Menderes’in Sürgün Ettiği Cami

Karaköy Camisi, bilinen diğer ismiyle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, - Demokrat Parti’nin iktidarında, Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde! - Karaköy Meydanı’nı genişletmek amacıyla yıktırıldı.

Menderes’in Sürgün Ettiği Cami

Karaköy Camisi, bilinen diğer ismiyle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, - Demokrat Parti’nin iktidarında, Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde! - Karaköy Meydanı’nı genişletmek amacıyla yıktırıldı. Başka bir deyişle, ahşap caminin parçaları tek tek numaralanıp Kınalıada’da yeniden inşa edilmek üzere tayini çıkarıldı.

17. yüzyılda Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Karaköy Camisi, asırlar içinde yıprandı ve kullanılmaz duruma geldi. 20. yüzyılın başında, cami enkazının yıkılıp yeniden yaptırılması kararlaştırıldı. Dönemin hükümdarı 2. Abdülhamit, - 1893’de İstanbul’a gelen! - ünlü İtalyan saray mimarı Raimondo D’Aronco’ya caminin projesini yeniden çizdirdi. D’Aronco, 1903’de Art Nouveau tarzındaki sekizgen planlı caminin inşasını da tamamladı. Alt katı dükkânlara ayrılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, 1958 yılına kadar ibadete açık kaldı. 

Adnan Menderes’in başbakanlığının son döneminde, Karaköy Meydanı’nın genişletilmesi için caminin yıkılması gündeme alındı. Halkın tepkisinden de çekinildiği için, caminin - çoğunluğu - ahşap olan parçaları numaralanarak, Kınalıada’ya taşınması kararlaştırıldı. Karaköy Camisi ya da Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, Kınalıada’da yeniden monte edilecekti. Sökülüp numara verilen parçalar, gemiye yüklenip yola çıkarıldı. Ancak, kötü hava şartları tarihî caminin sonunu getirecekti: Şiddetli fırtınadan yan yatan gemideki bütün parçalar denizin dibini boyladı. Böylece Karaköy Camisi, bir daha dirilmemek üzere tarihin karanlık dehlizlerindeki yerini aldı. 

İtalyan mimar D’Aronco’ya ait caminin çizimleri İtalya’daki Udine Kent Müzesi’nde koruma altına alındı.

Ali Hikmet İnce yazdı.

4 May 2020 15:58
1,790 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

İnönü Kendi Parasıyla Cami Yaptırmış

Karşıtları tarafından hemen her fırsatta ‘din düşmanlığı!’ ile suçlanan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kendi birikimi ile cami yaptırdığı ortaya çıktı.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Evini Satıp İşçi Maaşlarını Ödeyen Başkan

Fatma Girik, ‘içimizden/bizden birisi’ydi. Yeşilçam’ın ve Memduh Ün’ün ‘Fato’suydu. İnandığı gibi yaşadı. Engelleri aşmasını bildi. Kendini daima yenilemeye/geliştirmeye gayret etti. Tecessüs sahibiydi, öğrenmeye açtı. Sinemayı ve siyaseti tecrübeli ustalardan kavrama şansını yakaladı. Evinde çok zengin kitaplığı vardı. Her gün düzenli şekilde okurdu, tartışırdı. Hayatı sorgulardı.

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

33’lük Tespih Gibi Tabanca Çeken Fedai

Yakup Cemil Bey, ‘korku’ kelimesini tanıma(z)dı. Düz mantık yürütürdü. Siyasetin ince oyunlarını, gülümserken ayak kaydıran tuzaklarını bilmezdi. Ölümü göze alır, istenileni/emredileni yapardı. Kontrolü müşküldü. Haksızlık(lar) karşısında susmaz, ya sesini yükseltir ya da - daha çok! - piştovunu konuştururdu.

Bataklıkta Açan Çiçek: ‘Esengül’

Esengül, 24 yıllık kısacık ömründe çoğumuzun yüreğine dokunmayı başardı. Şarkılarıyla yaşamımıza karıştı, kalplerimizi sızlattı. Küllenmiş hatıralarımıza yeniden köz verdi. İstanbul’un varoşlarına yerleşe(bile)n Anadolu insanının sevda/hasret dünyasını canlı tuttu.

Her Filminde Başrol Oynayan Aktör

Ediz Hun, Yeşilçam’da, siyasette ve üniversitede disiplini, özeni ve dikkati ile tanındı. Çevre hassasiyeti ve doğa sevgisiyle bilindi. Her filminde başrolde oynayan tek aktördü. Heyecanını, yaşam sevincini, aile özenini hiç yitirmedi. Çevresine ve içinden çıktığı topluma örnek olmaya çalıştı.

Kitapsız İlim, Tekçe'siz Film Olmaz

Ahmet Tarık Tekçe, Yeşilçam Sokağı’nda yaşadı, nefes aldı, sinema için terledi ve rızkını temine çalıştı. Bazı yapımcıların sömürüsüne karşın, hakkını isterken bile zorlandı. Paranın değil, beyaz perdenin cazibesine kapıldı.

‘Taş Bebek’ Gönül Yazar

Gönül Yazar, kaliteli sesi, düzgün fiziği ve renkli yaşamı ile hep zirvedeydi. 1960 yapımı ‘Taş Bebek’in senaryosu sanki kendisi için yazılmıştı. Bir anda şöhretin doruklarına ulaştı. Baş döndüren natürel güzelliği ile erkeklerin yoğun ilgisine mazhar oldu. Film gibi yaşadı. Pek çok meslektaşı tarafından örnek alındı ve taklit edildi.

Üç Başbakanın Ortak Kaderi

Celal Bayar, Adnan Menderes ve Mesut Yılmaz’ın oğulları intihar ederek hayatlarına son verdi.

‘Kıbrıs’ı Veren’ 2. Abdülhamit

2. Abdülhamit’in saltanatının 2. yılında Osmanlı yok oluşun eşiğinden döndü. Tarih, ’93 Harbi’ gibi örneğine çok az rastlanır drama şahitlik etti. Ruslar, İstanbul’un tarihi surlarına kadar ulaştı. Her an şehri alabilir, her şeyi talan edebilir, binlerce insanı öldürebilirlerdi. Sultan şoka girdi, ne yapacağını bilemedi. İngiliz Büyükelçisi Sir Henry Layard’ın önerisini kabul etmek zorunda kaldı. Kıbrıs’ı vermesi karşılığında şahsının ve imparatorluğun hayatiyetini garantiye alabilecekti! ‘Denize düşen yılana sarılırdı!’

2. Abdülhamit'e Rest Çeken Cariye

2. Abdülhamit, Osmanlı Hanedanı’nın en çok tartışılan, konuşulan ve hakkında yazılan üyesiydi. Eylemleri ile bazen eleştirildi, bazen göklere çıkarıldı. Özel hayatı da merak edildi. Kimi kaynaklara göre 13, kimi tarihçilere göre 16 hanımı oldu. Çerkez soyluları tercih ettiği yazıldı.

Osmanlı’nın İçki Tüketimi

1904’de, Osmanlı’nın şarap ihracatı tamı tamına 340 milyon litreydi. Osmanlı; Avrupa’nın en önemli içki üreticileri arasındaydı.

Musikimizin Son Muhteşem İncisi

İnci Çayırlı, Münir Nurettin Selçuk, Emin Ongan, Saadettin Kaynak gibi klasik musikimizin son döneminde yetişen geleneksel halkanın temsilcisiydi. Birikimini nefes aldığı sürece öğretmeye çalıştı.

Piyanist Bestekâr 2. Abdülhamit Han

Sultan 2. Abdülhamit’in az bilinen bir yönü de müzisyenliğiydi. Pekiyi derecede piyano çalardı. Sultan’ın Batı müziği formlarında piyano için yaptığı besteleri de mevcuttu. Çocuklarının aynı müzik aletinde ustalaşması için özel gayret gösterdi. Avrupa’dan çok kıymetli piyanolar getirtti. Çalışmalarını yakından izledi, yanlışlarını da gösterdi.

Diğer Türk Tarihi Yazıları

İki İngiliz Aşçıya Teslim Edilen Kudüs

401 yıl yönettiğimiz Kudüs’ü tek mermi atmadan, daha da kötüsü İngilizlerle göğüs göğüse çarpışmadan teslim etmiştik. Kim(ler)e mi? İngiliz Ordusu’nda görevli iki askerî aşçıya…

İstanbul’dan Ölüme Gönderilen 80 Bin Sokak Köpeği

İstanbul’un tarihinde 3 defa ciddi boyutlarda sokak köpeği katliamı yaşandı. 1910’daki ilk teşebbüste 80 bin köpek toplandı ve aç bırakılıp ölüme terk edildi. 1912’deki 2. girişimde 30 bin, 1980 sonrasındaki 3. itlafta da 83 bin hayvanın canına kıyıldı.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!