Millî Birlik Komitesi, sakıt Başbakan Adnan Menderes’in idamının ertelenmesini kabullenememişti. Menderes hakkında verilen hüküm mutlaka yerine getirilmeliydi. Yassı Ada, denizde gemilerin, havada uçakların, karada piyadelerin çok sıkı denetimine-gözetimine alınmıştı.
Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat başkanlığındaki doktorların verdiği raporda; ‘İdam edilebilir sağlıkta!’ deniliyordu. Cuntanın kurban seçtiği Adnan Menderes; kamburunu çıkararak oturduğu koltukta, kendisine sunulan Yenice sigarasından derin bir nefes çekti. ‘Dünyadan ayrıldığım şu anda; ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. Vatanı ve milleti, Allah refah içinde bıraksın,’ dedi. Tabaktaki dilimlenmiş şeftaliden bir tane ısırdı; memleketi Aydın’ın kokusunu alır gibi uzun uzun çiğnedi.
- Menderes, Fatin Rüştü Zorlu’nun Sehpasına Götürüldü… -
(17 Eylül 1961) Pazar günüydü; saatler öğleden sonra 13:30’u gösteriyordu. Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’ya uygulanan prosedür, Menderes’e de tekrarlandı. Üzerine beyaz elbise giydirildi; elleri arkadan kelepçelendi. - Menderes, Fatin Rüştü Zorlu’nun can verdiği sehpada asılacaktı! - Başsavcı (!) Altay Ömer Egesel, idam kararını okuduktan sonra, - dalga geçer gibi! - ‘Ya Menderes, gördün mü nerelere kadar düştün?’ diyordu.
Türkiye’nin kaderinde 10 yıl söz sahibi olmuş Başbakan Adnan Menderes’in can vermesi için tam 45 dakika beklendi. Cellât Kemal Aysan (Ayson), öldüğünden emin olmak için, Menderes’in nabzını tuttu; maktulun üzerindeki idamlık elbisedeki şeftali suyu lekesini gördü; ama anlam veremedi. Sonra da utanmadan dedi ki: ‘Sakıt Başbakan’ın rugan ayakkabılarını bana verin…’
Ali Hikmet İnce yazdı.
Ali Hikmet İnce