Zeki Müren; inatçıydı; kararından geri dönmezdi; sonucuna da katlanırdı. Sahne kıyafetlerini ya kendi diker ya da seçtiğini giyerdi. Sahne kostümlerinde gösterdiği cesaret ve değişik (!) stil, diğer solistler tarafından taklit edil(e)mezdi.
1969 yılının kış sezonunda dönemin ünlü gazinosu Maksim’de assolistlik yapıyordu. O yılların iki önemli assolisti Behiye Aksoy ile Zeki Müren’di; ünlü gazinoda yıl süresince dönüşümlü program yaparlardı. Bir öğle sonrası, müzikholün patronu Fahrettin Aslan’ın telefonu çaldı: Arayan, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü’ydü. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay; Zeki Müren hayranıydı; ünlü solisti dinlemeye gelecekti. Hazırlıklar ay boyunca sürdü; müzikhol tepeden tırnağa elden geçirildi; güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı. Patron Aslan; çalışanlarına nasıl davranacaklarını defalarca hatırlattı. Ünlü assolisti Zeki Müren’in programında smokin giymesini istedi.
Günler çabuk geçti; Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve korumaları Maksim’e geldi. Sunay için hazırlanan masa; solistin şarkı okuduğu podyumun hemen önündeydi. Korumalar da etten bir duvar örecek şekilde arkadaki masalara yerleşti. Gazinonun devamlı müşterileri ise; daha arka sıralara alındı. Müren; Sunay’ın masasının önüne kadar gidip, ‘Hoş geldiniz!’ dedi. Programının ilk bölümünde şık smokin giydi; klasik parçalar okudu. Finalde ise; sahnede yüksek topuklu ayakkabılar giymiş gladyatördü.
Müren; patronunun uyarısına kulak asmadı; yine bildiğini okudu. Fahrettin Aslan ise; gördüğü manzara karşısında sinirden deliye döndü; başına buz torbası konuldu; kalp krizi geçirmesi önlenebildi. Müren; programını tamamlayınca; kıyafetini değiştirmedi; Cumhurbaşkanı’nın masasına misafir oldu. Konuklarıyla kırk yıllık dost gibi sıcak sohbete başladı; ayrılıncaya kadar da yanlarından ayrılmadı.
Aslan; dediğinin hemen ve aynen yapılmasını isterdi. Aksi - asla! - mümkün değildi; imparatorluğunun yetkilerini kimse ile paylaşmazdı. Gazino dünyasındaki başarısı da bildiğini tavizsiz uygulama(n)sı neticesiydi. Müren’in davranışını bir köşeye yazdı. Bir başka gün, yine beklemediği cevap aldı ‘değişmez’ assolistinden… Söylediği yine yapılmadı.
Fahrettin Aslan; Müren’i odasına çağırdı; ‘Sana paşa dedik, kendini gerçekten paşa mı sandın?’ diye bağırıp tokatlamaya başladı.
Sözü dinlenmeyince; sinirden kendini kaybederdi; kim olursa olsun - yakın çevresinin iddiasına göre! - hemen defterden silerdi. Hızını alamadı; ünlü solistin gardırobundaki bütün sahne kıyafetlerini Kazancı Yokuşu’nda çöp bidonlarına atılması talimatı verdi.
12 yıl - aralıksız! - Maksim’de çalışan Zeki Müren; patronunun talimâtına uymadığından hayatının şokunu yaşadı. İkili, ölünceye kadar hiç konuşmadı ve görüşmedi.
Ali Hikmet İnce