Osmanlı İmparatorluğu’nda - gayri resmi! - yerleşik ilk genelev, İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde açıldı. Kırım Savaşı (1853-1856) dolayısıyla İngiliz ve Fransız askerlerin İstanbul’a gelmesi ve hayat tarzlarını bildikleri gibi sürdürmeleri sonucu ilk umumhaneler ortaya çıktı. Araştırmacı Rifat N. Bali’ye göre, Abanoz ve Ziba’da Ermeniler ve Rumlar, Karaköy’de Yahudiler, Kadıköy ve Üsküdar bölgelerinde ise Türkler kerhâne işletmeciliği yapıyordu.
İstanbul’daki en ünlü ve lüks genelev, işletmecisi ile meşhur olan ‘Langa Fatma’ adlı kadınındı. Ünlü tarihçi Cevdet Paşa’nın yazdığına göre, ünlü mamanın kendisi gibi meşhur/maruf illegal kerhânesi Edirnekapı’daydı.
Abdülmecit’in son yıllarında İstanbul’da fuhuş patlaması yaşandı. 1859’da, Sadrazam Ali Paşa bir emirnâme yayınlamak zorunda kaldı. Emirnâmeye göre, fuhuş yap(tır)anlar hapis veya sürgünle cezalandırılacaktı.
1884’de bir talimatnâme daha yayınlanarak, resmî genelevlerin açılmasına kapı aralandı. İlk resmî genelev, Abanoz Sokak’ta açıldı. Bir yıl içinde de, sadece Galata’da faaliyete geçen kerhâne sayısı 100’ü buldu. Tarihçi Mustafa Galip’in - Ünlü tarihçi Cevdet Paşa’nın mektupçusu! - kayıtlarına göre, o yıllarda İstanbul’da 175 genelev ve 5 bine yakın zaniye - zina yapan/seks işçisi/fahişe! - vardı. Umumhane sayısı, - İstanbul’da! - 1915’de 359’a ulaşmıştı.
Genelevler ile birlikte zührevî hastalıklarda da patlama görüldü. Hastalıkların uzmanı doktor Von During önce İstanbul’a çağrıldı, sonra da Kastamonu’da görevlendirildi. Frengi ve bel soğukluğu, Kastamonu ve Erzurum gibi Anadolu illerinde de yaygınlaşmıştı. 23 Eylül 1886’da Erzurum’daki askeri hastane hastalarının yarısı frengiyle boğuşuyordu.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Ali Hikmet İnce