Orta boylu, esmer, çopur yüzlü, kıvırcık saçlı, patlak ve sert bakışlı, zayıflıktan kemikleri gözüken, - ilk görüşte! - korku uyandıran, sevimsiz adamdı. Sert ifadesi, kolay delinebilen zırhıydı. Döneminin kısıtlı ve yetersiz şartlarına boyun eğdi. Hayata günlük tutunan, uzun vadeli plan yap(a)mayan, sıcak ve mutlu yuvanın hayalini kuran basit/sıradan insandı. Sevimsiz görünüşünün aksine altın gibi kalbe sahipti. Cebindeki parayı harcamaktan/paylaşmaktan çekinmezdi. Tanıdıkça öğrenilen, güvenilen ve samimiyet kurulabilen yapıdaydı.
Birinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli döneminde, 1916’da, Tarsus’ta dünyaya geldi. Fakir Ermeni ailenin 3 çocuğunun ortancasıydı. Gerçek adı: Danyel Bayriyan idi. Sonradan nüfusa Ahmet Danyal Bayri (Topatan) şeklinde geçti. Orta birinci sınıfa kadar okuyabildi. Babası küçük esnaftı. Ailesi, bereketli topraklar üzerinde kıt kanat geçine(bile)ndendi.
Küçük Danyal çalışmak zorundaydı. Mersin’de pek çok iş denedi. Bir ara bir grup arkadaşı ile tiyatro grubu kurdu. Büyük şehirde rızkını aramaktan başka çıkış/çıkar yolu kalmayınca; İstanbul’un yolunu tuttu.
- Yeşilçam Sokağı’ndan Ayrılmayan Adam… -
İstanbul’da Yeşilçam Sokağı’nı ve sabahçı kahvelerini mesken tuttu. Film şirketlerinin yazıhanelerinde barındı. Set işçiliği yaptı. Filmlerde küçük rollerde oyuncu, dublör ve set amiri olarak çalıştı. Ömrünün sonuna kadar 200 kadar filmde irili ufaklı rollerde göründü.
İlk çıkışını, 1953’de AND Film adına çekilen ‘Drakula İstanbul’da’ ile gerçekleştirdi. Filmi ‘Mehmet Muhtar’ yönetti. Başrollerini ‘Atıf Kaptan’ ve ‘Annie Ball’ paylaştı. Adı afişe ‘Ahmet Danyal’ diye yazıldı. ‘Mezarlık bekçisi’ rolünde mükemmeldi.
Danyal Topatan; Yeşilçam’ın aranan ve vazgeçilemeyen oyuncularındandı. Kötü adam, çete üyesi, tecavüzcü, düşman, kapıcı, bekçi, çete üyesi v.b. gibi rollerin başarılı canlandırıcıydı. Dram yanında komedi de oynadı. Tehlikeli sahnelerde korkmadan dublörlük yaptı.
‘Sinemaya âşıktı!’ şeklindeki değerlendirmeyi en çok Danyal Topatan hak ederdi. 1962’de ‘Bir Haydut Sevdi’ adlı sinema filminin senaryosunu yazdı ve yönetmen koltuğuna oturdu. ‘Tütün Zamanı’ (1959), ‘Vurun Kahpeye’ (1964), ‘Gurbet Kuşları’ nın (1964) da arasında bulunduğu 6 filmin sanat yönetmeniydi.
- Bir Dönem Yılmaz Güney’in En Yakınındaki Kişiydi… -
Yılmaz Güney’in büyük desteğini gördü. Güney’in birinci dönem diye nitelenen mesajsız filmlerinin tamama yakınında oynadı. ‘Balatlı Arif’ (1967), ‘Kozanoğlu’ (1967), ‘Canlı Hedef’ (1970), ‘Çirkin ve Cesur’ (1971), ‘Dağların Oğlu’ (1965), ‘Seyyit Han’ (1968), ‘Yedi Belalılar’ (1970), vb. gibi filmlerin temel direklerindendi. ‘Kızım İçin Canlı Hedef’deki ‘Aspirin Osman’ tiplemesi her türlü övgünün üstündeydi. Danyal; seyircinin gönlünde taht kurdu; Yeşilçam’ın ölümsüzleri listesini adını yazdırdı. ‘Seyyit Han’da sanatının/kamera önündeki şovunun zirvesindeydi.
Asıl ününü, halk arasındaki yaygın şöhretini Karaoğlan filmlerindeki ‘Camoka’ karakteriyle kazandı. Bazı sinema yorumcularına göre; Karaoğlan’a hayat veren Kartal Tibet’i bile solladı. Jokey ustalığıyla ata binişi, kılıç kullanmadaki silahşor kıvraklığıyla rejisör/senarist Suat Yalaz’ın takdirini kazandı.
Danyal Topatan; zaruret içinde bir hayat sürdü. Evlenmedi; yakın çevresinde bir sevgilisinin varlığı konuşuldu/fısıldandı. Fakat hiçbir arkadaşı tarafından görülmedi/tanınmadı. Sırrını, kutsal şifre gibi ömrünün sonuna kadar sadakatle sakladı/gizledi.
Hüseyin Baradan ile bir dönem çok yakın dosttu. Baradan, anılarını topladığı ‘Bu Gözler Neler Gördü’ adlı kitabında, Türk sinemasının Camokası ilgili çok özel bilgiler paylaştı. Baradan’a göre Topatan; ‘altın kalpli’ydi. Mersin’den İstanbul’a gelip Yeşilçam Sokağı’nda bütün ömürünü tüketti. Hayatı, Tarlabaşı’nın arka sokaklarındaki pis bekâr evlerinde, sabahçı kahve köşelerinde geçti. Set işçiliğinden prodüksiyon amirliğine, set direktörlüğüne kadar sinemanın bütün branşlarında kahır/çile çekti.
- Topatan Kumardan Nasıl Uzak Tutulmaya Çalışıldı… -
Topatan’ın en büyük kusuru/zaafı kumardı. Güven Film’in sahibi Yoakim Filmeridis yeni bir filme başlayacaktı. Kadroya Danyal Topatan da alındı. Baradan; Topatan’ı korumaya çalıştı; kanatlarının altına aldı. Filmeridis’e dedi ki:
‘Topatan ile anlaşmayı ben yapayım!’
İzni aldı ve düşündüğünü gerçekleştirdi. Topatan; filmden 3 taksit halinde toplam 3.000 lira ücret alacaktı. İlk taksit 1.000 lira anlaşma imzalanınca ödenecekti. 2. bin lira filmin yarısında; kalan son taksit ise, kış geldiğinde verilecekti. Daha doğrusu lapa lapa kar yağınca ödeme yapılacaktı.
Paranın tamamı tek seferde ödenirse; Topatan, kumarda hemen bitirirdi/kaybederdi.
Danyal Topatan; kılık kıyafetine dikkat etmezdi. Soğuk kış günlerini yazlık giysilerle geçirmeye çalışırdı. Baradan; ücretin son taksiti ile kışlık giysiler almayı planladı. Dostunun soğuktan titremesini istemedi. Ceketsiz, paltosuz gezmesine gönlü rıza göstermedi.
Film çekildi; Ocak ayı gelip geçti; ama İstanbul’a kar yağmadı. Topatan; sık sık film şirketine gelip parasını istedi. Ama Yoakim kararında direndi; her seferinde, ‘Anlaşmaya uy!’ dedi.
- Sümerbank’tan Giydirilen Danyal Topatan… -
Bir gün, Hüseyin Baradan, Yoakim Filmeridis ve Danyal Topatan, İstiklal Caddesi’ndeki Sümerbank mağazasına gitti. Topatan, tepeden tırnağa donatıldı. Biraz para eklemek gerekti. Filmeridis; elini cebine attı. ‘Kara adam’, manken gibi giydirildi. Paltosu, takım elbisesi, gömleği, kravatı, ayakkabılarıyla damada benzedi. Yeşilçam Sokağı’na geldiklerinde; Danyal’ı imrenen/kıskanç bakışlar çevreledi. Yalnız adama gıpta edildi.
Ertesi gün, kahramanlarımızı sürpriz bekliyordu. Danyal Topatan; film şirketinin alt katındaki Reşit’in Kahvesi’ndeydi. Kısa süre sonra yazıhaneye çıktı. Üzerinde paltosu yoktu.
Baradan; ‘Palton nerede?’ diye sordu.
‘Çaldılar! Reşit’in orada…’
İnanmadılar. Paltonun çalınması imkânsızdı. Kahveci Reşit’e sordular.
‘Çalınmadı. Kumarda kaybetti...’
Ertesi gün ceket, bir sonraki gün de pantolon ve yeni ayakkabılar ortadan çekildi. Topatan; kısa sürede eski günlerine, eski kıyafetlerine geri döndü.
- Ev Yemeklerine Hasret Giden Danyal Topatan… -
Danyal Topatan; zaman zaman ev yemeklerini, özellikle de sebze yemeklerini özlerdi. Otel odalarında, kahve köşelerinde simit, poğaça, tükürük köftesi gibi kuru yiyeceklerle yetinirdi. Kumarda parasını yitirdiğinden, lokantaya gidemezdi. Ev yemeklerine hasretti.
Hüseyin Baradan’ın eşi Hayriye Hanım; Danyal Topatan’ı çok severdi. Baradan; sevgili arkadaşı Danyal’ı sık sık evine götürürdü. Banyosunu yaptırır; çamaşırlarını yıkatır; sebze yemeklerini doyasıya yedirir; içkisini içirir; sonra da taksiye bindirip gönderirdi.
Yine Baradan’ın yazdığına göre; Danyal Topatan’ın ağzında hiç diş kalmamıştı.
Baradan’ın annesinin teyzesi misafir geldi; bir süre yanında kaldı. Diş problemi yaşayınca; dönemin meşhur diş doktoru Hilmi Beker’e hayli yüksek ücret ödeyerek, bir takım takma diş yaptırdı. Ama dişleri kullan(a)madı. Zamanı gelince de Ankara’ya döndü.
Yine bir gün, Topatan, Baradan’ın evinde misafirdi. Kendisi için özel pişirilmiş yemekleri yiyecekti. Baradan; salondaki komedinin çekmecesinde telefon rehberini ararken; Danyal Topatan, takma dişleri gördü. Hemen sordu:
‘Bunlar da ne?’
Baradan; ‘Teyzemin kullan(a)madığı dişleri,’ diye açıklama yaptı.
Topatan hemen dişleri aldı; yıkama gereği bile duymadı; ağzına taktı. Dişler damaklarına uydu. Yaşlı teyzenin dişleri, adeta Topatan için özel yapılmıştı. Ölünceye kadar da kullandı.
Baradan; Doktor Beker’e olayı anlattığında, inandıramadı. Doktora göre; herkesin damağı aynı parmak izi gibi farklıydı. Ölçülerinin tutması mümkün değildi.
- Topatan’ın Son Demleri… -
Son deminde - ailesinin ve arkadaşlarının beyanına göre! - yanındaki tek kişi ‘Behçet Nacar’dı. Yeşilçam’da ‘Parçala Behçet’, ‘Komando Behçet’ diye tanınan Nacar’ın yanına, Bizim Film Şirketi’nin yazıhanesine gelirdi. Firmanın diğer bir müdavimi ‘Arap Celal’ adlı ‘Celal Yonat’tı.
Topatan; - yakın çevresine! - ‘Behçet Nacar’ın maddi ve manevi desteğini gördüğünü açıkladı.
Danyal Topatan; 1975’de, 59 yaşında, bir hastane odasında gözlerini kapadı. Sigaranın yol açtığı akciğer kanserinden hayatını yitirdiği açıklandı.
Cenazesi Şişli Camii’nden kaldırıldı. Törende kız kardeşi Hamiyet Hanım ve ağabeyi Mahmut Bey de hazır bulundu. Cenazesi Mersin’e götürülüp, Asri Mezarlık’ta toprağa verildi.
Topatan’ın ölüm haberini duyan Yılmaz Güney; ‘Danyal’ın vefatı, Türk Sineması’nın da ölümüdür,’ diye son noktayı koydu; kaybının önemi vurguladı.
Ali Hikmet İnce