Hayalinin bolluğuna karşın, kazananın azlığı ile ünlü Millî Piyango’nun en tanınmış ve en uzun ömürlü bayisiydi. Müesseseni ayakta tutabilmek için bütün emeğini/gücünü harcadı; hünerini gösterdi; - gerektiğinde! - haftanın 7 günü iş yerinden ayrılmadı. Kocasının sıfırladığı Talih Büfesi’ni Türkiye’de yaşayan herkese tanıttı.
Nimet Abla; ‘muktedir’ kadındı. Bir defa söyler; ‘emir’ kabul edilen/bellenen sözü yerine getirilirdi. Eşi İsmail Özden’in dediğine/ifadesine göre; ‘Güçlü kadındı. Evde ve işyerinde sözü dinlenirdi. Aklına koyduğu/planladığını yapa(bile)n kişiydi!’
Millî Piyango’nun tanınmasını ve yerleşmesini görev edindi. Zamanına göre yeni uygulamalar, reklam teknikleri geliştirdi. Çalışmaları öyle noktaya geldi ki; ‘Nimet Abla’ ismi, ‘Millî Piyango’nun önüne geçti.
Cumhuriyet’in en tanınan 10 iş kadınından birisi, belki de birincisiydi. Melek Nimet Hanım; 1899’da İstanbul’da doğdu. Babası Raşit Bey, annesi Sıdıka Hanım’dı. Annesi, Osmanlı’nın son şeyhülislamlarından Cemalettin Efendi’nin kız kardeşiydi. Ailesi varlıklıydı; evde eğitim aldı; aşırı özgüvenli yetiştirildi. Çocukluğunun ilk döneminde savaşın acılarını, yokluklarını, ülkenin içindeki dramı ve kargaşayı an be an yaşadı. İşgal altındaki İstanbul’un çilesinin tanığıydı.
- İsmail Bey, Eminönü’nde Küçük Tütüncü Dükkânı İşletirdi… -
1928’de, İsmail Özden Bey ile hayatını birleştirdi. Eşini fotoğraftan görüp beğendi. İsmail Bey; Eminönü’nde, Yeni Cami önünde, Balık Pazarı’nda tütün ticareti yapardı. Dükkânının bir tarafında kâğıt ürünleri/kırtasiye ve Tayyare Cemiyeti Piyangosu’nun biletlerini de satardı. Biletler - genellikle! - peşin para karşılığı verilirdi. Başbayi idi ve taşradaki tali bayilere kısa vadeli bilet gönderirdi. İsmail Bey, tanıtım ve tutulum için şahsi inisiyatifini kullanırdı. Zaman içinde biriken alacaklarını toplamakta zorlandı. Yekûn artınca altından kalkamadı ve iflas noktasına geldi. Durumunu her zaman tevekkülle karşıladı; ‘Her işte bir hayır vardır!’ diyerek kendisini teselli etti. Ama mali durumu vahimdi; tütüncü dükkânı kapanma tehdidi ile karşı karşıyaydı.
Melek Nimet Hanım; evdeki otoritesini işyerine taşıdı: Yönetime el koydu. Tayyare Cemiyeti Piyangosu yöneticileriyle görüştü; desteklerini/teşviklerini almaya çalıştı. En büyük sorun: Erkeklerin dünyasındaki yalnızlığıydı. İş/ticaret alemi erkek egemen yapıdaydı. Kadın girişimciye yer yoktu. 1930’da, başbayi hanımının kocasının işini yapmaya girişmesi/kalkışması kabul edil(e)mez davranıştı. Açıkça ifade edilmese bile, yoluna görünmeyen engeller yerleştirilebilirdi.
Bileğini kimse bükemezdi. Nimet Hanım; Eminönü’nde, mülkiyeti kendisine ait dükkânda iş yerini faaliyete geçirdi. Mekânın 2. katını konut şeklinde değerlendirecekti.
Diğer piyango bayileri, hemen etkin tezvirat kampanyasına girişti. ‘Bizim müşterilerimize de sahip çıkacak,’ iddiasıyla/endişesiyle önünü kesmeye çalıştılar.
- Nimet Abla, Promosyonlu Bilet Uygulaması Başlattı… -
Melek Nimet Hanım; Tayyare Cemiyeti yöneticilerini zor ikna edebildi. İlk seferinde 1.500 adet bilet alabildi. Hemen ilk elden hepsini sattı. Ama 2. talepleri karşılanmadı. Yılmadı; bütün cesaretini topladı: ‘Hepinizi Ankara’ya şikâyet edeceğim,’ diye gürledi. Karşılığını almakta da gecikmedi. 10 bin bilet vermek zorunda kaldılar.
İlk defa ‘promosyonlu piyango bilet’ satışı uyguladı. Her biletin yanında, özel kutulanmış 250 gramlık bayram şekeri verdi. Stoklarını kısa sürede tüketti.
Türk Tayyare Cemiyeti’nin yöneticileri, Nimet Özden’ın satış taktiklerini görünce şaşırdı; sonuçlardan da memnuniyet duydu. 1930’de, İstanbul’da ‘Bir Numaralı Başbayi’ sözleşmesi imzaladılar.
1931 Yılbaşı Çekilişi; nasip kapılarını sonuna kadar araladı. Sattığı biletlerden birine, büyük ikramiye, 100 bin lira çıktı. Nimet Abla’nın uğuruna inanların sayısı çoğaldı. Fakat rakipleri de gerçek yüzlerini gösterdi. Kapı komşusu, Tek Kollu Cemal; hemen kapıya dayandı. ‘İstanbul’un lideri benim,’ dedi. ‘Bilet satışında da bir numarayım!’
Tek Kollu Cemal, ömrünün sonuna kadar Nimet Abla’yı izledi. 1938’deki zorunlu taşınmada da hemen bitişiğindeki dükkânı tuttu; rakibinin kalp atışlarını yakın takibe aldı. Cemal (Cantez) Bey; emekli astsubaydı; Kurtuluş Savaşı’na aktif katılmış; kolunu yitirmişti. Terhis sonrası, çeşitli iş denemelerinin ardından piyango bileti satıcılığında karar kıldı.
Tek Kollu Cemal yalnız değildi. Uzun Ömer ile Cüce Simon de akla ilk gelenlerdi. Galata Köprüsü’nün girişlerine yerleşmişlerdi. Diğer bazı ünlü piyango bileti satıcıları arasında, Uğur Gişesi, Uğurlu El Ay Yıldız Gişesi, (Kadıköy) Milyon Gişesi, (Beşiktaş) Servet Gişesi, (Beyoğlu) Zengin Gişesi ve (Bahçekapı) Akgün Gişesi sayılabilirdi.
- Nimet Abla, Sektöre Reklam Yapma Alışkanlığını Getirdi… -
Nimet Abla’dan önce, piyango bileti satıcıları etkin reklâm yapmaz, müşterilerini izlemezdi.
Oysa Melek Nimet Özden; müşterilerini bilet numaralarını ve adreslerini tek tek kaydederdi. Her çekiliş sonrasında kayıtlarını kontrol ederdi. Dönemin en yüksek tirajlı/etkin gazetelerinin en güvenilir haber kaynağıydı. Talihli müşterisine haber vermeden, yanına bir grup gazeteciyi alıp kapıya dayanırdı. İkramiyeyi elden teslim eder ve fotoğraflatıp haber yaptırırdı. Sonra da gazeteleri dükkânının önüne asar; reklamını yapardı. Şanslı mudilerden komisyon veya bahşiş kabul etmezdi, asla istemezdi.
Rekabete kadın eli değince, her şey bir anda değişti.
En önde gelen rakibi, Tek Kollu Cemal (Cantez), her çekiliş öncesinde gazetelere tam ve yarım sayfa boyutlarında reklam verir; en uğurlu elin kendisininki olduğunu iddia ederdi.
Ünü İstanbul sınırlarını aştı. Ülkenin dört bir yanından bilet istekleri geldi. Bilet zarfları bastırdı. Ön yüzünde Nimet Abla gişesinin resmi ve adresi yazılıydı; arka yüzünde kendi resmi bulunurdu. Böylece hem biletin kaybolmasını önledi, hem de reklamını etkin kıldı. Anadolu’daki sağlam/sadık bayilerini her zaman destekledi; ödeme zorluğu çekenlere taksit yaptı.
Eşinin anlattığına göre Nimet Abla; içki ve sigara içmezdi. Belki garip karşılanabilir ama şans için piyango bileti de satın almazdı. Çay tiryakisiydi. Gişede büyük semaver sabahtan akşama kadar kaynardı. Demli, tavşankanı çay daima hazır beklerdi. Özden çifti, vakit buldukça bardak bardak çay tüketirdi.
- Çok İstemesine Rağmen Annelik Duygusunu Tadamadı… -
Şöhreti yaygınlaşınca Eminönü’ndeki ‘Talihli Gişe’nin adı ‘Nimet Abla’ olarak değiştirildi.
1938’da, ilk göz ağrısı, Eminönü’ndeki işyeri yıkıma kurban gitti. Meydan genişletme çalışması pek çok tarihi eserin de yok edilmesine yol açtı. Dönemin İstanbul Valisi/Belediye Başkanı Lütfi Kırdar; ‘Nimet Abla’nın adres değiştirmesine vesile oldu.
Nimet Abla; yeni işyerinin üst katını da ev şeklinde kullandı. Pangaltı’ndaki dairesini kapattı; buraya taşındı. Hem zamandan, hem de paradan tasarruf edecekti. İşine daha çok zaman ayıracak ve biletleri müşterilerine kendi eliyle satabilecekti.
Melek Nimet Özden; yıllarca işyerinde çalıştı. İşini geliştirmenin yeni yollarını aradı/buldu. Mesleğini ve müşterilerini hep ciddiye aldı. Çok istemesine karşın, evinde çocuk sesi duyamadı. Annelik içinde ukde kaldı. Bir yeğenine kendi adını verdirdi: Nimet Abla’nın yanında Nimet Abi de iş hayatının dalgalı/stresli yaşantısında yerini alacaktı. Hatta işletmenin bütün yükünü omuzlayacaktı.
Nimet Abla, 2 defa hacca gitti. Dindardı; ama Cumhuriyet değerlerine de sıkı sıkıya bağlıydı. Atatürk’e derin sevgisini ve hayranlığını her konuşmasında belirtirdi: ‘Atatürk sayesinde bağımsızız ve rahat günler yaşıyoruz,’ derdi. Her yıl 10 Kasım’da devletimizin banisinin ve silah arkadaşlarının ruhlarına mevlit okut(t)urdu. Ölümünden sonra da başlattığı gelenek sürdürüldü.
İşe başlarken de, Diyanet İşleri Başkanlığı’na müracaat etmiş; ‘piyango bileti satıcılığı’nın ‘muzır iş’ olmadığına ilişkin görüş almıştı. Eşi İsmail Özden, bir röportajda, olumlamanın bizzat Başkan Ahmet Hamdi Akseki’ye aitliğini açıklamıştı.
- Kendi Adını Taşıyan Vakıf Aracılığıyla Cami Yaptırdı… -
(Hacı) Melek Nimet Özden; vakıf kurdurdu; bütün gayrimenkullerini bağışladı. Önceliği cami yaptırmak; ihtiyaç sahibi çocuklara/öğrencilere yardım etmekti.
Esentepe’de çok geniş arsasını camiye bağışladı. 1963’de başlayan yapım, 1970’de tamamlanabildi. Aynı yıl da ibadete açıldı. Mülkiyeti adını taşıyan vakfa aitti. Caminin altındaki dükkânların kira gelirleri ile diğer akarlar, harcamalar için gerekecek finansmanı sağlayacaktı.
Nimet Abla; zaruret içindeki ailelere ve genç kızlara da yardım etti. Evlenmelerini destekledi. Maddi imkânsızlık çeken binlerce öğrenciye burs sağladı.
Ölümünden önce ağır felç getirdi. Eşine ve akrabalarına, işe sahip çıkmalarını ve geliştirmelerini önerdi/vasiyet etti. Bir okul ve dispanser yapımı da son arzuları arasındaydı.
Eşine son sözleri ilginçti: ‘Sakın evlenme! Evlenirsen, yaşlısın ölürsün!’
Yönetimi devralmak zorunda kalan Nimet (Özden) Abi - doğumu 1955! - İngiltere’deki eğitimini yarım bıraktı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilirdi. İlk yıllarında zorlansa da, sağlam temellerin üzerindeki müesseseyi güçlendirdi. Kurucusunun önerilerini yerine getirmeye çalıştı.
Nimet Abla’ya göre; müşteri kutsaldı; Anadolu’da yaşayan binlerce kişi şansı yakalamak için İstanbul’a gelirdi. Bir gün, taşradaki müşterilerin ayağına gidilmeliydi. ‘Çünkü Nimet Abla kazancının tamamını millete borçluydu!’
Hacı Melek Nimet Özden’in şahsi eşyaları, adını taşıyan caminin bahçesindeki özel bölümde sergilendi. Müzede fotoğraflar, hakkında çıkan haberler de yer aldı.
Ali Hikmet İnce