Öztürk Serengil; 1970 sonrası ekonomik krize giren Yeşilçam’ın pek çok ünlü ismine yardımcı oldu; para kazanmalarını sağladı. Sinema seyircisi; hayranlık duyduğu isimleri gazino sahnelerinde dikkatle, hayranlık dolu merakla izledi.
Süleyman Turan; hem tiyatroda, hem de sinemada birer kez başrol oynadı. Adı; Harput’ta Bir Amerikalı oyununda ve Dikkat Kan Aranıyor filminde en üste yazıldı…
Neriman Köksal; özü sözü bir, hesapsız ve korkusuzdu. Kamera karşısında kendisini oynadı. Anlayışına göre hayat; bir sinema filmi ya da televizyon dizisiydi. Emeğinin/kazancının ekmeğini yedi; kimseyi sömürmedi.
Susuz Yaz’ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Türkiye’de Sansür Kurulu’nca gösterimi engellendi; Avrupa ve ABD’de para kazanma hırsıyla seks filmi yapıldı. Ama aynı film; Türk Sinema Tarihi’nin ilk en büyük başarısını kazandı.
Eşref Kolçak; Yeşilçam sinemasının yaşayan en yaşlı üyesiydi. Hatıralarıyla, filmleriyle, yakın ve uzak çevresiyle sinemamızın önemli şahidiydi. Hep maddi sıkıntı içindeydi; günü birlik yaşadı; ama her zaman iyimserdi ve çok çalışkandı. En büyük hayali de: Film setinde can vermekti. Çünkü sinema en büyük sevdasıydı…
Cahide Sonku; güzelliği, kabiliyeti ve zenginliği ile özlenen/imrenilen bir hayat sürdü. Kıskanıldı; sevildi; dedikodusu yapıldı ve parmakla gösterildi. Masallardan çıkıp gelmiş prensesti. Ama sonu çok kötüydü. Bir elinde büyük ispirto şişesi, öbür elinde bekçi düdüğüyle hayatın kendisine biçtiği son başrolü oynadı. Hem de kendinden geçercesine…
Türk sinemasının ‘Çirkin Kralı’ Yılmaz Güney’in hayat hikâyesinin zenginliği/farklılığı bir dizi film yapmaya bile imkân veriyordu. Güney; inişli çıkışlı dünya serüveninde toplum sınırlarını zorladı; muhalifliğinin karşılığını da gördü. Sinema anlayışı/çizgisiyle, yaşam tarzıyla ekol yarattı.
Yıldız dergisi sayesinde ortaokul son sınıf öğrencisi iken bütün Türkiye tarafından tanınan Belgin Doruk, ani yakaladığı şöhretin sefasından çok cefasını çekti.
Kendisiyle iç hesaplaşmalar yaşayan; geçmişte yaşadığı acılar ve gördüğü işkenceler yüzünden sessizliğe bürünmüş düşünce suçlularını canlandırdı. Hayatın ağırlığı altında yorulmuş entelektüel portreler çizdi.
Ünlü film yönetmeni Memduh Ün, sinemada olduğu kadar futbol sahalarında da becerisini göstermiş, Beşiktaş’ın futbol takımında ilk on bire girme başarısını yaşamış bir spor adamıydı.