Balık Pazarı’nda tütün ticareti yapardı. Dükkânının bir tarafında kâğıt ürünleri/kırtasiye ve Tayyare Cemiyeti Piyangosu’nun biletlerini de satardı. Biletler - genellikle! - peşin para karşılığı verilirdi. Başbayi idi ve taşradaki tali bayilere kısa vadeli bilet gönderirdi. İsmail Bey, tanıtım ve tutulum için şahsi inisiyatifini kullanırdı. Zaman içinde biriken alacaklarını toplamakta zorlandı. Yekûn artınca altından kalkamadı ve iflas noktasına geldi. Durumunu her zaman tevekkülle karşıladı; ‘Her işte bir hayır vardır!’ diyerek kendisini teselli etti. Ama mali durumu vahimdi; tütüncü dükkânı kapanma tehdidi ile karşı karşıyaydı.

Melek Nimet Hanım; evdeki otoritesini işyerine taşıdı: Yönetime el koydu. Tayyare Cemiyeti Piyangosu yöneticileriyle görüştü; desteklerini/teşviklerini almaya çalıştı. En büyük sorun: Erkeklerin dünyasındaki yalnızlığıydı. İş/ticaret alemi erkek egemen yapıdaydı. Kadın girişimciye yer yoktu. 1930’da, başbayi hanımının kocasının işini yapmaya girişmesi/kalkışması kabul edil(e)mez davranıştı. Açıkça ifade edilmese bile, yoluna görünmeyen engeller yerleştirilebilirdi.

Bileğini kimse bükemezdi. Nimet Hanım; Eminönü’nde, mülkiyeti kendisine ait dükkânda iş yerini faaliyete geçirdi. Mekânın 2. katını konut şeklinde değerlendirecekti. 

Diğer piyango bayileri, hemen etkin tezvirat kampanyasına girişti. ‘Bizim müşterilerimize de sahip çıkacak,’ iddiasıyla/endişesiyle önünü kesmeye çalıştılar. 

- Nimet Abla, Promosyonlu Bilet Uygulaması Başlattı… -

Melek Nimet Hanım; Tayyare Cemiyeti yöneticilerini zor ikna edebildi. İlk seferinde 1.500 adet bilet alabildi. Hemen ilk elden hepsini sattı. Ama 2. talepleri karşılanmadı. Yılmadı; bütün cesaretini topladı: ‘Hepinizi Ankara’ya şikâyet edeceğim,’ diye gürledi. Karşılığını almakta da gecikmedi. 10 bin bilet vermek zorunda kaldılar. 

İlk defa ‘promosyonlu piyango bilet’ satışı uyguladı. Her biletin yanında, özel kutulanmış 250 gramlık bayram şekeri verdi. Stoklarını kısa sürede tüketti.

Türk Tayyare Cemiyeti’nin yöneticileri, Nimet Özden’ın satış taktiklerini görünce şaşırdı; sonuçlardan da memnuniyet duydu. 1930’de, İstanbul’da ‘Bir Numaralı Başbayi’ sözleşmesi imzaladılar.

1931 Yılbaşı Çekilişi; nasip kapılarını sonuna kadar araladı. Sattığı biletlerden birine, büyük ikramiye, 100 bin lira çıktı. Nimet Abla’nın uğuruna inanların sayısı çoğaldı. Fakat rakipleri de gerçek yüzlerini gösterdi. Kapı komşusu, Tek Kollu Cemal; hemen kapıya dayandı. ‘İstanbul’un lideri benim,’ dedi. ‘Bilet satışında da bir numarayım!’

Tek Kollu Cemal, ömrünün sonuna kadar Nimet Abla’yı izledi. 1938’deki zorunlu taşınmada da hemen bitişiğindeki dükkânı tuttu; rakibinin kalp atışlarını yakın takibe aldı. Cemal (Cantez) Bey; emekli astsubaydı; Kurtuluş Savaşı’na aktif katılmış; kolunu yitirmişti. Terhis sonrası, çeşitli iş denemelerinin ardından piyango bileti satıcılığında karar kıldı.

Tek Kollu Cemal yalnız değildi. Uzun Ömer ile Cüce Simon de akla ilk gelenlerdi. Galata Köprüsü’nün girişlerine yerleşmişlerdi. Diğer bazı ünlü piyango bileti satıcıları arasında, Uğur Gişesi, Uğurlu El Ay Yıldız Gişesi, (Kadıköy) Milyon Gişesi, (Beşiktaş) Servet Gişesi, (Beyoğlu) Zengin Gişesi ve (Bahçekapı) Akgün Gişesi sayılabilirdi. 

- Nimet Abla, Sektöre Reklam Yapma Alışkanlığını Getirdi… -

Nimet Abla’dan önce, piyango bileti satıcıları etkin reklâm yapmaz, müşterilerini izlemezdi.

Oysa Melek Nimet Özden; müşterilerini bilet numaralarını ve adreslerini tek tek kaydederdi. Her çekiliş sonrasında kayıtlarını kontrol ederdi. Dönemin en yüksek tirajlı/etkin gazetelerinin en güvenilir haber kaynağıydı. Talihli müşterisine haber vermeden, yanına bir grup gazeteciyi alıp kapıya dayanırdı. İkramiyeyi elden teslim eder ve fotoğraflatıp haber yaptırırdı. Sonra da gazeteleri dükkânının önüne asar; reklamını yapardı. Şanslı mudilerden komisyon veya bahşiş kabul etmezdi, asla istemezdi.

Rekabete kadın eli değince, her şey bir anda değişti. 

En önde gelen rakibi, Tek Kollu Cemal (Cantez), her çekiliş öncesinde gazetelere tam ve yarım sayfa boyutlarında reklam verir; en uğurlu elin kendisininki olduğunu iddia ederdi.

Ünü İstanbul sınırlarını aştı. Ülkenin dört bir yanından bilet istekleri geldi. Bilet zarfları bastırdı. Ön yüzünde Nimet Abla gişesinin resmi ve adresi yazılıydı; arka yüzünde kendi resmi bulunurdu. Böylece hem biletin kaybolmasını önledi, hem de reklamını etkin kıldı. Anadolu’daki sağlam/sadık bayilerini her zaman destekledi; ödeme zorluğu çekenlere taksit yaptı. 

Eşinin anlattığına göre Nimet Abla; içki ve sigara içmezdi. Belki garip karşılanabilir ama şans için piyango bileti de satın almazdı. Çay tiryakisiydi. Gişede büyük semaver sabahtan akşama kadar kaynardı. Demli, tavşankanı çay daima hazır beklerdi. Özden çifti, vakit buldukça bardak bardak çay tüketirdi.

- Çok İstemesine Rağmen Annelik Duygusunu Tadamadı… -

Şöhreti yaygınlaşınca Eminönü’ndeki ‘Talihli Gişe’nin adı ‘Nimet Abla’ olarak değiştirildi.

1938’da, ilk göz ağrısı, Eminönü’ndeki işyeri yıkıma kurban gitti. Meydan genişletme çalışması pek çok tarihi eserin de yok edilmesine yol açtı. Dönemin İstanbul Valisi/Belediye Başkanı Lütfi Kırdar; ‘Nimet Abla’nın adres değiştirmesine vesile oldu.

Nimet Abla; yeni işyerinin üst katını da ev şeklinde kullandı. Pangaltı’ndaki dairesini kapattı; buraya taşındı. Hem zamandan, hem de paradan tasarruf edecekti. İşine daha çok zaman ayıracak ve biletleri müşterilerine kendi eliyle satabilecekti.

Melek Nimet Özden; yıllarca işyerinde çalıştı. İşini geliştirmenin yeni yollarını aradı/buldu. Mesleğini ve müşterilerini hep ciddiye aldı. Çok istemesine karşın, evinde çocuk sesi duyamadı. Annelik içinde ukde kaldı. Bir yeğenine kendi adını verdirdi: Nimet Abla’nın yanında Nimet Abi de iş hayatının dalgalı/stresli yaşantısında yerini alacaktı. Hatta işletmenin bütün yükünü omuzlayacaktı.

Nimet Abla, 2 defa hacca gitti. Dindardı; ama Cumhuriyet değerlerine de sıkı sıkıya bağlıydı. Atatürk’e derin sevgisini ve hayranlığını her konuşmasında belirtirdi: ‘Atatürk sayesinde bağımsızız ve rahat günler yaşıyoruz,’ derdi. Her yıl 10 Kasım’da devletimizin banisinin ve silah arkadaşlarının ruhlarına mevlit okut(t)urdu. Ölümünden sonra da başlattığı gelenek sürdürüldü.

İşe başlarken de, Diyanet İşleri Başkanlığı’na müracaat etmiş; ‘piyango bileti satıcılığı’nın ‘muzır iş’ olmadığına ilişkin görüş almıştı. Eşi İsmail Özden, bir röportajda, olumlamanın bizzat Başkan Ahmet Hamdi Akseki’ye aitliğini açıklamıştı.

- Kendi Adını Taşıyan Vakıf Aracılığıyla Cami Yaptırdı… -

(Hacı) Melek Nimet Özden; vakıf kurdurdu; bütün gayrimenkullerini bağışladı. Önceliği cami yaptırmak; ihtiyaç sahibi çocuklara/öğrencilere yardım etmekti. 

Esentepe’de çok geniş arsasını camiye bağışladı. 1963’de başlayan yapım, 1970’de tamamlanabildi. Aynı yıl da ibadete açıldı. Mülkiyeti adını taşıyan vakfa aitti. Caminin altındaki dükkânların kira gelirleri ile diğer akarlar, harcamalar için gerekecek finansmanı sağlayacaktı.

Nimet Abla; zaruret içindeki ailelere ve genç kızlara da yardım etti. Evlenmelerini destekledi. Maddi imkânsızlık çeken binlerce öğrenciye burs sağladı.

Ölümünden önce ağır felç getirdi. Eşine ve akrabalarına, işe sahip çıkmalarını ve geliştirmelerini önerdi/vasiyet etti. Bir okul ve dispanser yapımı da son arzuları arasındaydı.

Eşine son sözleri ilginçti: ‘Sakın evlenme! Evlenirsen, yaşlısın ölürsün!’

Yönetimi devralmak zorunda kalan Nimet (Özden) Abi - doğumu 1955! - İngiltere’deki eğitimini yarım bıraktı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilirdi. İlk yıllarında zorlansa da, sağlam temellerin üzerindeki müesseseyi güçlendirdi. Kurucusunun önerilerini yerine getirmeye çalıştı. 

Nimet Abla’ya göre; müşteri kutsaldı; Anadolu’da yaşayan binlerce kişi şansı yakalamak için İstanbul’a gelirdi. Bir gün, taşradaki müşterilerin ayağına gidilmeliydi. ‘Çünkü Nimet Abla kazancının tamamını millete borçluydu!’ 

Hacı Melek Nimet Özden’in şahsi eşyaları, adını taşıyan caminin bahçesindeki özel bölümde sergilendi. Müzede fotoğraflar, hakkında çıkan haberler de yer aldı.

23 December 2019 18:13
1,274 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Zeki Müren’in Bilinmeyenleri

‘Sanat Güneşi’ diye de tanınan, ünlü TSM sanatçısı Zeki Müren, toplumun değer yargılarına azami saygı göstermeye çalıştı. İstanbul’da bir köyün okulunu, camisini, kütüphanesini ve yolunu yaptırdı. Hayırlarının kimse tarafından bilinmesini istemedi, reklâmını yapmadı. Görkemli/şaşaalı yaşadı fakat çoğu sırrını da yanında götürdü.

Son Sultanın Son Sevdası

Sultan Vahdettin’in 5. - ve son! - hanımı Nimet Nevzat Hanım kıskanılacak derecede güzeldi. İri gözleri, dolgun etli dudakları, kaymak beyazı cildi ile hemen fark edilirdi.

Şans Meleği Nimet Abla

Her bileti kendi eliyle müşterisine sattı; bu davranışının uğur getirdiğine inandı.

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Zeki Müren’in Bilinmeyenleri

‘Sanat Güneşi’ diye de tanınan, ünlü TSM sanatçısı Zeki Müren, toplumun değer yargılarına azami saygı göstermeye çalıştı. İstanbul’da bir köyün okulunu, camisini, kütüphanesini ve yolunu yaptırdı. Hayırlarının kimse tarafından bilinmesini istemedi, reklâmını yapmadı. Görkemli/şaşaalı yaşadı fakat çoğu sırrını da yanında götürdü.

Melek Girmez Sokağı’ndaki Cami

Melek Girmez Sokağı, 1812’deki veba salgını ile ününe ün kattı.

Hitler’in İnönü’yü Öldürme Ve İhtilal Planı

Hitler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Nazi politikalarına karşı çıktığı için öldürtmeyi planladı.

Türkeş, MBK’den Nasıl Tasfiye Edildi?

Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Ankara’nın Necatibey Caddesi’ndeki mütevazı evinde ‘14’ler’ tanımlamasıyla siyasi tarihimize geçen grubun kaderi çizildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal ve MBK’nin 2 etkin üyesinin çok gizli toplantısında ülkenin yakın geleceğini etkileyecek önemli karar alındı.

Şapkanın Sarık İle Mücadelesi

Osmanlı bürokrasisi - zaman zaman - Batı’yı takdir etse de Batılılaşmaya hep mesafeli durdu. Avrupa’dan yenilikleri getirmeye yeltenen hükümdar(lar) ya cezalandırıldı ya da hayatını yitirdi. Ulema ve ordu da diğer önemli muhaliflerdi. Genç Cumhuriyet de kurulurken - aynı zamanda! - hem işgal güçleriyle ve hem de yeni yönetime karşı duranlarla kapışacaktı.

Diplomatik Kriz Yaratan ‘Mama’

İstanbul’un ünlü ‘kadın ..ezevenk’i Lüks Nermin, Yassı Ada Mahkemeleri’nde gönüllü şahitlik yaptı. Devrin yöneticilerinin isteklerini yerine getirmişti. Hizmetlerinin karşılığı, - iddiasına göre! - devletin ‘Örtülü Ödeneği’nden karşılanmıştı.

Kod Adı: ‘Fakülteli’

Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.

Meclis Kapattıran Misak-ı Millî Haritası

Osmanlı’nın son Meclis-i Mebusan’ı ancak 90 gün açık kalabildi; Misak-ı Millî Haritası’na gösterilen tahammülsüzlük yüzünden kapatıldı.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Zânî!’ Maymunları İdam Ettiren Molla

Molla Abdülkerim Efendi, Sultan Murâd-ı Sâlis’in şehzadelik döneminde hocası, sonradan da saray imamı ve en güvendiği ‘akıldane’siydi. Padişah’a her dediğini yaptır(ır)dı. Rumeli Kazaskeri iken ününün/cesaretinin doruklarına tırmandı.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Atatürk'ün Emaneti Türk Hava Kurumu

Türk Tayyare Cemiyeti kurulduğunda sadece yerli uçağın yapımı değil, millî silah sanayinin de temeli atıldı. Atatürk’e göre Türk Milleti yüksek karaktere, zekâya, kabiliyete sahipti. Kendi uçağını, tankını ve her türden savaş silah(lar)ını üretebilirdi.

Babasının Mezarını Arayan Gazeteci

Yunan Hükümeti, tarihi mezarlığı kaldır(t)mış, üstünden de geniş asfalt yol geçirmişti. Sakız Adası’nın son Mutasarrıfı Hamdi (Simavi) Bey’in mezarı da kayıplara karışmıştı.

Sait Faik’in 1000 Bursiyeri

Çağdaş Türk hikâyeciliğinin ustalarından Sait Faik (Abasıyanık) yaklaşık 1000 öğrenciye burs verip okumalarını sağladı.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Türkeş, MBK’den Nasıl Tasfiye Edildi?

Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Ankara’nın Necatibey Caddesi’ndeki mütevazı evinde ‘14’ler’ tanımlamasıyla siyasi tarihimize geçen grubun kaderi çizildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal ve MBK’nin 2 etkin üyesinin çok gizli toplantısında ülkenin yakın geleceğini etkileyecek önemli karar alındı.

Musikimizin Son Muhteşem İncisi

İnci Çayırlı, Münir Nurettin Selçuk, Emin Ongan, Saadettin Kaynak gibi klasik musikimizin son döneminde yetişen geleneksel halkanın temsilcisiydi. Birikimini nefes aldığı sürece öğretmeye çalıştı.

İran'ın Nükleer Satrancı

Hedefe konulan İranlı nükleer fizikçiler şehir içinde düzenlenen suikastlarda öldürüldü. Trafikte yaklaşan motosikletli kişiler, ya arabanın dış yüzeyine mıknatıslı bomba yerleştirdi ya da otomatik silahlar kullanıp olay yerinden hızla uzaklaştı.

General Trikopis'i Esir Alan Ahmet Çavuş

Afyonlu Ahmet (Ünlü) Çavuş, savaşın gidişatını değiştirdi. 2 arkadaşıyla Yunan Ordusu’nun Başkomutanı Trikopis’i ve kurmaylarını esir alarak, imkânsızı mümkün kıldı. Ordumuza yüksek moral aşıladı.

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

‘İyi Yürekli’ Kötü Adam

Erzurum’dan kağnı ile yola çıkıldı. Konya’ya sonra da Yalova’ya ulaşıldı. İstanbul’a varıldığında çuvallardaki eşyaların çoğu taşınmaktan/aşınmaktan kullanılmaz haldeydi. Bir ahşap konakta 2 oda kiralandı. Anne hem çalışacak, hem oğluna bakacaktı. Taş Ailesi, ekmeğini taştan çıkaracaktı!

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Zeki Müren’in Bilinmeyenleri

‘Sanat Güneşi’ diye de tanınan, ünlü TSM sanatçısı Zeki Müren, toplumun değer yargılarına azami saygı göstermeye çalıştı. İstanbul’da bir köyün okulunu, camisini, kütüphanesini ve yolunu yaptırdı. Hayırlarının kimse tarafından bilinmesini istemedi, reklâmını yapmadı. Görkemli/şaşaalı yaşadı fakat çoğu sırrını da yanında götürdü.

Türkiye’nin İlk Piyanist Şantörü

Gencer, Türkiye’de ilk Türkçe sözlü pop müzik parçasını seslendirdi. Çocukluk arkadaşı, Fecri Ebcioğlu, ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’ adlı şarkının sözlerini yazmıştı.

Hitler’in İnönü’yü Öldürme Ve İhtilal Planı

Hitler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Nazi politikalarına karşı çıktığı için öldürtmeyi planladı.

Diğer Muhtelif Yazıları

CIA’nin Hedefindeki ‘Düşünce Silahşoru’

Osman Nuri Koçtürk, tek başına ABD’ye kafa tuttu/savaş açtı. Süt tozu, hibrit tohum, yumurta/et tavuğu, soya yağı, yabancı menşeli gübre gibi hayati ürünlere karşı çıktı. Süper/’emperyalist’ devletlerin, ‘zayıf müttefiklerinin topraklarını ve insanlarını deneylerinin malzemesi olarak kullandığını’ ortaya koydu/ispat etti. ‘Yeniçağın yeni silahlarını teşhir etti!’

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

‘GPS’li Bavul’ İle Taşınan Dolarlar

‘Kısa sürede yüksek kazanç sağlama’ vaadi çoğu kişiye çekici geldi. ‘Tatlı dilin yılanı yuvasından çıkarması gibi, ‘emeksiz yemek’ hayali - aslında! - bütün birikimleri yok edecekti…’

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?