Hafız Burhan; döneminin en önemli/ünlü erkek seslerindendi. Olağanüstü gür, parlak, tenor gırtlağa sahipti; müzikten bol para kazanan ve ilk otomobil sahibi ses sanatçısıydı. İstanbul’un büyük camilerinden okuduğu ezanlar, şehrin en uzak noktalarından duyulurdu; huşu içinde dinlenirdi. İcra ettiği mevlit, gazel ve fasıllar heyecan uyandırırdı. Güçlü ve yalın sesiyle okuduğu gazeller/şarkılar boğazın diğer yakasında rahatlıkla dinlenebilirdi. Yüksek ses frekansının mikrofon patlattığı bilinen hususiyetlerindendi.
Hafız Burhan; - tam adıyla Mehmet Burhan Sesyılmaz! - çocuk yaşta sesinin güzelliği ve farklılığıyla bilindi. Ailesi onu cami cami dolaştırır; mevlid okutturur; mukabelelere iştirak ettirir; müezzinlik yaptırırdı. Kısa zamanda İstanbul’da tanındı; genç yaşta devletin resmi bandosu Muzıka-ı Hümâyun’a alındı. Burada, Muallim İsmail Hakkı Bey, Zati Arca, Lem’i Atlı ve Saadettin Kaynak gibi döneminin ünlü hocalarının musiki derslerine katıldı. Dinî ve din dışı musikide kendisini yetiştirdi; hem mevlithan hem de gazelhan olarak anıldı. Önemli toplantıların, düğünlerin, konserlerin, fasılların değişmez sanatçıları arasına girdi.
Çok sayıdaki besteleri arasında en bilineni - halk tarafından tutulanı! - sözleri Abdülhak Hamit Tarhan’a ait Makber’di. Columbia Records (Kolombiya Plakları) firmasına en fazla taş plak dolduran ve satış rekorları kıran sanatçıydı. Plaklarında şarkı, gazel, türkü, kanto, ninni, marş, operet, tango vb. gibi geniş çeşitliliği kullandı. Döneminde musikiden en bol parayı Hafız Burhan’ın kazandığı konuşuldu. Başarısından ötürü firmanın sahibi Blumenthal Biraderler’in son model otomobil ödülüne layık görüldü. Ülkemizdeki erkek hanendeler arasında ilk araba sahibiydi.
Hafız Burhan yemeğe de çok düşkündü; et yemeklerini, tereyağlı pirinç pilâvını çok severdi. Bu sebepten de aşırı kiloluydu; uzun boyundan dolayı şişmanlığı fazla dikkat çekmezdi. Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızının mevlidini okurken geçirdiği ani kalp krizi sonucunda genç yaşta vefat etti.
Dönemin ünlü bir yazarı, ‘Mikrofonları patlatan Üstad, bu defa kalbini patlattı!’ diyerek ünlü hanendenin son anını tasvir etti.
Ali Hikmet İnce